Güncelleme Tarihi:
Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, tutuklu sanık Hüseyin Üzmez (76), tutuksuz sanık Livaze Ç. (36) ile mağdur çoçuğun avukatları Nevin Canbaz ve Ahmet Dedeler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu temsilen Muhakemat Müdürlüğü avukatı Selma Ergüner, B.Ç'nin babası Bekir Ç, Üzmez'in avukatları Emir Ali Kav ile Bayram Sabah, sanık Liveza Ç'nin Bursa Barosu tarafından atanan avukatı Ümran Babacan hazır bulundu.
Üzmez'in avukatı Emir Ali Kav, mahkemeye heyetine sunduğu yazılı savunmasını duruşma salonunda okudu.
Müvekkilinin bir komploya kurban gittiğini savunan Kav, “Hüseyin Üzmez bugüne kadar hiç B.Ç ile başbaşa kalmamıştır. Madem polis takip ederken evde başbaşa idiler neden o halde evde yakalanmadılar?” dedi.
Kav, olay günü İnegöl'de bir restoranda B.Ç ve annesini beklerken, Üzmez'in yanına gelen tanımadığı kişilerin kendisinin yanına geldiklerini belirterek, şunları söyledi:
“Hayatında hiç kola içmemiş kişi yoğun ısrarlar doğrultusunda yarım bardak kola içmiş. Sonra istifra etmiş. Gözaltına alındıktan sonra da içtiği ve içinde ilaç olduğunu düşündüğümüz kolanın etkisiyle verdiği ifadeleri hatırlamamaktadır. İddialarla ilgili hiç bir kanıt bulunmamaktadır. Tüm tanıkların ifadelerinden bunlar anlaşılıyor. Müvekkilimin adil yargılama hakkı ihlal edildi. Ben yüce mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyorum. Müvekkilimin bu kanıtlarla 1 gün bile içeride kalmaması gerekiyor.”
Avukatı savunmasını okuduğu sırada sanık kürsüsünde oturduğu yerden ayağa kalkan Üzmez, mahkeme başkanı Kadir Ünal'a “Bana bir şey söylemeyecek misin hakim bey. Can benim, başkaları konuşuyor. Ben zekat keçisine döndüm” dedi.
Bunun üzerine hakim Ünal, Üzmez'e avukatlarının ardından söz vereceğini söyledi.
Sanık Üzmez'in diğer avukatı Bayram Sabah da 5 sayfalık yazılı dilekçesini mahkeme heyetine sunduktan sonra müvekkilinin tahliyesini talep etti.
ÜZMEZ'İN SAVUNMASI
Avukatların ardından söz alan sanık Hüseyin Üzmez, yargılandığı davanın Fransa'daki Dreyfus davası gibi bir komplo davası olduğunu iddia etti.
Üzmez, geçmişte yaraladığı Ahmet Emin Yalman'ın bir yakınının, bu olay öncesi kendisini telefonla aradığını ve randevu talep ettiğini öne sürerek, şunları söyledi:
“Bu kişiyle görüştüm. Bana 'Biz kimsede hıncımızı bırakmayız. Alırız' dedi. Ben de kendisine 'Yalman ile barıştık. Yalmancılarla barışamadık' dedim. Sonrasında da bu olaylar yaşandı. Allah'a yemin ediyorum doğru söylüyorum. Sizlerde olumlu bir hava var. Sizleri sevmemek mümkün değil. Ben Allah'ın adaletinden sonra mahkemenin adaletine güveniyorum. Siz birazdan karar vereceksiniz, onlar intikamlarını alacaklar. Sizin yerinizde olsam ben tutukluluk halini kaldırır, davayı ertelerim. Bunu derseniz bütün dünya sizden bahsedecek. Bunu deseniz ne olur? Bizim kardeşimiz başbakan biraz sesini, kıyafetlerini değiştirse, gözlük taksa, bir yere gitse kimse tanıyamaz. Ama beni her yerde tanırlar. Alaca dana gibi olmuşum. Böyle bir şerefle karşı karşıyasınız. O şerefi tepmeyin lütfen.”
Mahkeme başkanı Kadir Ünal, Üzmez'in ifadesinden sonra verdiği yaklaşık 10 dakikalık aranın ardından kararı açıkladı.
Mahkeme heyeti, sanık Üzmez'in cinsel istismar ve küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozmak suçundan 15 yıl, bu suçu iki kez işlemiş olmasından dolayı 15 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.
Heyet, duruşmadaki iyi halini göz önüne alarak sanık Üzmez'in cezasını 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına indirirken, “Hürriyeti tahdit” suçundan beraatini kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, ayrıca, diğer sanık Liveza Ç'nin ise “hürriyeti tahdit” ve “çocuğun cinsel istismarına yardımcı olmak” suçlarından beraatine karar verdi.
B.Ç.’NİN AVUKATI: ANNE HAKKINDAKİ KARARI TEMYİZ EDECEĞİZ
Bursa Barosu’nun atadığı B.Ç.’nin avukatı Nevin Canbaz, duruşmadan sonra yaptığı açıklamada, “Üzmez’in ‘Hürriyeti tahdit’ suçundan da cezalandırılması gerekirdi” dedi.
Anne Livaze Ç. hakkında verilen kararı da temyiz edeceklerini kaydeden Canbaz, “Annenin de suça iştiraki olduğunu düşünüyoruz. Hüseyin Üzmez’e verilen ceza ise TCK’daki ilgili maddelere göre verilmiş doğru bir karardır. Bu konuda söyleyecek başka bir sözümüz yok.
Üzmez’in almış olduğu ceza da İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Dairesi’nin vermiş olduğu birinci raporun ardından yaptığımız itiraz sonucu Adli Tıp Genel Kurulu’nda düzenlenen beden ve ruh sağlığının bozulduğuna rapor önemli rol oynamıştır. Eğer ilk rapora göre ceza verilecek olsaydı Üzmez 3 yıl ceza alır ve tahliye olabilirdi. Bu da savunma hakkının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi.