İkisi de köşeye sıkıştı

SOSYAL Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümeti ne yapacağını tamamen şaşırmış durumda.
Bir yandan yeni enerji kaynakları arayışını sürdürürken, diğer yandan da ellerindeki hazır nükleer santrallarda üretime son verilip verilmemesini tartışıyor.
Yeşiller’li Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, “Elektrik sıkıntımız yok” diyerek, Almanya’da bu yıl sonuna kadar kapatılması kararı verilen son 3 nükleer santralın devre dışı bırakılmasında ısrar ediyor.
Aşağı Saksonya’daki Emsland nükleer santralının tamamen kapatılmasını, Bavyera’daki Isar 2 ve Baden Württemberg’deki Neckarwestheim’ın da devre dışı bırakılıp ‘yedeğe alınmasını’, enerji sıkıntısı yaşanması halinde de yeniden devreye sokulmalarını istiyor.
Yeşiller bu konuda kararlarını vermiş durumda...
Hükümet ortağı FDP, en azından kriz dönemi atlatılıncaya kadar faaliyetteki son 3 nükleer santralda üretime devam edilmesini istiyor.
Koalisyon hükümetinin büyük kanadı SPD’de de bu yönde düşünenler var.
Bazı Sosyal Demokratlar, “Nükleer enerjiye son verilmesi kararından geri dönülmesin ama şu kriz dönemi atlatılıncaya kadar faaliyette olan santrallarda üretime devam edilsin” diyorlar.
SPD’li Başbakan Olaf Scholz ise ‘iki, pardon üç cami arasında kalmış beynamaz-binamaz’ gibi ne yapacağını şaşırmış durumda.
Ortakları birbirine düşürmemek, aynı görüşü paylaşmayan kendi partililerini küstürmemek için sessiz kalmayı tercih ediyor.
Ama daha ne kadar?

MUHALEFET BASTIRIYOR
Ana muhalefet Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) “Nükleer santrallerde üretime devam edilsin” diye bastırıyor.
Muhalefetteki Sol Parti ve sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) de öyle.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya’da halkın yüzde 80’e yakını da “Üretime devam” diyor.
Bu da Başbakan Scholz’un iyice ‘köşeye sıkıştığını’ göstermektedir.
Ama en yüksek düzeyde siyasi sorumluluk taşıyan Almanya Başbakanı’nın uzun süre suskun kalma şansı yoktur.
Hakkı da yoktur.
Ülkenin ve halkın geleceği, ‘üçlü koalisyonun’ geleceğinden daha önemlidir.

FUKUŞİMA, MERKEL’İ KARARINDAN DÖNDÜRDÜ
Evet...
Almanya’da nükleer enerjiden feragat tartışmaları 1970’li yıllardan beri süregelmektedir.
Hatta 1998 yılında Gerhard Schröder’in başbakanlığında iktidara gelen SPD-Yeşiller koalisyonu, 2000 yılında nükleer enerjiden feragat edilerek kademeli olarak Almanya’daki nükleer santralların kapatılması yönünde karar bile aldı.
2002 yılında “Atom Yasasının Yenilenmesi” kararı Eyaletler Meclisi’nde de kabul edilerek hayata geçirildi.
Ancak 2009 yılındaki genel seçimlerden sonra iktidara gelen Angela Merkel başbakanlığındaki CDU/CSU-FDP koalisyonu, Schröder hükümetinin kararını iptal etti.
Merkel hükümeti “Nükleer enerjiye devam” dedi.
Ama bu karar da uzun süre geçerli olmadı.
11 Mart 2011’de Japonya’daki Fukuşima nükleer santralında meydana gelen kaza Merkel’i kararından döndürdü.
8 Temmuz 2011’de, Almanya’da 1980 yılından önce faaliyete geçen 8 nükleer santralın hemen, diğer 9’unun da kademeli olarak kapatılması kararlaştırıldı.
Geçen yıl son 6 nükleer santraldan 3’ü kapatıldı ve son 3’ünün de 31 Aralık 2022’de kapatılarak ‘nükleer tehlikenin sonlandırılması’ kararı verildi.
Ama Putin hesapları altüst etti.

HABECK, GÖRMEZDEN GELEMEZ
İşte bu nedenle de nükleer santrallarda üretim şu anda Almanya’nın gündemine tamamen yerleşti.
1980 yılında kurulan Yeşiller Partisi, baştan beri nükleer santralların kapatılmasını savunmaktadır.
İşte bu nedenle de Bakan Habeck, “Üretime devam” diyememektedir.
Ancak son günlerde son 3 nükleer santralın kapatılmasına karşı olan ve Yeşiller’e oy veren seçmenlerin oranının yüzde 70’i bulduğu da görülmektedir.
Son dönemlerde ‘Almanya’da en çok güvenilen ve en çok sevilen politikacı’ sıralamasında başta gelen Bakan Habeck’in halkın tutumunu görmezden gelme gibi bir şansı da hakkı da yoktur.
Olmamalıdır da.
Tabii Yeşillerli diğer politikacıların da...
Şayet ayakta ve ‘hayatta kalmak’ istiyorlarsa...