İranlı kadınların özgürlük isyanı

Güncelleme Tarihi:

İranlı kadınların özgürlük isyanı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2022 09:49

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, geçen hafta New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurul toplantısına katıldı. New York’a geleceği belli olduğu için Amerikalı gazeteci Christiane Amanpour, CNN’de Cumhurbaşkanı Reisi ile bir söyleşi yapmak için anlaştı. Ancak söyleşi saati öncesi bir danışmanı gelerek başörtüsü takmaması halinde, İran Cumhurbaşkanı’nın kendisiyle söyleşi yapmayacağını söyledi. Tabii Amanpour, “Burası İran değil, biz New York’tayız” diyerek başörtüsü takmayı reddedince söyleşi yattı.

Haberin Devamı

İranlı kadınların özgürlük isyanı
ASLINDA Amerikalı kadın gazeteci, BM Kadın Hakları Komisyonu üyesi olarak da ülkesini temsil eden İran liderine 13 Eylül’de başkent Tahran’da ‘ahlak polisi’ tarafından başörtüsü kurallarına uygun örtünmediği gerekçesiyle gözaltına alınan, belirsiz nedenle (!) komaya girdiğinden hastaneye kaldırılan ve 3 gün sonra da henüz 22’sinde yaşamını yitiren Mahsa Amini olayını da soracaktı.Tabii soramadı.
Ama Mahsa Amini’nin ‘İrşad Devriyesi’ denilen ‘ahlak polisleri’ tarafından karakolda işkence sonucu komaya girdiği ve yaşamını o yüzden yitirdiği iddiaları üzerine halk sokaklara döküldü.
Gençler ve erkekler de “Kadınlara özgürlük” diyerek İranlı kadınların yanında yer aldı.
Daha sonraki günlerde gösteriler ülke geneline yayılarak adeta rejime karşı isyana dönüştü.
Cumhurbaşkanı olmadan önce İran Genel Başsavcısı olarak görev yapan Reisi, “Gösteriye evet ama şiddete hayır” dese de şiddet kullanan taraf İran polisi oldu.
Hatta göstericilere ateş bile açtı.
Aralarında kadınların da bulunduğu yüzlerce kişi gözaltına alındı.
Resmi verilere göre şimdiye kadar 17, İran televizyonuna göre 30, uluslararası gözlemcilere göre en az 50 gösterici yaşamını yitirdi.

Haberin Devamı

BİRÇOK İRANLI TANIDIM
Ben İranlıları ilk kez 1969 yılında tıp okumak için gittiğim Fransa’nın Strasbourg kentinde tanıdım.
Üniversitede katıldığımız Fransızca kurslarında İranlı kızlar da vardı.
Hepsi de şık giyimli, uzun siyah saçlı, makyajlı, çok güzel ve çağdaş kızlardı.
Şah Rıza Pehlevi rejimini bir türlü kabullenemeyip ülkelerini terk eden ailelerin çocuklarıydı.
1973 yılında Almanya’ya geçip Bochum Ruhr Üniversitesi’nde öğrenim gördüğüm yıllarda da kızlı-erkekli İranlı gençler tanıdım.
Onların aileleri de Şah Rıza Pehlevi’nin otoriter ve baskıcı rejimine isyan ettikleri için kurtuluşu Avrupa’da bulmuşlardı.
Onlar da modern giyinen, çağdaş düşünen gençlerdi.
1983 yılında Hürriyet-Berlin büro şefliğine atandıktan sonra birçok İranlı tanıdım.
Çoğu Şah rejimine ayak uyduramadığı için Berlin’e gelmişti.
Aralarında yüksek öğrenim görmüş mühendis, mimar, hatta hekimler vardı.
Ama diplomaları kabul edilmediği için bazıları taksi şoförü olarak çalışıp geçimlerini sağlıyordu.

Haberin Devamı

KAHİRE’DE YAŞAMINI YİTİRDİ
1978 yılında İran’da rejime karşı tepkiler yoğunlaşıp isyana dönüşünce, 1941 yılından beri tahtta oturan Şah Rıza Pehlevi, ülkeyi terk edip ailesiyle birlikte Mısır’a sığındı ve 1980 yılında Kahire’de yaşamını yitirdi.
Şah’ın toprak reformuna karşı çıktığı için Türkiye’ye sürgün edilen ve daha sonra uzun yıllar Irak’ta, bir süre de Fransa’da yaşayan Ayetullah Ruhullah Humeyni, 1979 yılı başlarında İran’a dönerek 1 Nisan 1979’da yapılan halk oylamasıyla İran İslam Cumhuriyeti’ni kurup başına geçti.
Bochum ve Aachen Üniversitesi’nde kimya öğrenimi görüp, doktorasını da tamamladıktan sonra profesör olan ve Bochum Ruhr Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştığı yıllarda tanıdığım İranlı Sadegh Tabatabai de Humeyni’nin yanında yer aldı.
1967 yılında İran lideri Şah Rıza Pehlevi’nin eşi Farah Diba ile Berlin’e yaptığı ziyareti protesto eden göstericilerin başında gelen Sadegh Tabatabai, Humeyni döneminde Hükümet Sözcüsü oldu.
Daha sonraki yıllarda İçişleri Bakan Yardımcısı ve İran’ın Almanya Büyükelçisi olarak görev aldı.
Almanya gibi bir özgürlükler ülkesinde yıllarca yaşadığı halde, Humeyni döneminde kadınların tamamen kapanmasını içeren ve her alanda özgürlüklerinin ayaklar altına alınmasını içeren yasalara tam destek verdi.
Ama İran’daki rejimden bıkmış olmalı ki, yeniden Almanya’ya dönüp Düsseldorf’a yerleşti.
2015 yılında yaşamını yitirince de cenazesi İran’a götürüldü ve orada toprağa verildi.
*
İşte İranlı kadınlar yeniden özgürlüklerine kavuşmak için bugünlerde sokaklardalar.
Ve ülkedeki ‘özgürlük sevdalıları’ da onların yanında.
Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde “İranlı kadınlara özgürlük” diyerek yollara düşen kadınlı-erkekli ‘özgürlük sevdalıları’ da.

 

BAKMADAN GEÇME!