Güncelleme Tarihi:
Alman tarihçi Prof. Dr. Gabriele Ziethen, iki dilli ve iki kültürlü yetişen çocukların hem Türkiye hem de Almanya için kaçırılmaması gereken çok büyük fırsat olduğunu söyledi.
Akademik Diyalog Çalışma Grubunun (ADK e.V) Mannheimda düzenlediği seminerler dizisinin ilk konuğu olan Mainz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gabriele Ziethen, Almanya'da yaşayan Türkler'in kendi ana dillerini çok iyi öğrenmesinin önemli olduğuna dikkat çekerek, 'Gençler ana dillerini çok iyi öğrenmeli. Aynı zamanda Almanca'yı da çok iyi öğrenmeli. Her iki dile sahip olan gençler Almanya ve Türkiye için büyük fırsatlar doğurabilir. Eğitimli gençlerin bu büyük potasiyelinden her iki ülke de yararlanmalı' dedi.
Kültürlerarası diyalog ve uyuma da değinen Prof. Ziethen, bu konuda medya, sosyal çevreler ve din adamlarına büyük görevler düştüğünü ifade etti.
'İSTANBUL'UN EŞİ BENZERİ YOK'
ADKnın daha önce düzenlemiş olduğu beş günlük Türkiye gezisine de katılan Prof. Ziethen seminerde ayrıca, İstanbul tarihin, sinevizyonla anlattı. Şehrinin tarihine milattan önce 6. Yüzyıldan başlayarak günümüze kadar geçirmiş olduğu gelişim ve değişimi hem tarihsel hem de sosyoekonomik yönüyle ortaya koyan tarihçi Prof. Dr. Gabriele Ziethen, İstanbulun bulunduğu bölge itibari ile tarihten beri gerek stratejik olarak gerekce soğrafi yapısıyla eşi ve benzeri olmayan bir şehir olduğunu söyledi.
KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
İstanbul'a çok sık gittiğini ifade eden ve izlenimlerini anlatan Prof. Ziethen: 'Beni en çok etkileyen olay, kesin dönüş yapan bir Türk ailenin Almanca konuşan çocukları ile tanışmam oldu. Türkiyede tanışmış olduğum bir genç ve kendine güvenen öğrencileri Türkiye ve Almanya açısından büyük bir şans olarak görüyorum. Bu çocuklar Türkiye ve Almanya arasında bir kültür köprüsü oluşturuyor. Böyle bir potansiyel mutlaka Türk ve Alman hükümetleri tarafından iyi bir şekilde değerlendirilmeli' diye konuştu.
SEMİNERLER DİZİSİ
ADK Başkanı İrfan Kumru da dernek olarak Türk ve Alman akademisyenlerinin sunum yapacakları bir seminerler dizisi başlattıklarını ve ilki gerçekleştirilen bu çalışmanın oldukça faydalı olacağına inandığını söyledi. Program sonrası misafirlere Türk mutfağından açık büfe ikramlar yapıldı. Katılımcılar da tanışıp değişik konularda fikir alışverişinde bulunma imkânına sahip oldular.