Hıristiyanlar için Katolik Bankası

Güncelleme Tarihi:

Hıristiyanlar için Katolik Bankası
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2012 00:00

GEÇEN hafta cuma akşamı Berlin Eyalet Parlamentosu’nda merkezi Münih’te bulunan Alman Türk Dostluk Federasyonu’nun (DTF) geleneksel Kybele ödülleri dağıtıldı.

Haberin Devamı

DTF Başkanı Cihan Senman ve arkadaşları, haklı olarak son derece önem verdikleri ödül törenini bu yıl ilk kez Berlin’e taşıdılar. İyi de yaptılar. Konuşmasına Almanca başlayan DTF Başkanı Cihan Senman, “İzninizle konuşmamın devamını kültürüme mana veren ve benim benliğimin ifadesi olan ana dilim Türkçe ile devam etmek istiyorum” diyerek, çok dillilik ve çok kültürlülük adına önemli bir sinyal de verdi. “Adalet, azınlıkları sadece tolere etmekle değil, aynı zamanda saygı içinde kabul etmekle olur” diyen Berlin Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit, bu kararlı tutumundan dolayı Türk-Alman Dostluk Onur Ödülü’ne layık görüldü. Wowereit, yaptığı kısa konuşmasında, önemli bir bölümü Alman vatandaşlığına geçmiş Türk kökenli insanların artık Berlinli, buralı olduğunun altını bir kez daha çizdi.

Sosyal Demokrat Partili (SPD) Klaus Wowereit, ‘Türklersiz bir Berlin düşünmenin artık mümkün olamayacağını’ da hatırlattı. Ama izleyicileri en çok Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nin eski Uyum Bakanı Armin Laschet’in söyledikleri etkiledi. Politika dalında Türk Alman Dostluk Ödülü’ne layık görülen Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Laschet, 1870’li yıllarda Prusya dönemindeki Katoliklere dönük ‘kültür savaşı’nı hatırlattı. Katoliklerin dışlandığını, hor görüldüğünü söyledi. Laschet, “Politikacılar mikrofonu bulunca uzun konuşur” dedi.

Ama o kısa konuştu. Konuşmasının bir yerinde “Almanya’da ‘Katholische Bank für Christen’ (Hıristiyanlar için Katolik Bankası) var. Acaba ‘Islamische Bank für Muslimen’ (Müslümanlar için İslam Bankası) olsaydı ne denirdi?” diye sordu. Yanıtını da kendisi verdi... Hem de hiç kıvırmadan... Çok dürüstçe... Yalnız Müslümanlar için de banka mı olurmuş... Bu apaçık diğer dinden olanları dışlama anlamına gelir... Hatta terör örgütleriyle bağlantılarını ve bu örgütlere desteği bile gündeme getirenler olurdu...

CDU NRW Teşkilat Başkanlığı’na getirilmesine kesin gözüyle bakılan Laschet, benzer yaklaşımlarla hiç şüphesiz büyük yaygaralar kopartılacağına da dikkat çekti. Armin Laschet, salondakilerin olduğu gibi, bu ülkede yaşayan -yalnız Müslümanların değil- insanların çoğunun düşündüklerini çarpıcı bir biçimde dile getirdi. Evet, Armin Laschet haklıdır... Ne yazık ki, haklıdır...

Almanya’daki Müslümanların çok büyük bir bölümü bu ülkede geçerli yasalara saygılı bir biçimde yaşamaktadır. Yapılan tüm araştırmalar, Müslümanların çok büyük bir bölümünün İslam dini adına girişildiği söylenen terör saldırılarını hiçbir şekilde tasvip etmediklerini ve kınadıklarını göstermektedir. Ama buna rağmen Alman medyasının önemli bir bölümünde, farklı bir İslam ve farklı bir Müslüman fotoğrafı yansıtılmaktadır. Yani bir yerde Müslümanlar adeta öcü gibi gösterilmektedir. Bu fotoğrafın oluşmasına bazı Alman politikacılar da isteyerek veya istemeyerek, bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunmaktadır. İşte bu yaklaşım da Almanya’da farklı dinden, farklı kültürden, farklı dilden ve farklı ulustan insanların barış içinde birlikte yaşamalarına zarar vermektedir...

Umarız Almanya’da ve Türkiye’de dostluğun, insanlığın pekiştirilmesi için emek veren, yoğun çaba gösteren DTF ve benzer örgütler sayesinde önyargılar tamamen yok edilemezse bile azaltılır...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!