Güncelleme Tarihi:
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve Maliye Bakanı Yanis Varoufakis'in Avrupa'yı kemer sıkma karşıtı ve borç silmeyi öngören politikalara ikna turu restleşmeye dönüştü.
Yunanistan Maliye Bakanı Varufakis'in geçtiğimiz gün Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi ile Frankfurt'ta görüşmesinin ardından gece yarısı ECB'nin "Yunan tahvilleri, teminat olarak kabul edilmeyecek" açıklaması, piyasalarda son günlerde devam eden iyimser havanın dağılmasına neden oldu.
Varufakis ise yaptığı açıklamada, ECB'nin hamlesine karşı olarak, ECB'nin Yunanistan’ın tahvillerini teminat olarak kabul etmeme kararının ülkenin finans sektörüne hiçbir olumsuz etkisi olmadığı açıklamasını yaptı.
ECB'nin baskıyı artırmasına rağmen kemer sıkma karşıtı tutumunu koruyan Syriza hükümeti, Avrupalı kreditörlerden beklediği desteği alamadı. Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Varoufakis'le görüşmesinin ardından Yunanistan'ın Euro Bölgesi'ne dahil olduğunu ancak atılacak adımlar konusunda 'tam olarak hemfikir' olmadıklarını vurguladı.
Başbakan Çipras da grup toplantısında yaptığı konuşmada troyka ve politikalarına kesin bir biçimde son vereceklerini kaydetti.
Böylece, Yunanistan'ın Avrupa'yı kemer sıkmayı bırakma ve borç silme politikalarına ikna etme çabası, her iki tarafın da restleşmesiyle sonuçlandı.
Tüm bu gelişmelerin ardından Avrupa ve Yunanistan arasındaki restleşme piyasalarda huzursuzluk oluştururken, Yunanistan'ın tutucu politikasına ve Avrupa'nın da baskı uygulamaya devam edip etmeyeceği piyasalarda merak konusu oldu. Frankfurt Finans ve Yönetim Okulu Ekonomi Profesörü Grigory Vilkov, ECB ve diğer Euro Bölgesi ülkelerinin yeni Yunan hükümetinin siyasi hırslarının ve ya amaçlarının finanse edilmeyeceğine ilişkin açık bir mesaj verdiğini söyledi.
Draghi'nin hamlesinin Yunanistan'ın önceki istikamete dönmesi yönünde bir ültimatom anlamına geldiğini belirten Vilkov, "Bu yeni hükümeti gerçekten zor ve tehlikeli bir duruma soktu. Sadece 2 haftalık bir hükümet, seçimleri kazanmak için uyguladığı politikadan vazgeçemez ve finansal sisteme nakit akışı olmaksızın finansal sistem ve ya reel ekonomiye ilişkin ciddi sonuçları önleyemez" dedi.
ECB'nin görüşmelerde ciddi bir avantaj elde ettiğini dile getiren Vilkov, şunları kaydetti:
"Bu ek eylem daha önce Euro Bölgesi'nden ayrılmak istemediğini ve Yunanistan'ın borcunu geri ödemeye çalışacağını açıklayan Syriza'nın pozisyonunu zayıflattı. Ancak Yunanistan'a uygulanacak ek yaptırımlar Syriza hükümetinin ECB'nin taleplerini kabul ederek kemer sıkma politikalarına geri döndüğünde Yunanistan'da halkının karşısında yüzünün tutmasını sağlayacaktır. Yunanistan ile Avrupa arasındaki restleşmede Yunanistan ve Avrupa'nın elindeki kozları değerlendirirsek burada asıl soru 'Yunanistan'ın mı Euro Bölgesi'ne yoksa Euro Bölgesi'nin mi Yunanistan'a ihtiyacı var?' olmalıdır. Eğer Yunanistan para birliğini terk ederse, güvenirliğini kaybedecek ve bir kaç yıl boyunca mali bakımdan izole olacak. Ancak diğer taraftan Euro borcunun çoğunu paranın değer kaybetmesiyle amorti edecek.
Euro Bölgesi de itibarını kaybedebilir, kısa ve orta vadede daha az istikrarlı hale gelebilir ve muhtemelen gelecekte bir kaç ülke de ayrılabilir. Her durumda da Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılması tüm taraflara pahalıya patlayacaktır."
Söz konusu görüşmeleri bir oyun olarak nitelendiren Vilkov, Syriza'nın para birliğini terk etmeye hazır gibi davranacağına ancak daha sonra rakipleriyle bir araya gelebileceğine işaret etti.
"Ancak şu an itibarıyla Syriza'nın elinde çok fazla kart görmüyorum" diyen Vilkov, tarafların Syriza'nın bazı taleplerinin, ECB'nin ise neredeyse tüm taleplerinin karşılanması konusunda anlaşacağını dile getirdi.
"Yunanistan için zaman azalıyor"
HSH Nordbank Euro Bölgesi ve Gelişen Piyasalar Başekonomisti Dr. Cyrus de la Rubia ise restleşme konusunda Avrupa'nın elinin daha güçlü olduğunu savundu.
ECB'nin kararını değerlendiren Rubia, Yunan bankalarının Acil Likidite Desteği programına Yunanistan Merkez Bankası aracılığıyla ulaşacağını anımsatarak bunun ECB'nin likiditesinden daha pahalı olduğunu bildirdi.
Rubia, ayrıca ECB'nin üçte iki çoğunluğun sağlanması durumunda bu acil likidite desteğini de durdurma imkanına sahip olduğunu aktardı.
Yunanistan bankacılık sektörünün çok daha fazla riskle karşı karşıya kaldığının altını çizen Rubia, bu yüzden Yunanistan hükümeti açısından Euro Bölgesi kurumlarıyla anlaşmaya varmak için daha hızlı hareket etmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Yunanistan için zamanın azaldığını aktaran Rubia, sözlerini şöyle tamamladı:
" Yunanistan için en acil sorun bankacılık sektöründe istikrarı sağlamak. Zamanın dolduğunu düşünürsek,Yunanistan hükümeti için olağanüstü koşullar elde etmek biraz daha zor olacak. Ancak, Almanya'nın da dahil olduğu bir çok Avro Bölgesi hükümeti harekete geçme konusunda istekli olduklarının sinyalini verdi."