İki halkın tek kahramanı

Güncelleme Tarihi:

İki halkın tek kahramanı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 03, 2010 10:13

Dünya Kupası‘nda Alman Milli forması ile harikalar yaratan Mesut Özil, "Çok özellerini" hürriyet'le paylaştı. İşte Mesut'un çok merak edilen bilinmeyenleri...

Haberin Devamı

DÜNYA Kupası'nda Alman Milli forması ile harikalar yaratan Mesut Özil, "çok özellerini" Hürriyet'le paylaştı. İşte Mesut'un çok merak edilen bilinmeyenleri. En çok hangi sanatçıyı seviyor? Kemal Sunal ve Recep İvedik hayranı. Makarnaya bayılıyor. Bir de menemene. En büyük tutkusu ailesi. Ailesinin geldiği Devrek onun için çok özel, ama Bodrum'a aşık. Futbol hayatında Halil ve Hamit kardeşlerin desteğini unutamıyor. Onlardan söz ederken, "Bana ağabeylik yaptılar" diyor. Türkiye'de Fenerbahçe'yi tutuyor. Her izin dönüşü babasının Türkiye'den getirdiği sarı lacivertli formayı bekleyişi hep aklında. Sakin bir yaşam tarzına sahip Mesut, "O yüzden aman sevgilimi sormayın, bunlar çok ama çok özellerim" diye konuşuyor. Boş vakitlerinde Playstation oynuyor. Ama futboldan çok da fazla vakit kalmadığnını da ekliyor. İşte Mesut'un en çok merak edilenleri. Hürriyet sordu, kahramanımız yanıtladı.

Haberin Devamı

Hedefleri de kendisi gibi büyük
Güney Afrika’da süren Dünya Kupası’nda harikalar yaratan ve oynadığı futbol ile tüm dünyayı kendine hayran bırakan Türklerin ve Almanların ortak kahramanı Mesut Özil'in hedefleri de büyük. Futboldaki başarısını Dünya Kupası ile taçlandırmaya kararlı olan Özil, "En büyük hayalim Güney Afrika’dan Almanya’ya Dünya Kupası ile dönmek. Bunu da başaracağız” dedi.


Futbol eşittir Mesut
Tüm dünyanın merak ettiği yıldız futbolcu Hürriyet'e konuştu. Bilinmeyenlerini anlatan Mesut Özil, her sorumuza açıklıkla cevap verdi.

Özil futbolla ilgili bakın ne düşünüyor:
"Futbol benim hayatım. 7 yaşında DJK Westfalia 04 Gelsenkirchen takımında başladım. Üç yıl bu takımda oynadıktan sonra, 1998 yılında DJK Teutonia Schalke-Nord takımına geçtim. 1 yıl bu takımda oynadıktan sonra, 1 yıl da DJK Falke Gelsenkirchen takımında oynadım. 2000 yılında babam Rot-Weiss Essen alt yapısına yazdırdı. O dönemde Bochum‘da fabrikada 3 vardiya olarak çalışan babam beni Gelsenkrichen‘den Essen‘e antrenmana götürmek için sürekli arkadaşları ile vardiye değişiyordu. Babamın bu özverisini asla unutamam. Rot Weiss Essen, kariyerimin başlangıcı için büyük bir şans oldu. Çünkü her genç takımı en üst liglerde mücadele ediyordu. Bu da benim futbol gelişiminin en üst düzeyde olmasını sağladı. Kulübün de benim yeteneklerime güveni tamdı. Öyle ki 16 yaşımda beni A Genç Takımları‘nda oynatmaya başlattılar. Sonra o dönemde Alman İkinci Ligi‘nde oynayan A takımda oynatmak için profesyonel sözleşme teklif ettiler. Büyük bir mutluluk içerisindeydim.

Haberin Devamı

İlk hayal kırıklığı ve mutlu son...
Fakat babam beni Schalke 04 A Genç Takımı‘na götüreceğini söyledi. Üzülmedim desem yalan olur. Hatta tüm çevremizdeki insanlar ve akrabalarımızın babama, 'Ne yapıyorsun. Çocuğun profesyonel olacak' şeklinde telkinleri oldu. Bütün bu telkinlere kulak tıkayan babam, bana neden Schalke‘yi düşündüğünü o dönemde şu şekilde açıklamıştı: 'Bak oğlum ben senin yeteneklerine çok güveniyorum. Eğer, RW Essen‘de kalırsan 2., 3. Lig oyuncusu olarak kariyerini sürdürürsün. Ama Schalke‘nin alt yapısına gider ve orada kendini gösterirsen Bundesliga‘da oynama şansın doğar. Bu yeteneklerinle bir dünya yıldızı olursun.'


