Güncelleme Tarihi:
2018 yılında bir daha aday olmayıp yasama dönemi bittikten sonra 2021 yılında aktif politikadan ayrılacağını ilan etti.
Sözünde durdu da.
26 Eylül 2021’de yapılan genel seçimlerden sonra 8 Aralık 2021 tarihinde Olaf Scholz başbakanlığında yeni hükümet kurulunca Merkel gözlerden uzaklaştı.
Hâlâ da ortalıkta gözükmemeye özen gösteriyor.
Dünya politikasıyla ilgili konularda herhangi bir yorumda bulunmamaya ve görüş belirtmemeye de.
14 KEZ ‘DÜNYANIN EN GÜÇLÜ KADINI’ SEÇİLDİ
16 yıllık başbakanlığı döneminde Angela Merkel, tam 14 kez ‘Dünyanın en güçlü kadını’ seçildi.
ABD Devlet Başkanları George W. Bush, Barack Obama, Donald Tramp, Joe Biden’la dünya politikasını yönlendirdi.
Fransa Cumhurbaşkanları Jacgues Chirac, Nicolas Sarkozy, François Holland ve Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanları Tony Blair, Gordon Brown, David Cameron, Theresa May, Boris Johnson’la Avrupa politikasını belirledi.
Dünya genelinde 2008 yılında yaşanan mali krizi Almanya’nın güçlenerek atlatacağını söyledi.
Haklı da çıktı.
Avrupa Birliği’nin (AB) bütünlüğünü korumasında etkin rol üstlendi.
Birçok AB ülkesi Suriye, Irak, Afganistan’da yaşanan savaşlardan kaçıp Avrupa’nın yolunun sığınmacılara kapılarını kapatırken, Angela Merkel, “Das schaffen wir” (Başarırız, beceririz, üstesinden geliriz) diyerek Almanya’nın kapılarını sonuna kadar açtı.
Yani hem tam bir insanlık sergiledi hem de Avrupa’nın AB’nin prestijini kurtardı.
Almanya’nın Rusya ve Çin’le hem politik hem de ekonomik ilişkilerini geliştirmesi için yoğun çaba sarf etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile hem Almanya’da hem Rusya’da hem de dünyanın çeşitli kesimlerinde düzenlenen uluslararası toplantılarda bir araya geldi.
‘PUTİN’E GÜVENİLMEYECEĞİ BELLİYDİ...’
Almanya ile Rusya arasında kendisinden önceki Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in imza attığı ‘Kuzey Akım 1’ doğalgaz boru hattını 2011 yılında devreye sokarken, ‘Kuzey Akım 2’ye de imza attı.
Ülkenin enerji sorununa uzun süreli çözüm gözüyle bakıldığı için Merkel hep alkış aldı.
Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasıyla birlikte durum değişti.
Merkel’e dönük suçlamalar da arttı.
“Putin’e güvenilmeyeceği belliydi. Bile bile Rusya’ya enerji bağımlılığımızı artırdı?” diyerek Merkel’e yüklenenlerin sayısı arttı.
Ucuza enerji tedarik ettiği için zamanında alkış tutanlar, şimdi de Merkel’i topa tutmaya başladı.
Sosyal Demokrat Partili (SPD), Hür Demokrat Partili (FDP) politikacılardan da benzer suçlamalar geldi.
*
İşte bu yaklaşımı anlamak da mümkün değildir.
Merkel’in 16 yıllık iktidarı döneminde SPD, 2005-2009 ve 2013-2021 yıllarında 12 yıl boyunca hükümetin ‘küçük ortağı’ idi.
2009-2013 yıllarında da FDP, CDU/CSU ile ortaklık etti.
Yani Merkel, Rusya politikasında bir hata yaptıysa, bunda hem SPD hem de FDP’nin hatası vardır.
Çünkü bu hatalar ortak yapılmıştır.
Almanya’nın dış politikasının yönlendirilmesinde 1998 yılından beri etkin rol oynayan Schröder döneminde Başbakanlık Dairesi Başkanı, Merkel döneminde 2005-2009 ve 2013-2017 yıllarında Federal Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Almanya’nın Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Rusya politikasında kendisinin de hatası olduğunu itiraf etmiştir.
Angela Merkel ise “Hata yaptık” dememekte direttiği için eleştirilere, hatta suçlamalara hedef olmaktadır.
*
Evet...
Rusya Lideri Vladimir Putin’in böyle bir çılgınlık yapacağını, yapmayı göze alabileceğini kimse düşünmemişti.
Öngörememişti.
Merkel de öyle.
Ayrıca Merkel “Hata yaptık” dese de Putin yola gelmeyecektir.
Savaş kurbanlarını geri getirmeyecek, çekilen acıları dindirmeyecektir.