Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2020 12:41
Tam da, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) beyaz bir polisin şiddet kullanması sonucu siyahi bir vatandaşın yaşamını yitirmesi üzerine dünyanın çeşitli kesimlerinde ırkçılık tartışmalarının yoğun alarak yeniden gündeme geldiği bir dönemde...
TAM da, Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’na 2013 yılındaki genel seçimleri kazanarak giren ilk iki siyahi milletvekilinden biri olan Senegal kökenli
Karamba Diaby’nin eski Doğu Almanya sınırları içinde kalan Halle kentindeki
seçim bürosunun kurşunlanmasıyla ırkçılık tartışmalarının arttığı bir dönemde...
Tam da, Almanya’da 2000-2007 yılları arasında aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü teröristlerinin 8’i Türk, biri Yunanlı ve biri Alman kadın polisi olmak üzere 10 kişiyi katletmelerinin hâlâ aydınlatılamamasına tepkiler devam ederken, NSU kurbanı Enver Şimşek’in yakınlarının avukatlığını yapan Seda Başay Yıldız’a olduğu gibi daha birçok Türkiye kökenli avukat, politikacı ve sanatçıya ‘NSU 2.O’ imzalı ölüm tehditleri gönderenlerin Yeşiller ve Sol Partili bazı milletvekillerine de tehdit mektubu gönderdiklerinin ortaya çıktığı bir dönemde...
Tam da, Alman polisleri arasında ırkçı bir yaklaşım sergileyenlerin de bulunduğu iddia ve tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde...
Baden Württemberg Eyaleti’nin başkenti Stuttgart bölgesinden ırkçılığa karşı çok olumlu bir sinyal geldi.
39 bin nüfuslu Zuffenhausen’de geçen hafta kaymakam seçimi vardı.
Karin Buschkühl ve Cellestina Nieter isimli ‘saf kan Alman’ kadın adaylar ile Senegal doğumlu siyahi Saliou Gueye yarıştı bu seçimde.
Saliou Gueye 58 ilçe meclisi üyesinin 33’ünün desteğini alarak Zuffenhausen Kaymakamı seçildi.
Hem de ilk turda.
Bu hiç şüphesiz ‘ırkçılık’ tartışmalarının yaşandığı bir dönemde çok önemli bir sinyaldi.
Tıpkı Hannover’de de olduğu gibi.
Geçtiğimiz yıl Aşağı Saksonya Eyaleti’nin başkenti Hannover’de Anakent Belediye Başkanı seçimleri yapıldı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve CDU’nun adayları yarıştı.
SPD, daha birinci turda Hannover’de 73 yıldan beri ilk kez koltuğu kaptırdı.
10 Kasım 2019’da yapılan ikinci turda, Yeşiller’in Türkiye kökenli adayı Belit Onay ile CDU’nun gösterdiği bağımsız aday Eckard Scholz yarıştı.
Ve yarışı toplam oyların yüzde 52.9’unu alan Belit Onay kazandı.
Belit Onay, Almanya’da göçmen kökenli ilk Anakent Belediye Başkanı oldu.
Bu da Almanya’da sağ popülistlerin güçlendiği, yabancı, göçmen, İslam düşmanlığının arttığı, ırkçılık tartışmalarının yeniden yoğunlaştığı bir dönemde çok önemli bir sinyaldi.
*
Tabii son dönemlerde tanık olduğumuz bu olumlu sinyaller, beni 1980’li yıllara geri götürdü.
1981 yılıydı.
Hürriyet gazetesi Avrupa baskılarının merkezi Frankfurt’ta muhabir olarak çalışmaya başlayalı bir yıl olmuştu.
SPD Hannover Teşkilatı’nın 23 üyeden oluşan yönetimine Elçin Kürşat isimli Türkiye kökenli bir ekonomist-sosyolog da seçilmişti.
Parti genel merkezine isimsiz mektuplar yağdı.
Çok sert tepki gösteren SPD’liler de oldu.
“Bu Almanya için bir utançtır”, “Yönetimde yabancılar. Bu da ne oluyor?”, “Siz delirdiniz mi?” diyenler, yazanlar oldu.
SPD’nin ‘anıt adamı’ olarak bilinen o dönemdeki Genel Başkanı Willy Brandt’ın aklından Elçin Kürşat’ı partinin genel sekreteri olarak göreve getirmek bile geçiyordu.
Ancak tabandan gelen tepkiler yüzünden bu düşüncesinden vazgeçti.
Göçmen kökenliler, Türkiye kökenliler çoktan ‘buralı’ oldukları halde, köklü partiler yıllarca onları siyasette görmek istemediler.
Ama yıllar sonra da olsa demokratik partiler kapılarını Türk ve göçmen kökenlilere açtılar.
2017 yılında yapılan genel seçimlerde, 709 sandalyeli Federal Meclis’e 14’ü Türkiye kökenli olmak üzere 58 göçmen kökenli milletvekili girdi.
Ama Almanya’da yaşayan göçmen kökenlilerin oranı yüzde 22.5’i bulduğu halde, göçmen kökenli milletvekili oranı yüzde 8.2’de kaldı.
Her ne kadar göçmen kökenli parlamenter sayısı hâlâ arzu edilen düzeyde olmasa da, bu alanda da olumlu sinyaller yükselmeye başladı.
Yükselmeli de.
Hem de daha gür ve daha hızlı.