Güncelleme Tarihi:
Hıristiyan aleminin en önemli dini günlerinden biri olan Noel’in kaynağı nedir? Niçin ve nasıl kutlanır? Bu günü kutlamak için çok önceden hazırlıklar yapılıyor. Kent meydanları, evler, yollar çam ağaçları ve ışıklarla süsleniyor. Her yerde birbirinden güzel Noel pazar yerleri kuruluyor. Kiliselerde Krippe adıyla figürlerle Hz. İsa’nın doğumunu canlandırılıyor. Figürlerle Meryem Ana, Yusuf ve yeni doğmuş İsa’yı, çevrelerinde Üç Kutsal Kral ve hayvanlarla birlikte gösteren bir tablo sergileniyor. Bu tablonun merkezinde Cebrail’in Meryem Ana’ya söylediği gibi daha sonra İsa ismini alacak olan yeni doğmuş bir çocuk görünüyor ve tüm gözler bu çocuğa odaklanıyor. Bu tabloyu izleyen biri, Noel hakkında hiç bilgi sahibi olmasa bile, doğumun yeni bir dönemin habercisi olduğu mesajını alıyor. Kutsal akşam olarak adlandırılan 24 Aralık akşamı aileler biraraya geliyor ve birbirine hediyeler sunuyor. Özellikle çocuklar, çam ağacı altındaki hediye paketlerini açmak için Noel akşamını iple çekiyor. Kutsal gece olarak adlandırılan 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gece saat 12’te kiliselerde büyük katılımlarla dini ayinler düzenleniyor ve dualar ediliyor.
ÖYKÜSÜ
Noel, Hıristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın doğum günü kabul ediliyor ve kutsal bir gün olarak dini bir hava içinde kutlanıyor. Hz. İsa’nın doğumuyla ilgili öykü İncil’de anlatılmıştır ve doğumundan 60 ile 70 yıl sonra yazılmıştır. Hz. İsa’nın İncil’de anlatılan doğum öyküsü, aynen Kuran’da da yer almaktadır. Buna göre Hz. Meryem, Yusuf ile nişanlıdır. Bakire Hz. Meryem Tanrı’nın bir mucizesi olarak, İsa’ya hamile kalır. Tanrı, Cebrail’i göndererek, hamile kalacağını Hz. Meryem’e daha önceden bildirir. Bu dönemde Meryem Ana’nın yaşadığı Filistin toprakları Roma İmparatorluğu’nun yönetimi altındadır. Roma imparatoru Augustus nüfus sayımı için herkesin memleketinde vergi listesine kaydolması için ferman yayınlar. Meryem Ana, marangoz nişanlısı Yusuf ile nüfus sayımı için memleketi Beytlehem’e gitmek üzere Nasıra (Nazaret) kentinden yola çıkar. Yola çıktığında karnı burnundadır. Beyhlehem’e geldiklerinde doğum sancısı tutar ve handa yer kalmadığı için İsa’yı ahırda dünyaya getirir. İsa’nın doğumu yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Miladi takvim İsa’ya göre düzenlenmiştir. Milat İsa’nın doğumudur. İsa’nın doğumundan önceki döneme Milattan (M:Ö:) ya da İsa’dan Önce (İ.Ö.), doğumundan sonraki döneme ise Milattan (M.S.) ya da İsa’dan Sonra (İ.S.) denilir.
İNCİL'E GÖRE
İsa’nın doğumu İncil’de Luka’nın yazdığı bölümde şöyle anlatılır: „Tanrı, melek Cebrail'i Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adama nişanlı olan bir kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di. Onun yanına giren melek, «Ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız, selam! Rab seninledir» dedi.
Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı. Ama melek ona, «Korkma Meryem» dedi, «sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracaksın, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine `en yüce Olan'ın Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek, ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir.»
Meryem meleğe, «Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki» dedi.
Melek ona şöyle cevap verdi: „Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en yüce Olan'ın gücü senin üstüne gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek. Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kalmıştır. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.“
“Ben Rab'bin kuluyum” dedi Meryem, “bana dediğin gibi olsun.” Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı.
