Güncelleme Tarihi:
2014 yılında Türkiye’ye Erasmus kapsamında giden ve eğitimi sonrası Hollanda’ya dönen Linda van Gerwen, bir süre sonra yeniden İstanbul’a giderek Türkçe öğrenmeye başladı. İstanbul’da ev kiralayıp yaşamaya başlayan Gerwen, Hollanda’ya ailesinin yanına uçarken havalimanında Hollanda doğumlu Türk asıllı Abdurrahman Öztürk ile tanıştı. Arkadaşlıklarını ilerleterek yaşamlarını birleştiren Gerwen ve Öztürk, evlilikten sonra İstanbul’a yerleşti.
Türkiye’de 8 ay kaldıktan sonra Hollanda’ya dönen Gerwen, ara sıra tekrar Türkiye’ye gezileri yaptı. Farklı illeri ziyaret eden Gerwen, daha sonra Türkiye’de yaşamaya karar vererek İstanbul’a taşındı.
DÜNYANIN EN İYİ YEMEKLERİ
Türkiye’yi çok seven Gerwen, “Türkiye’ye aşığım. İnsanlar çok sıcakkanlı ve misafirperver. Yemekler çok güzel ve bence dünyanın en güzel yemekleri Türkiye’de. Türkiye’de gittiğin her şehirde farklı güzelliklerle karşılaşıyorsun. İstanbul’a gittiğinde farklı, Konya’yı ziyaret ettiğinde farklı, Kapadokya’ya gittiğinde bambaşka bir yerle karşılaşıyorsun. Yani her şehrin kendine has özellikleri var. Bu durum benim Türkiye’de en çok sevdiğim şey” ifadelerini kullandı.
EL ÖPMEK ÇOK İLGİNÇ
Türk kültüründe bazı geleneklerin ilk başta kendisine tuhaf geldiğini söyleyen Gerwen, “Mesela büyüklerine saygı göstermek için el öpmek bana ilk başta çok enteresan gelmişti. Tanımadığın yaşlı insanların da elini öpmek enteresan duruyordu. Diğer farklı gelen bir konu ise birinin evine gittiğinde sana yemek yemen için ısrar ediyorlar ve seni yemek yemeden bırakmıyorlar” dedi.
SUCUKLU YUMURTA VE KISIR
Türk geleneklerini çok sevdiğini söyleyen Gerwen, şunları kaydetti: “Türk’üm diyemem, sonuçta Hollandalıyım ancak Türkiye’ye geldiğimden beri Türk kızlarla çok iyi anlaşıyorum. Tanıştığım Türkler bana horonu öğretti. Daha sonra dans kursuna gittim. Halk dansı dersi aldım ve birçok Türk halk dansını öğrendim. Türk yemeği yapmayı denedim. Ancak en çok Türk kahvaltısını seviyorum. Sucuklu yumurta yapıyorum. Favori yemeğim kısır, sarma yapmak çok zor ancak sarma sarabiliyorum ve bunu söylemekten de gurur duyuyorum.”
BABAMIN EVİNDEN DAVUL ZURNA İLE ÇIKTIM
Haziran ayında Öztürk ile evlenen Gerwen, düğün aşamasını şöyle anlattı: “Evliliğimizde her şeyi Türk usulü yaptık. Nişan, düğün ve kına gecesi düzenledik. Evlilik öncesi ilk başta Abdurrahman ve ailesi Hollanda’daki evimize gelerek beni Allah’ın emriyle babamdan istediler. Ben de elimden geldiğince her şeyi Türk geleneklerine göre yapmaya çalıştım. İsteme sırasında Türk kahvesi yaptım ve damadın kahvesine tuz attım. Sonra davetlilere ikram ettim. Daha sonra küçük bir salon kiralayarak insanları davet ettik ve nişan partisi yaptık. Yüzüklerimizi takıp pasta yedik, bu törende bütün akrabalarımız birbirleriyle kaynaşmış oldu. Nişandan önce imam nikahı kıydık. Kendi ailem yoktu imam nikahı sırasında, çünkü şehadet getirmeliydim ve onların orada olması uygun değildi. Damat tarafı Hollanda’daki evime gelirken arabalarla konvoy yaptı ve davul zurna eşliğinde beni evden çıkardılar. Erkek kardeşim kapıyı tuttu, Abdurrahman’dan harçlık istedi. Ayrıca kardeşim gelinliğimin beline kırmızı kurdele taktı. Babam da başıma kırmızı duvak taktı. Abdurrahman’ın ailesi bu durumu çok sevdi, çünkü biz gerçekten tüm gelenekleri uygulamak için çok uğraştık.”
TÜRKİYE’DE YAŞAMAKTAN ZEVK ALIYORSUN
Türkiye’de yaşamayı seven Linda van Gerwen, “Türkiye’de insanlar çok çalışıyorlar ama sonrasında nasıl rahatlayacaklarını biliyorlar. Mesela insanlar burada yaşıyor ve iş çıkışı arkadaşlarıyla buluşup çay içiyorlar. Abdurrahman ile tanışmadan önce ben zaten Müslüman olmuştum. O açıdan Türkiye’de helal yemek bulmak çok kolay. Hollanda’da da bulabilirsin helal yemek ancak sürekli araştırma yapmak zorunda kalıyorsun, ‘İçinde jelatin var mı, bu et domuz eti mi, alkol var mı?’ diye. Ancak Türkiye’de her şeyi yiyebiliyorsun, yaşamaktan zevk alıyorsun” diyor.
LİNDA TÜRK GELENEKLERİNİ BENDEN DAHA İYİ BİLİYOR
Linda’nın eşi Abdurrahman Öztürk ise “Linda zaten bizim kültürümüze çok yakın. Türkçe konuşuyor, birçok Türk arkadaşı var, İstiklal Marşı’nı biliyor. Aslında Linda’yı farklı kültürden biri gibi değil de bir Türk olarak görüyorum ben. Linda bazı örf ve adetlerimizi benden daha iyi biliyor. Kız istemeye gittiğimizde çok güzel börek, sarma ve kısır hazırlamıştı. Bizi gerçekten Türk bir aile gibi karşıladılar” dedi