Güncelleme Tarihi:
SALDIRI hakkında bilgi alan Başkonsolos Karartı, “Biz bu olayın takibinde olacağız. Bilgi talep edeceğiz, gerekli önlemlerin alınmasını isteyeceğiz. Etkili bir önlem almadıkları takdirde, olaylar artacaktır. Olay psikolojik sorunları olan bir kişinin yaptığı bir vaka olarak nitelendiriliyor. Bunun aynı zamanda yabancı düşmanlığı, ırkçılık motivasyonuyla yapılmış gerçeğini görmeleri gerekiyor. Adi bir vaka gibi görmek, normal şartlar altında da olmaması gereken olay. Polisin görevi herkesin güvenliğini, huzurunu sağlamak. Bu adam bir yıldan fazla zamandır, sizin huzurunuzu bozuyorsa, akli dengesi bozuk olup olmamasına bakmasızın sonuçta bunun bir bedeli olacağının polisin, mahkemenin bu kişiye göstermesi gerekiyor. Ben gelip taşlasam bu davranışımın karşılığı olmayacağını düşünebilir miyim? Mümkün değil. Şikayetiniz sonucu benim peşime düşecekler korkusuyla yaşarım. Bu kişinin bu işleri yapmasına rağmen hiçbir hesabının sorulmaması, bu adamı cesaretlendiriyor demektir. Olayları bizim takibimiz, endişeleri bizim dile getirmemiz yetmez. Sivil toplum örgütlerinin de buralara destek vermeleri, bu tür olayların yaşanmaması için dayanışma göstermeleri şart. Biz topluma destek verirken, toplumun da taleplerimizde yalnız olmadığımızı göstermesi gerekir. Zira muhataplarımıza ‘toplumda rahatsızlık oluyor’ diyoruz. Bunu toplumun hissettirmesi gerekiyor. 60 yıla yakın göç tarihimiz var. Süreçleri iyi hissedebilmemiz gerekiyor. Psikolojik sorunları varsa ve bir suç işliyorsa onun da cezalandırılacağı yerler var. Rahatsızlıkları olan kişiler özel kliniklerde tutuluyorlar” diye konuştu.
‘ARTIK NE YAPACAĞIMI ŞAŞIRDIM’
Başkonsolos Karartı’ya yaşadıklarını aktaran Iğdırlı Murat Bayrak, “Altı yıldır bu işletmeyi çalıştırıyorum. Daha önce Ana Gar bölgesindeydim. Çok daha kalabalık bölge olduğu halde böyle bir olayla karşılaşmadım. Bu mahalleyle büyük bir aile gibi olduk. Öğleleri daha çok anneler, çocuklar gelir. Aslında 60 yaşındaki bu Alman ile de ilk zamanlar bir sorunumuz yoktu. Ne zaman ki dışardaki depozitli şişeleri alıp götürdüğünde kendisiyle konuşmak istedim, sorunlar başladı. Her gün defalarca işletmenin önünden aşağı yukarı geçiyor. Korna çalıyor, el kol hareketleri yapıyor. Bizi müşterilerimizi taciz ediyor. Polise defalarca şikayette bulunduk. Fakat bir işlem yapılmıyor. Hatta polisin yemek aldığı sırada tacizde bulunmuştu. Polis, “Karakokolu ara” demişti. Ben de “Siz burdasınız, karakolu aramaktan bıktım. Siz olayın tanığısınız” demiştim. Bir gün arayla camlarımın kırılması, olayı farklı bir boyuta taşıdı. Ne yapacağımı şaşırdım” dedi. Türk işletmeci, mahallede büyük bir dayanışma örneği gösterildiğini de söyledi. Bayrak, çevrede faaliyet gösteren Alman sivil toplum kuruluşlarının gelerek geçmiş olsun dileklerinde bulunduğunu, tşört yaptırıp pazarda satarak zararının karşılanmasında yardım olmak istediklerini de aktardı.