Baba sözü dinlemenin yaraları
Nihayetin de beni ikna etti ve 2005 yılında RW Essen‘den Schalke 04 A Genç Takımı‘na geçtim. İlk yılımda Bayern Münih‘i 2-1 yenerek gençlerde Almanya Şampiyonu oldu. Daha sonra Wolfsburg benim ile ilgilenmeye başladı. Transfer teklifinde de bulundular. Schalkeli yöneticiler beni elinden kaçırmak için profesyonel sözleşme imzaladılar ve A takım kadrosuna dahil ettiler.“


Altıntop kardeşlerden "Altın" gibi destek
Schalke‘de forma giymeye başladığı dönemde Hamit ve Halil Altıntop kardeşler de aynı takımda top koşturuyorlardı. “Halil ve Hamit Altıntop kardeşler benim için büyük şanstı" diye konuşan Mesut Özil, o dönemde futbol dehası ikizlerden gördüğü desteği şöyle anlattı:


"17 yaşında Bundesliga'da formaya giymeye başlıyorsunuz. Bunun ağırlığını kaldırmak kolay değil. Halil de, Hamit de bana bu dönemde ağabeylik yaptılar. Ama ilerleyen süreçte isim vermek istemiyorum, Schalke‘li yöneticiler bana karşı çok tutarsız davrandılar. Güven duygumuzu kaybedince kopma noktasına geldim. Devamında da kadro dışı bırakıldım. Belki de kariyerim bitebilirdi. Fakat tutarlı olma adına Schalke‘li yöneticilerin dayatmalarına boyun eğmedim. Yoksa Gelsenkirchenli biri olarak uzun yıllar Schalke‘nin formasını giymek isterdim.


Transfer teklifleri yağmur gibi
Özil Schalke ile ipleri koparınca transfer teklifleri ard arda gelmeye başladı. Arsenal, Stuttgart, Werder Bremen sıraya girmişti. O dönemi hiç unutamadığını anlatan Özil şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Menajerim Arsenal‘e gitmemi istiyordu. Benim gönlüm, Stuttgart‘tan yanaydı. Babam da Werder Bremen‘den yana tercihini koydu. Daha sonra üçlü bir zirve yaptık. Babam hepimizi ikna etti. Sonunda ara transfer döneminin bitmesine saatler kala Bremen‘e imza attım. Bremen‘de dolu dolu 2 sezon geçirdiğimi söyleyebilirim. 2008/09 sezonunda üç final maçında yer aldım. Bu finallerden ilki İstanbul’da oynanan UEFA Kupası finali idi. İstanbul’da kupayı kaldırmayı çok istiyordum. Olmadı. İkincisi Berlin'deki DFB-Kupası finali idi. Burada gülen taraf biz oldu. Üçüncüsü ise İsveç’te yapılan U21 Avrupa Şampiyonası finali idi. İngiltere'ye karşı oynadığımız final maçını kazarak, Almanya tarihinde bir ilk gerçekleştirdik. Şimdi sıra Dünya Kupası’nda inşallah herşey bizim istediğimiz şekilde olur.”

Haberin Devamı

Gönlünde Barcelona, kalbinde Fenerbahçe
Türk takımlarından Fenerbahçe'yi tutan Mesut Özil, babasının her Türkiye tatilinde aldığı Fenerbahçe formasıyla futbol oynadığı günleri tebessümle anıyor. Ancak hayatın gerçekleri farklı. Gelen transfer tekliflerine de açıklık getiren yıldız futbolcu, “Şu anda çok şeyler yazılıp çizildiğini biliyorum. Fakat, şu esnada hiçbir şekilde transferi düşünmüyorum. Sadece Dünya Kupası’na konsantre oldum. Dünya Kupası’nda sonra gelen tüm teklifleri değerlendireceğiz. Werder Bremen’in de bilgisi doğrultusunda bir yol haritası belirleyeceğiz. Herkes gibi ben de futbol kariyerimi dünyanın en büyük kulüplerinde sürdürmek isterim. Barcelona bunlardan biri olabilir. Messi ile aynı takımda oynamak benim için büyük ayrıcalık olacaktır” şeklinde konuştu.


Annenin makarnası, babanın menemeni...
Ailesine son derece düşkün olduğunu söyleyen Mesut Özil, “1 ağabeyim, 2 kız kardeşim var. Onların yeri benim için farklı. Onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Keza annem ve babama da çok düşkünüm. Futboldan arta kalan zamanımı ailem ile geçirmekten büyük zevk alıyorum. Kimi zaman, çocukluk arkadaşlarım ile buluşarak stres atıyoruz. Şartlar değişse de benim değişmem mümkün değil. Böyle kalmaktan da çok mutluyum. Örneğin, dünyanın en elit restoranına gitsem ve en mükemmel mönüsünü önüme sunsalar, annemin kendine has soslu makarnası veya babamın sabah kahvaltısında hazırladığı menemene hiç bir şeyi değişmem” dedi.

Haberin Devamı

Musti ve Tarkan'a hayran
Yazılanların aksine hiçbir şekilde özünden kopmadığını söyleyen Mesut Özil şöyle konuştu:, “Ben bir göçmen ailenin çocuğum. Almanya‘da Türk göçmen çocuğu nasıl yetiştiyse ben de öyle yetiştim. Özümü inkar etmem mümkün değil. O zaman insanlığımdan şüphe ederim. Mesala hala arabamda Türk müziği dinlerim. Mustafa Sandal, Tarkan hayranıyım. Türk müziği duyduğumda yerimde duramam. Tarkan'la tanışmayı çok isterim. Ona hayranım."


Kemal Sunal'la büyüdü, Recep İvedik'i çok sevdi
Fırsat buldukça Türk filmi de izlediğini söylen Mesut Özil, “Geçmişte Kemal Sunal ile Şener Şen'in filmlerini kaçırmazdık. Arkadaşlarımla defalarca izledik. Kahkahalara boğulurduk. Çocukluğum onlarla geçti. Halen onlanın filmlerini büyük zevkle izlerim. Şimdilerde Recep İvedik’e çok gülüyoruz. Çok acayip bir adam bu Şahan” dedi.


Memleket Devrek, tatil Bodrum...
Devrekli bir ailenin çocuğu olan Mesut, Türkiye’de tatil yapmaktan da büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Babaannesini kısa süre önce kaybeden ünlü futbolcu, Almanya'ya döner dönmez Devrek'e gideceğini ve babaannesinin mezarında dua okuyacağını kaydetti. Tatil için de Bodrum'u tercih ettiğini belirten Özil, “Bodrum'a hayran kaldım. Bu sebepten 2 yıl üst üste tatilimi Bodrum’da geçirdim. Bundan sonra da gideceğim. Tabi dünyanın farklı yerlerini görmekten de büyük haz duyuyorum.” şeklinde konuştu.


Futbolcu olmasa emlakçı olacakmış
Futbolcu olmasam ne olmak istersin sorumuza genç yıldız şu şekilde cevap verdi: “Açıkcası tek hayalim vardı. O da futbolcu olmak. Bu sebepten Gesamtschule Berger Feld'deki eğitimi 1O. sınıfta, abitur yapmadan bırakmak zorunda kaldım. Çünkü futbol kariyerinde yol almaya başlayınca okul ikinci planda kalıyor. Ama her ihtimale karşı abitur sınavını kazanarak, abitur yapma imkanı elde ettim. Her şey ters gitseydim, sanırım ticaret ile uğraşır muhtmelen de emlakcılık yapardım”diye konuştu.


Serdar'la Almanyalı Türklere örnek olduk
Gerek Serdar’ın gerekse kendisinin Alman Milli Takımı’nda forma giymesi ile Almanyalı Türkleri‘n de, Alman Milli Takımı’na karşı büyük bir sempati duymaya başladıklarını söyleyen Mesut Özil şöyle konuşku:


“Geçmişte tercihimizden dolayı çok kimse bize kızdı. Hala kızanlar da var. 50 yıla yakın Almanya’da olan ve artık Almanya’nın bir parçası olan Türk kökenli göçmenler bizim ile birlike Alman Milli Takımı’na büyük bir sempati duydular. Artık Almanya'yı destekliyorlar. Bu konuda çok olumlu tepkiler alıyorum. Beni bu ayrıca mutlu ediyor. Desteklerinden olayı herkese çok teşekkür ediyorum."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!