Güncelleme Tarihi:
IMF'nin "Avrupa, Risklerin Yeniden Değerlendirilmesi" altbaşlıklı Bölgesel Ekonomik Görünüm raporu yayınlandı. Raporda IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu kaynak gösterilerek Türkiye dahil Avrupa ülkelerinin 2008-2009 yıllarına ait büyüme ve enflasyon tahminlerine de yer verildi. Buna göre, Türkiye'nin reel GSYİH'sı bu yıl yüzde 4 büyüyecek. Türkiye 2009'da yüzde 4.3 büyüme kaydedecek. Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu'nda Türkiye'de enflasyonun bu yıl tüketici fiyatlarıyla yüzde 7.5, gelecek yıl ise yüzde 4.5 artacağı tahmin edildi.
Cari işlem a?ığının GSYİH'ya oranının ise 2008 i?in yüzde 7.6 olacağı, kamu dengesinin yüzde 2.1 ile negatifte olacağı belirtildi.
AVRUPA'NIN Y?KSELEN EKONOMİLERİNDE DURUM
Raporun, Avrupa'nın yükselen ekonomilerine ayrılan bölümünde büyümenin yüksek düzeylerden inişe ge?tiği, enflasyonun bir kaygı konusu olarak varlığını koruduğu belirtildi. 2007'de yükselen Avrupa ekonomilerinde büyümenin, Avrupa'nın diğer ülkelerini geride bıraktığı, ekonomik etkinliğin konut yatırımları dahil gü?lü i? taleple desteklendiği, Baltık ülkeleri, Romanya ve Sırbistan dahil bazı ülkelerde vergi teşviklerinin talep baskısına eklendiği kaydedildi. Cari işlemler a?ıkları genişlemişken kimi ekonomilerde enflasyona yol a?abilen aşırı ısınma endişeleri bulunduğu kaydedilen raporda kimi durumlarda ücretlerin verimliliği de ge?ecek şekilde önemli oranda arttığına değinildi. Raporda şöyle denildi:
"-Ana enflasyonda hızlı yükselme büyük öl?üde gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklandı ancak ?ekirdek enflasyonda baskı da yoğunlaştı. Gıda fiyatlarındaki artışlar, yükselen Avrupa'daki (Güneydoğu Avrupa'da, Baltık ülkelerinde ve Ukrayna'da) enflasyon üzerinde özellikle geniş etkide bulunmuştur. Bunun nedeni gıdanın tüketim sepetlerinde aldığı büyük yer ve bölgesel arz şoklarıdır.
-Ekonomik etkinlik az sayıda yükselen Avrupa ülkesinde, 2007'nin ilk kısmında, ülkelerin kendilerine özgü koşullarına bağlı sebeplerle ılımlı olmuştur. Macaristan'ın mali istikrarı sağlamak i?in kamu finansmanında sıkı uygulamaya gitmesi özel tüketim ve yatırımı azaltmıştır. Türkiye'de de ekonomik etkinlik; tarımsal üretimde kuraklıkla bağlantılı keskin düşüşün, önceki para darlığının geciken etkilerinin, liranın yenilenen gücünün yansıttığı gibi, zayıflamıştır.
-Yükselen Avrupa, finansal piyasalardaki ?alkantıdan ve gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlamadan etkilenecektir. Avrupa ekonomisinde süregelen entegrasyondan kaynaklanan büyüme ivmesi ve ge?mişteki yapısal reformlardan elde edilen yararlar, bölgenin esnekliğini gü?lendirmiştir. Bununla birlikte ekonomilerin ticarete daha fazla a?ılması ve finansal akışlar onları küresel gelişmelerden kaynaklanan yayılma etkisi karşısında kırılgan bırakmaktadır. İthalat, perakende satışlar ve kredi büyümesi konusunda elde edilebilen son veriler ekonomik etkinlikte yumuşamayı, Baltık ülkeleri ve Slovenya dahil, muhtelif ekonomilerde görünür kılmaktadır. Güven göstergeleri de ge?en yazdan bu yana aşağı yönelmiştir."
