Güncelleme Tarihi:
Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneğince Lahey kentindeki Hocalı Soykırım Anıtı önünde düzenlenen anma programına, aralarında MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, Türkiye’nin Lahey Büyükelçiliğinden Elçi-Müsteşar Pınar Gülün Kayseri, Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Sevgi Kısacık ve Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği eski İletişim Müşaviri Hüseyin Altınalan’ın da bulunduğu Türk ve Azerbaycanlılardan oluşan grup katıldı.
Katılımcılara güllerin dağıtıldığı program, saygı duruşu ve Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı. Ardından anıta çelenk ve karanfiller bırakıldı. Konuşmaların yapıldığı salonun lobisinde de resim ve fotoğraflar sergilendi. Anma programında yapılan konuşmalarda, Hocalı’da hayatını kaybedenler rahmetle anılırken, katliamı yapanlar lanetlendi.
Programda konuşma yapan Gülün Kayseri, Hocalı katliamının, sadece Azerbaycan tarihine geçmekle kalmadığını, tüm dünya kamuoyunun hafızasına ve vicdanına kazındığını söyledi. Gülün Kayseri, “Hocalı Katliamı, insanlığın bugün ve gelecekte dersler çıkartması ve bu olaya karşı bugüne kadar gösterdiği tepki konusunda bir vicdan muhasebesi yapması gereken bir olaydır” dedi. Türkiye’nin Azerbaycan vatandaşlarının 33 yıl önce Hocalı’da yaşanan soykırımın acısını her zaman kalbinin derinlerinde hissettiğini belirten Gülün Kayseri, “Türkiye, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü temelinde ve uluslararası tanınmış sınırlarına saygı ilkeleri çerçevesinde Azerbaycan’ın haklı davasını, Azerbaycan ile birlikte tüm ikili ve çok taraflı forumlarda yılmadan ve yorulmadan savunmuştur. Hocalı Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin anılması için Türkiye, Azerbaycan ve başka ülkelerde gerçekleştirilen etkinliklerde, Azerbaycanlı kardeşlerimizle yan yana olmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
‘HOCALI SADECE AZERBAYCAN’IN DEĞİL, TÜM İNSANLIĞIN YARASIDIR’
Topsakal da Hocalı Katliamı’nın sadece trajedi olmadığını, adaletin ve insanlığın sınandığı dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, “Ermenistan’ın amacı Karabağ’daki Türk varlığını tamamen ortadan kaldırmak ve etnik temizlik politikası uygulamaktı. Bu sadece bir savaş taktiği değildi. Bir milletin varlığına karşı bilinçli ve sistematik bir suçtu. Ne yazık ki uluslararası toplum bu trajedi karşısında büyük ölçüde sessiz kaldı” diye konuştu. Hocalı Katliamı’nın unutulmasına izin vermeyeceklerinin altını çizen Topsakal, “Unutulan her katliam yeni vahşetlerin kapısını açar. Hocalı sadece Azerbaycan’ın değil, tüm insanlığın yarasıdır. Bu acıyı dünyaya anlatmak ve adaletin yerini bulmasını sağlamak bizim görevimizdir. Adalet geciktirilmemeli, adalet sağlanmalıdır” dedi. Topsakal, soykırımın sadece Hocalı’da değil, Gazze’de, Suriye’de ve dünyanın farklı bölgelerinde de yaşandığını dile getirdi.
‘GÜÇLÜ BİR MEDYAYA SAHİP OLMAK GEREKİYOR’
Altınalan da Hocalı Katliamı’nın küresel medya tarafından nasıl sansürlendiğine dikkati çekip, medyanın önemine değinerek, şunları kaydetti: “Uluslararası ölçekte yayın yapan medya organları, Ermeni yetkililerin ya da halkının iddialarını, suçlamalarını, yalanlarını ve kurguladıkları hikâyeleri sorgulamaksızın yayımlarken, Azerbaycan’la ilgili gerçeklere gözlerini ve kulaklarını kapattı. Ayrıca işgal edilen toprakların Ermenilere ait olduğunu ispatlamaya çalışarak, işgali meşrulaştırmak için haber, analiz ve röportajlar yayımladı.”
Birinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’ın yaşananları dünyaya aktaracak medya gücü olmadığını söyleyen Altınalan, sözlerine şöyle devam etti: “O dönem Türkiye’nin de küresel ölçekte medya organları yoktu. Ancak İkinci Karabağ Savaşı’nda bu durum değişti. Ermeniler beklemedikleri bir medya gücüyle karşılaştılar. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun’un güçlü desteği ve muhteşem vizyonuyla ve Azerbaycan tarafının kusursuz organizasyonuyla, ortaklaşa belirlenen ve birlikte izlenen medya stratejisi ile Türkiye ve Azerbaycan medyası omuz omuza vererek, Ermenistan’ın tüm kara propaganda faaliyetlerini boşa çıkardı. Yalanlarını ortaya döktü ve işledikleri savaş suçlarını inkar edemeyecekleri bir biçimde, canlı yayınlarla uluslararası kamuoyunun gözleri önüne serdi.”
Altınalan ayrıca, “Güçlü devlet olabilmek için nasıl güçlü ordu gerekiyorsa, aynı şekilde güçlü bir medyaya sahip olmak gerekiyor” ifadesini kullandı.
AGHAYEV: ‘SOYKIRIM OLARAK TANIYIN’
Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçisi Nasimi Aghayev ise kurulacak yeni Alman hükümetine Hocalı katliamını ‘soykırım’ olarak tanıması çağrısında bulundu. Aghayev, Hocalı katliamının 33. yıl dönümü vesilesiyle Alman medyasına yaptığı açıklamada, “Önde gelen bir Avrupa demokrasisi olarak Almanya’nın tarihi suçlarla ilgilenme konusunda özel bir sorumluluğu var. Umuyorum ki yeni Alman hükümeti Hocalı’yı bir soykırım olarak tanımakla kalmayacak, aynı zamanda uluslararası bir yeniden değerlendirme için aktif olarak çalışacaktır” dedi. Aghayev, Hocalı katliamına sessiz kalmanın bir seçenek olmadığını belirterek, “Hocalı için adalet sadece Azerbaycanlıların talebi değil, evrensel bir insanlık meselesidir” diye konuştu.
HOCALI’DA NE OLMUŞTU?
Ermeni güçlerince, Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992’de aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 613 kişi katledildi. Daha önce 7 bin kişinin yaşadığı Hocalı’da, savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtuldu. Ermeni güçleri 1275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden haber alınamadı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 22 Nisan 2010’daki kararında, Hocalı’da yaşananlar, savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eş değer eylemler olarak görüldü. Bugüne kadar 15 ülkenin parlamentosu ve ABD’nin 16 eyaletinin meclisi, Hocalı’da yaşananları kınayan ve soykırım olarak gören kararları kabul etti.
