HOŞ GELDİNİZ VE KABUL KÜLTÜRÜ

Güncelleme Tarihi:

HOŞ GELDİNİZ VE KABUL KÜLTÜRÜ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2011 00:00

Türkiye’den Almanya’ya göçün 50. yılına girdiğimiz bir dönemde, Almanya’da “hoş geldiniz kültürünün yaygınlaştırılması” tartışılıyor.

Haberin Devamı

Sahi, yarım asır sonra göçmenlere yeniden “hoş geldiniz” mi denilecek? Kimileri bunun yarım asır önce bu ülkeye gelenler için de geçerli olması gerektiğini savunurken, kimileri de sadece ülkeye yerleşmek için yeni gelen nitelikli iş gücü için söz konusu olduğunu belirtiyorlar. Kısaca; göçün 50. yılında bu ülkede, kim(ler)e “hoş geldin(iz)” diyeceğimizi tartışıyoruz.

Esasında, yarım asır önce gelenlere, tren garlarında törenlerle karşılanarak “hoş geldiniz” denmişti.

Dışarıdan gelen bir insana sürekli veya 50 yılda bir değil, bir kez “hoş geldin(iz)” denir ve insanca (Tanrı misafiri olarak) ağırlanır. Misafirlik ise üç gün sonra biter. Şimdi, yarım asır önce bu ülkeye gelip yerleşen insanlara yeniden “hoş geldiniz” demenin bir mantığı var mı?

- Yarım asır önce Almanya’ya gelenlerin bir kısmı ebedi aleme göç etti.
- İkinci neslin bir kısmı ve üçüncü neslin çoğunluğu bu ülkede dünyaya geldi.
- Dördüncü nesil bu ülkede dünyaya gözlerini açıyor.

Yarım asır sonra bu ülkenin yeni yerlilerine yönelik geliştirilecek en iyi kültür, “iyi ki geldiniz kültürü” olabilir. Federal Göç(men) ve Mülteciler Dairesi (BAMF) Başkanı Dr. Manfred Schmidt’in de ifade ettiği gibi “hoş geldiniz kültürü” sadece yeni gelenlere yönelik olabilir. Sözün özü: Yarım asır önce bu ülkeye gelip yerleşen, bu ülkede doğup büyüyen ve bu ülkenin vatandaşı olan göç(men) kökenli insanlar için artık hoş geldiniz kültürüne (Willkommenskultur) değil, kabul kültürüne (Anerkennungskultur) ihtiyacımız var.

Kabul kültürü, bireysel ve toplumsal dayanışmanın, barış ve huzur içinde birlikte yaşamanın temel taşıdır; farklılıkları toplumun her alandaki birikimi olarak kabul eder, saygıyı, tahammülü ve eşitliği öngörür.

Hoş geldiniz kültürü önemlidir, fakat kabul kültürü hayati derecede önemlidir ve zaruridir. Çünkü, hoş geldiniz kültürü bir anlığımızı, yani en fazla üç günümüzü, kabul kültürü ise hem bireysel hem toplumsal hayatımızın bütün anlarını kapsıyor. O yüzden, kabul kültürünün geliştirilmesine, yaygınlaştırılmasına ve kurumsallaşmasına katkıda bulunmalıyız. Hayalini kurduğumuz ortak geleceğimizin inşası, tamamen bu alanda göstereceğimiz başarıya bağlıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!