KUR'AN'A GÖRE
Kur’an da İncil’deki gibi İsa’nın biyolojik bir babası olmadan Tanrı’nın isteğiyle doğduğunu yazar ve şöyle der: “Cebrail dedi ki; "Gerçekten ben, sana temiz bir oğlan vermek için sırf Rabbinin gönderdiği elçiyim." Meryem, Cebrail'e "Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiç erkek eli değmiş değildir, hiç gayri meşru ilişkim de olmadı" dedi. Cebrail dedi ki; "Allah, şöyle diyor: Bu iş benim için kolaydır. Bu olayı insanlara gücümüzü kanıtlayan bir mucize ve oğlunu da onlara rahmet kaynağı olarak sunmak istiyoruz. Bu olay kesinleşmiş bir hükümdür.''
KUTSAL GECE
Noel Bayramı, Hıristiyanlar tarafından ilk kez Hz. İsa’dan üç asır sonra, miladi 336 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Noel İngilizce „Mesih’in ayini anlamına gelen „Christmas“, Almanca „Kutsal Gece“ anlamına gelen „Weihnachten“, Fransızca haber anlamında Nowell olarak adlandırılıyor. Doğu kiliselerinde ise Yunanca „İsa’nın doğumu“ anlamına gelen „Hristugennea“ terimi kullanılıyor ve Doğu kiliselerinde Noel, Batı’dan 10 gün sonra, 5 Ocağı 6 Ocağa bağlayan gece kutlanıyor. Bunun sebebi ise İncil’de İsa’nın doğumuyla ilgili farklı tarihlerdir.
İslam dinine göre Hz. İsa Allah’ın önemli peygamberlerinden biridir. Hıristiyan inancına göre Hz. İsa Tanrı’nın oğludur, Mesih’tir. Baba ile insanlar arasında aracı ve kurtarıcıdır. Tanrı, oğlu İsa’yı insanlığı ezeli günahlarından kurtarmak ve onlara doğru yolu göstermek için et ve kandan oluşan bir insan olarak göndermiştir. İsa hem tanrısal hem de insani özelliklere sahiptir. Çarmıha gerilerek insan gibi acı çekmiş ve ölmüştür, ancak ölümünün 3. gününde dirilerek göğe yükselmiştir. Acı, ölüm ve diriliş olarak özetlenen bu öğreti Hıristiyanlık inancının özünü oluşturur. Buna göre ölümle her şey bitmiyor, ölümden sonra ebedi hayat başlıyor. İnsan, Hz. İsa gibi bu dünyada acı çekiyor, ölüyor, ama ölümden sonra ebedi hayat başlıyor.
IŞIK SEMBOLÜ
İsa, Hıristiyan inancına göre evrenin nurudur. Bu nedenle ışık sembolü Noel Bayramı’nda önemli bir yer tutar. Meydanlar, evler ışıklandırılır, mumlar yakılır. 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gece, aynı zamanda yılın en uzun gecesidir. Karanlığın en uzun olduğu gündür. 25 Aralık’tan itibaren yine günler uzamaya başlar. Bu nedenle ışık önemli bir semboldür. 24, 25 Aralık güneş dönümüne rastladığı için Hıristiyanlıktan önce de geleneksel olarak kutlanıyordu. Noel, eski Yunanca ve Latince’de „Yeni güneş, „ilk gün“ anlamına geliyor. Noel’in çam ağacı süslenerek kutlanması geleneği ise 1600’lü yılların başında Almanya’da görülür ve 19. yüzyılda Almanya’dan başka ülkelere yayılır.
EFES VE MERYEM ANA EVİ
Meryem Ana Filistin topraklarında yaşamış, İsa’yı dünyaya getirdikten sonra takibe uğramıştır. Bazı Hıristiyan din adamlarına göre Meryem Ana bu takip üzerine Aziz Yuhanna ile birlikte Türkiye’deki Efes antik kentine göç etmiş, ömrünün son günlerini burada geçirmiş ve burada ölmüştür. Bugün Meryem Ana Evi olarak tanınan Bülbüldağı üzerindeki küçük Bizans kilisesi Hıristiyanlar için bir hac yeridir. 2006 yılında Papa 16. Benedict, Meryem Ana Evi’ni ziyaret ederek, hacı olan üçüncü papa olmuştur. Burası Müslümanlarca da kutsal sayılır ve ziyaret edilir.
Bazı Hıristiyan din adamları, Meryem Ana’nın kayıp mezarının o dönemdeki adı Selefkos olan Silifke’de olduğuna, kuzeni Hagia Teqla ile birlikte gömüldüğüne rivayet ederler. Hagia Teqla kilisesi ve evi Papa 9. Benedict tarafından 1803 yılında hac mekanı ilan edilmiştir.