Güncelleme Tarihi:
DÜNYA Kupası'nda Alman Milli forması ile harikalar yaratan Mesut Özil, "çok özellerini" Hürriyet'le paylaştı. İşte Mesut'un çok merak edilen bilinmeyenleri. En çok hangi sanatçıyı seviyor? Kemal Sunal ve Recep İvedik hayranı. Makarnaya bayılıyor. Bir de menemene. En büyük tutkusu ailesi. Ailesinin geldiği Devrek onun için çok özel, ama Bodrum'a aşık. Futbol hayatında Halil ve Hamit kardeşlerin desteğini unutamıyor. Onlardan söz ederken, "Bana ağabeylik yaptılar" diyor. Türkiye'de Fenerbahçe'yi tutuyor. Her izin dönüşü babasının Türkiye'den getirdiği sarı lacivertli formayı bekleyişi hep aklında. Sakin bir yaşam tarzına sahip Mesut, "O yüzden aman sevgilimi sormayın, bunlar çok ama çok özellerim" diye konuşuyor. Boş vakitlerinde Playstation oynuyor. Ama futboldan çok da fazla vakit kalmadığnını da ekliyor. İşte Mesut'un en çok merak edilenleri.
Futbol eşittir Mesut
Tüm dünyanın merak ettiği yıldız futbolcu Hürriyet'e konuştu. Bilinmeyenlerini anlatan Mesut Özil, her sorumuza açıklıkla cevap verdi.
Özil futbolla ilgili bakın ne düşünüyor:
"Futbol benim hayatım. 7 yaşında DJK Westfalia 04 Gelsenkirchen takımında başladım. Üç yıl bu takımda oynadıktan sonra, 1998 yılında DJK Teutonia Schalke-Nord takımına geçtim. 1 yıl bu takımda oynadıktan sonra, 1 yıl da DJK Falke Gelsenkirchen takımında oynadım. 2000 yılında babam Rot-Weiss Essen alt yapısına yazdırdı. O dönemde Bochum‘da fabrikada 3 vardiya olarak çalışan babam beni Gelsenkrichen‘den Essen‘e antrenmana götürmek için sürekli arkadaşları ile vardiye değişiyordu. Babamın bu özverisini asla unutamam. Rot Weiss Essen, kariyerimin başlangıcı için büyük bir şans oldu. Çünkü her genç takımı en üst liglerde mücadele ediyordu. Bu da benim futbol gelişiminin en üst düzeyde olmasını sağladı. Kulübün de benim yeteneklerime güveni tamdı. Öyle ki 16 yaşımda beni A Genç Takımları‘nda oynatmaya başlattılar. Sonra o dönemde Alman İkinci Ligi‘nde oynayan A takımda oynatmak için profesyonel sözleşme teklif ettiler. Büyük bir mutluluk içerisindeydim.
İlk hayal kırıklığı ve mutlu son...
Fakat babam beni Schalke 04 A Genç Takımı‘na götüreceğini söyledi. Üzülmedim desem yalan olur. Hatta tüm çevremizdeki insanlar ve akrabalarımızın babama, 'Ne yapıyorsun. Çocuğun profesyonel olacak' şeklinde telkinleri oldu. Bütün bu telkinlere kulak tıkayan babam, bana neden Schalke‘yi düşündüğünü o dönemde şu şekilde açıklamıştı: 'Bak oğlum ben senin yeteneklerine çok güveniyorum. Eğer, RW Essen‘de kalırsan 2., 3. Lig oyuncusu olarak kariyerini sürdürürsün. Ama Schalke‘nin alt yapısına gider ve orada kendini gösterirsen Bundesliga‘da oynama şansın doğar. Bu yeteneklerinle bir dünya yıldızı olursun.'
Baba sözü dinlemenin yararları
Nihayetin de beni ikna etti ve 2005 yılında RW Essen‘den Schalke 04 A Genç Takımı‘na geçtim. İlk yılımda Bayern Münih‘i 2-1 yenerek gençlerde Almanya Şampiyonu oldu. Daha sonra Wolfsburg benim ile ilgilenmeye başladı. Transfer teklifinde de bulundular. Schalkeli yöneticiler beni elinden kaçırmak için profesyonel sözleşme imzaladılar ve A takım kadrosuna dahil ettiler.“
Altıntop kardeşlerden "Altın" gibi destek
Schalke‘de forma giymeye başladığı dönemde Hamit ve Halil Altıntop kardeşler de aynı takımda top koşturuyorlardı. “Halil ve Hamit Altıntop kardeşler benim için büyük şanstı" diye konuşan Mesut Özil, o dönemde futbol dehası ikizlerden gördüğü desteği şöyle anlattı:
"17 yaşında Bundesliga'da formaya giymeye başlıyorsunuz. Bunun ağırlığını kaldırmak kolay değil. Halil de, Hamit de bana bu dönemde ağabeylik yaptılar. Ama ilerleyen süreçte isim vermek istemiyorum, Schalke‘li yöneticiler bana karşı çok tutarsız davrandılar. Güven duygumuzu kaybedince kopma noktasına geldim. Devamında da kadro dışı bırakıldım. Belki de kariyerim bitebilirdi. Fakat tutarlı olma adına Schalke‘li yöneticilerin dayatmalarına boyun eğmedim. Yoksa Gelsenkirchenli biri olarak uzun yıllar Schalke‘nin formasını giymek isterdim.
"Menajerim Arsenal‘e gitmemi istiyordu. Benim gönlüm, Stuttgart‘tan yanaydı. Babam da Werder Bremen‘den yana tercihini koydu. Daha sonra üçlü bir zirve yaptık. Babam hepimizi ikna etti. Sonunda ara transfer döneminin bitmesine saatler kala Bremen‘e imza attım. Bremen‘de dolu dolu 2 sezon geçirdiğimi söyleyebilirim. 2008/09 sezonunda üç final maçında yer aldım. Bu finallerden ilki İstanbul’da oynanan UEFA Kupası finali idi. İstanbul’da kupayı kaldırmayı çok istiyordum. Olmadı. İkincisi Berlin'deki DFB-Kupası finali idi. Burada gülen taraf biz oldu. Üçüncüsü ise İsveç’te yapılan U21 Avrupa Şampiyonası finali idi. İngiltere'ye karşı oynadığımız final maçını kazarak, Almanya tarihinde bir ilk gerçekleştirdik. Şimdi sıra Dünya Kupası’nda inşallah herşey bizim istediğimiz şekilde olur.”
“Geçmişte tercihimizden dolayı çok kimse bize kızdı. Hala kızanlar da var. 50 yıla yakın Almanya’da olan ve artık Almanya’nın bir parçası olan Türk kökenli göçmenler bizim ile birlike Alman Milli Takımı’na büyük bir sempati duydular. Artık Almanya'yı destekliyorlar. Bu konuda çok olumlu tepkiler alıyorum. Beni bu ayrıca mutlu ediyor. Desteklerinden olayı herkese çok teşekkür ediyorum."