ANA G?R?N?M: YUMUŞAK İNİŞ
IMF Avrupa raporunda, yükselen Avrupa ülkeleri i?in temel görünümün göreceli bir "yumuşak iniş (soft landing)" olduğu belirtildi. Terim bir ekonominin hızlı bir büyüme döneminden sonra daha ağır ve denetlmenebilir bir büyüme dönemine ge?işi i?in kullanılıyor. Büyümenin yükselen Avrupa'da 2007'deki ortalama yüzde 6.9'luk rakamdan, 2008'de yüzde 5.5'e ineceği, bu "yumuşak inişin" bir dereceye kadar 2009'da da süreceği bildirilen raporda, ana enflasyonun 2008'in ikinci yarısında, gıda ve enerji fiyatları "ılımlı" konumdayken düşeceğinin beklendiği kaydedildi. Rapora şöyle devam edildi:
"-İleriye yönelik tahminler, dış talep zayıflar ve bölgeye finans akışındaki kesinti sınırlı kalırken, i? talebin büyümeye hız kazandırmaya devam edeceğini varsaymaktadır. Bununla birlikte zarar riski özellikle büyük dış dengesizliğe sahip ülkeler i?in temel risktir. En yüksek potansiyel risk, dış yatırımcıların bölgeye yönelik önemli kısıntı yapmaları riskidir.
-Finansal piyasalardaki ?alkantının etkisi, şu ana değin yükselen Avrupa ekonomilerinde, diğer yükselen piyasalara göre daha büyük olmuştur, bu bölgenin dış finansmana yüksek bağımlılığını yansıtmaktadır. Bölgenin büyük bölümündeki bankacılık sistemine hakim olan yabancı bankalar fon maliyetlerindeki artışı yansıttığı i?in kredi faizleri yükselmiştir, ancak ödün? vermede reel faizler hala düşüktür. Piyasa finansmanının maliyeti de yükselmiştir, piyasa fonlarına erişim daha zor hale gelmiştir.
-Dış bor? spreadleri olduk?a genişlemiş, menkul kıymet piyasalarında satışlar görülmüştür. ?zel sektörün bono ihracı 2007 ortalarından sonra hızla daralmıştır. Sonu? olarak Baltık ülkeleri, Hırvatistan dahil muhtelif ülkelerde, kredi büyüme oranlarında ?ok yüksek düzeylerden iniş başlamıştır. Türkiye i?indeki bankalara seküritizasyon kredilerinden kaynaklanan fonlamada daralma yaşanmıştır, sendikasyon kredilerinde de yavaşlama ve i?teki bankaların dış fonlarını yerel para birimine ?evirmede başvurdukları döviz takas piyasasındaki likiditede azalma olabilecektir."
Küresel ekonomideki yavaşlamanın ne kadar ve hangi derinlikte devam edeceği ve bunun yükselen Avrupa ekonomilerine ne şiddette yansıyacağı konusunda önemli bir belirsizlik bulunduğu kaydedilen raporda, "Görünümün esasında belirsizlik bulunmaktadır" denilerek şöyle devam edildi:
"İlk olarak yükselen Avrupa ekonomileri küresel yavaşlama karşısında Avrupa'daki gelişmiş ekonomilere göre daha kırılgan olabilirler. Keskin düşüşün doğrudan ticari etkisinin orada daha önemli olma olasılığı bulunmaktadır, ?ünkü bölge ülkeleri büyük oranda GSYH'larının yüzde 30 ile yüzde 80'ini oluşturan ihracat nedeniyle a?ık ülkelerdir. İhracatın büyük bölümü de diğer Avrupa ekonomilerine yapılmaktadır.
İkinci olarak, 2008'de gıda fiyatları enflasyonundaki ılımlı gidişin ?apını kestirmek gü?tür. İ? arz şoklarının yavaş yavaş ortadan kalkması olası idiyse de biyoyakıt ürünlerine yönelik yüksek küresel talep fiyat artış baskısı oluşturmayı sürdürebilir. Aynı zamanda petrol fiyatları sıkı arz koşulları arasında biraz daha yükselebilir.
??üncü konu ise bölgenin dış sermayeye yüksek orandaki bağımlılığıdır. Bu bağımlılık bölgeyi sermaye akışında baş gösteren bir kısıntıya maruz bırakabilir. Yükselen Avrupa ekonomileri diğer yükselen ekonomilere oranla bankacılık sisteminin aracılık ettiği dış akışlara daha fazla dayanmaktadır. Baltık ülkelerinde, Romanya, Sırbistan ve Ukrayna'da i? kredilerin yüzde 25'inden fazlası dışarıdan alınan ödün? fonlarla finanse edilmektedir. Sermaye akışları tarafından tahrik edilen hızlı kredi büyümesi son yıllarda ekonomik etkinliği artırmıştır. Burada keskin bir düşüş tüketimi de yatırımı da azaltacaktır."