Güncelleme Tarihi:
İSLAMİ İFADELERİN YASAKLANMASI
“İslam bir din değil, faşizm ve komünizm gibi insanlara hükmeden bir totaliter ideolojidir” saçmalamasında bulundu.
Kur-an’ı Kerim’i, Alman Nazilerin, Nasyonal Sosyalistlerin faşist lideri Adolf Hitler’in ‘Mein Kampf’ (Kavgam) kitabıyla kıyaslayacak kadar yüzsüzleşti.
PVV’nin Hollanda televizyonlarında ve internet sitelerinde “İslam ölümcüldür”, “İslam terördür”, “İslam şiddettir” yazılı afişlerinin yer aldığı video görüntüleri yayınlandı.
Hatta Temsilciler Meclisi’ne 2018 yılında camilerin kapatılmasını, Kur’an-ı Kerim ile burkanın yasaklanmasını içeren “İslami ifadelerin yasaklanması” başlığı altında bir yasa tasarısı önergesi bile sundu.
Aynı önergede çifte vatandaşlığı bulunanlara seçme ve seçilme hakkı verilmemesi ve DEAŞ üyelerinin yargılanmadan 6 ay gözaltında tutulması bile yer aldı.
*
Evet...
İşte yıllar sonra liberal sağ VVD, NSC ve BBB ile ortaklık ederek Başbakanlık koltuğuna oturabilmek için Geert Wilders, 2018 yılında parlamentoya sunduğu yasa tasarısı önergesini geri çekti.
Tabii hedef başbakanlık koltuğuna oturabilmek için olası ortaklara “Uzlaşmaya hazırım” sinyali vermek.
Evet...
Geert Wilders, bile bile Hollanda Anayasası’nın büyük harflerle yazılı “Hollanda’da bulunan herkes, eşit durumlarda eşit muamele görürler. Din, dünya görüşü, politik eğilim, ırk, cinsiyet veya her ne sebeple olursa olsun, ayrımcılığa izin verilmez” içerikli 1’inci maddesini yıllarca ihlal etti.
Hollanda Anayasası’nın 6’ncı maddesindeki “Bireyin kanunlardan doğan sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla herkesin özgürce, bireysel olarak veya toplu halde dinini ve dünya görüşünü uygulama hakkı var” ilkesini görmezden duymazdan geldi. Yani aşırı sağcı PVV’nin ırkçı lideri Geert Wilders, Hollanda Anayasası’nı bile bile yıllarca ayaklar altına aldı.
YILLARIN DEMOKRATI KESİLDİ
Şimdi de yıllardır “Aşırı sağcı, ırkçı Wilders’le PVV ile işbirliği yapmayız” diyen eski ve yeni partilerin desteğiyle başbakanlık koltuğuna oturabilmek için Geert Wilders, birden “yılların demokratı” kesiliverdi.
Yıllardır yabancı düşmanlığını, İslam düşmanlığını, sığınmacı düşmanlığını, ırkçılığı körükleyen Wilders, “Herkesin Başbakanı olmak istiyorum” diyerek birden “gerçek demokrat” havasına bürünüverdi.
25 yıldır milletvekilliği yapan Wilders’in bugünden yarına ırkçı tutumunu da başını çektiği partisinin ırkçı, AB karşıtı politikasını değiştireceğine hiç şüphesiz kendisi bile inanmamaktadır.
Şüphesiz PVV ile ortaklık ederek Wilders’in başbakanlık koltuğuna oturmasına destek verecek politikacılar da.
Evet...
Yalnız Hollanda’da değil birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcıların güçlenmesi demokrasi için tehlikedir, tehdittir.
Hem de çok büyük bir tehlike ve tehdit...