Güncelleme Tarihi:
GEÇEN haftaki bir yazımda, Fransa’nın Nice kentinde 14 Temmuz’da IŞİD veya DEAŞ kısa adıyla tanınan Irak-Şam İslam Devleti teröristi olduğu saptanan Tunus kökenli Müslüman bir Fransız vatandaşı tarafından girişilen terör saldırısında, 84 kişinin yaşamını yitirmesi ve 300’ün üzerinde kişinin yaralanmasından sonra Almanya’da da terör tedirginliğinin arttığına yer vermiştim.
Almanya’nın başkenti Berlin’in Neukölln kesiminde ertesi gün düzenlenen bir etkinlikte, kızlı-erkekli Türk kökenli gençlerin Belçika’da ve Fransa’da girişilen terör saldırılarından sonra bazı çevrelerin kendilerine adeta “potansiyel terörist” gözüyle bakmaya başladıklarını ve bu yaklaşımın kendilerini çok rahatsız ettiğini de dile getirmiştim.
Nice’teki terör saldırısından 4 gün sonra Almanya’nın Bavyera Eyaleti’ne bağlı Würzburg kentinde Afganistan’dan mı, yoksa Pakistan’dan mı geldiği tam olarak saptanamayan 17 yaşında bir sığınmacı, bindiği trende elindeki baltayla 5 yolcuyu yaraladı.
Bu saldırıda da IŞİD’in parmağı olduğu belirlendi.
***
22 Temmuz’da Bavyera Eyaleti’nin başkenti Münih’teki Olimpiyat Alışveriş Merkezi’nde İran kökenli 18 yaşında bir Alman genci silahıyla rastgele ateş ederek aralarında Türk kökenlilerin de bulunduğu 9 kişiyi öldürdü, 35 kişiyi de yaraladı.
İntihar eden saldırganın IŞİD ile ilişkisi olmadığı belirlendi.
24 Temmuz’da Suriyeli bir sığınmacı Baden-Württemberg Eyaleti’ne bağlı Reutlingen kentinde döner bıçağıyla saldırdığı Polonya kökenli bir kadını öldürdü, 5 kişiyi de yaraladı.
Yakalanan saldırganın da IŞİD ile bir ilişkisi olmadığı saptandı.
Aynı günün akşamı Bavyera sınırları içindeki Ansbach kentinde düzenlenen bir müzik festivalinde, sonradan Suriye’den geldiği saptanan bir sığınmacı bombalı saldırıda bulundu.
Kendisi olay yerinde ölürken 15 kişi de yaralandı.
Bu saldırıyı IŞİD üstlendi.
***
Saldırganların motifleri ne olursa olsun, bu saldırılar, Almanya’da yaşayan Müslümanlara karşı zaten varolan önyargıların artmasına yol açtı.
Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına karşı Yurtsever Avrupalılar ve yandaşları, seslerini yeniden yükseltmeye başladılar.
Almanya’nın kapılarının Müslüman sığınmacılara kapatılmasını isteyenlerin sayısı çoğaldı.
“Wir schaffen das” (Başarırız- Bunun üstesinden geliriz” diyerek Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açan Almanya Başbakanı Angela Merkel’e tepki ve eleştiriler yoğunlaştı.
“Müslüman sığınmacı istemiyoruz” diyen Macaristan, Polonya, İngiltere, Finlandiya ve Slovenya gibi ülkelerden sonra Almanya’dan da benzer sesler yükselmeye başladı.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, “Müslüman sığınmacılara potansiyel tehdit ve tehlike gözüyle bakılmamalı” diyor.
Halka “Sığınmacılara dostane yaklaşın!” çağrısında bulunuyor.
Ama “Misafirlik hakkını istismar edenler derhal ülkelerine geri gönderilsin” diyenlerin sayısı da artıyor.
Hatta “Hoş geldin kültürü ölümcül. Bu politikadan geri dönülmeli” diyen politikacılar bile var.
***
İşte Neukölln’de önceki hafta konuştuğum kızlı-erkekli Türk kökenli gençlerden bazılarıyla tesadüfen önceki akşam sokakta karşılaştım.
Hepsi de Berlin’de doğmuş.
Bu kentte yuvaya, ilk ve ortaokula, liseye gitmişler.
Bazıları yüksek öğrenim görüyor.
Ama hepsi de tedirgin.
Hepsi de huzursuz.
Son günlerdeki saldırılar onların tedirginliklerini ve huzursuzluklarını daha da artırmış.
“Biz her türlü teröre karşıyız!” diyorlar.
“Teröristin dini, milleti, ırkı olmaz!” diyorlar.
“İslam dinine ve Müslümanlara zarar veren bu teröristler Müslüman olamaz” diyorlar.