Güncelleme Tarihi:
Güler Sabancı, ülkelerin uzun vadede rekabet gücü yaratmasında inovasyonun ve teknoloji transferinin rekabetçilik açısından çok büyük önem taşıdığını belirterek, “Sabancı Topluluğu olarak faaliyet gösterdiğimiz her sektörde ciddi büyüme beklentilerimiz var. Hem dünyada hem de Türkiye’de daha büyük fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Bu süreçte organik ve inorganik büyüme fırsatlarına da açık olacağız. Şu anki hedefimiz net varlık değerimizi önümüzdeki 5 yılda 25 milyar dolara yükseltmektir. Ancak bu hedef belirlendi, her şey bitti diye bir şey yok. ‘Moving target’ olarak adlandırılan yaklaşım içinde bu hedefi yıldan yıla daha yukarılara taşıma isteği içindeyiz” dedi.
Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul ile birlikte 2012 yıllık paylaşım toplantısı ardından ekonomi basını yöneticileriyle bir sohbet yemeği düzenleyen Güler Sabancı, Grubun 2012 hedefleri yanı sıra ağırlıkla inovasyon ve nano teknoloji alanındaki elde ettiği gelişmelere de değindi ve bu konulardaki soruları yanıtladı.
“PİYASA DEĞERİ İLE NET AKTİF DEĞERİ UYUMLU HALE GETİRMEK”
Güler Sabancı, yılın şu ana kadar geçen bölümünde mevsimsel etkiler dışında “kalıcı bir kötülük” niteliğinde bir gelişme yaşanmadığını ve 2012’nin piyasalar ve ekonomi için kötü bir yıl olmayacağını belirterek, grup şirketlerinin halka arz çalışmalarına devam edeceklerini, daha şeffaf bir yapı ortaya çıkarmayı amaçladıklarını söyledi. Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul da halka arzlar konusunda “Şu anda Grubun net aktif değeri 13 milyar dolar düzeyinde. Bu rakamın 8.8 milyar dolarlık kısmı halka açık durumda. Ancak geriye kalan yaklaşık 4.2 milyar dolarlık bölüm ise henüz halka arz edilmiş değil. Biz bu bölümü de halka arz ederek daha şeffaf bir yapı sergilemeyi, net aktif değer ile piyasa değerini daha uyumlu hale getirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
“TEKNOLOJİ TRANSFER MERKEZLERİ ÇOK ÖNEMLİ”
Cari açığın Türkiye’nin önemli sorunlarından biri olduğuna işaret eden Sabancı, yatırım yapan fonların Türkiye’ye gelmeye başladığını belirterek bu kapsamda teknoloji transferi konusunun çok iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi. Bu alanda Sabancı Üniversitesi’nde yürütülmekte olan çalışmalara değinen Güler Sabancı “Biz Sabancı Üniversitesi’nde bu işin iyi yönetilmesi konusunda iddialıyız. İyi bir örnek ortaya koyduğumuz kanısındayız. Bunu da 10 Mart’ ta yapacağımız toplantıda sayın bakanlarımızla ve ilgililerle paylaşacağız. Orta ve uzun vadede cari açık meselesinde kalıcı bir çözüm koyacaksak böyle bir çözüm buradan gelecek” dedi. Bir ülkeyi güçlü kılan unsurların başında inovasyonun geldiğini vurgulayan Sabancı “Hala bütün dünyadaki inovasyonla ilgili işlerin yüzde 40’ı ABD’de gerçekleşiyor. Yeni fikir ve teknolojilerin büyük kısmı hala oradan çıkıyor. Bu ülkeleri uzun vadede rekabetçi kılan unsurda buralarda yatıyor” diye konuştu.
NANO TEKNOLOJİ MERKEZİ
Konuşmasında nano teknoloji alanındaki gelişmeleri de değerlendiren Sabancı, dünyada çimento üretiminde yüzde 50 daha düşük karbon salınımı yapan bir üretim aşamasına gelindiğini, ABD’de MIT teknoloji enstitüsünde çalışmaların laboratuar aşamasını geçtiğini belirterek şu bilgileri verdi:
“Sabancı Üniversitesi Nano Teknoloji Enstitüsü’nde yürütülen çalışmalar ve araştırmalar gerçekten herkes için heyecan verici. Enstitüde nano boyut mühendisliği ve yapısal malzemeler konusunda, gıda ve ziraatle ilgili çalışıyoruz. Nano güvenlik, çevre ve su konularında da çalışmalar yürütülüyor. Tabi ki nano tıp uygulamaları da bu çalışmalarda önemli bir yer tutuyor.”
“NANODA ÜLKE KAYNAKLARI İSRAF EDİLMESİN, İŞBİRLİĞİ ŞART”
Bu çalışmalarda dikkat edilmesi gereken bir konunun bu alanda bir işbirliği ve koordinasyon olduğunu vurgulayan Sabancı şu görüşleri ifade etti:
“Herkes bu nano teknoloji alanına girmek istiyor. Çok güzel destekler de veriliyor. Her üniversite kendi nano merkezini yapmak istiyor. Biz yapmasınlar demiyoruz. Örneğin tüm ABD’de savunma alanında sadece 5 tane nano teknoloji merkezi var. 12 nano teknoloji merkezi sadece kanser ve tıp işleriyle uğraşıyor. Malzeme ve benzeri alanlarda uğraşan sadece 8 tane nano merkezi var. Bütün ABD’de toplasan 20-25 nano teknoloji merkezi var. Neden, çünkü herkes o laboratuarları, o makinaları kullanıyor. Örneğin Sabancı Üniversitesi’nde bir mikroskop var 5 milyon Euro. Herkese, tüm Türkiye ye açık olacak. Bu işi, yaparken yani Türkiye daha çok katma değerli teknolojik ürünlere giderken, bu konuda araştırma ve geliştirmeye destek olurken israfa gitmemeli. Kaynakları israf etmemeliyiz. Daha odaklanarak gitmeliyiz. Daha etkin ve mükemmeliyetlik seviyesi yüksek merkezler kurmaya doğru yönelmeliyiz. Bazı şeyleri herkes yapayım diyor. O da memleket için çok doğru olmuyor. Burada şimdi yeni bir yola çıkıyoruz. Türkiye bu noktalara dikkat ederek nano teknoloji alanında daha odaklı ve koordineli gitmeli. Güler Sabancı, şu ana kadar Sabancı Üniversitesi kapsamında nano teknoloji merkezine 52 milyon TL’lik bir kaynak harcadıklarını belirterek “Merkezin bir fazı daha var, yatırımlarımız 70 milyon TL’ye kadar çıkacak. Enstitü herkese açık olacak” dedi.
“SANAYİ-ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİ ÖNEMLİ”
Nano teknoloji merkezinin başında ve yönetiminde bu alanda büyük deneyime sahip kişilerin bulunduğunu belirten Sabancı “Teknoloji transfer ofisi modeli çok başarılı bir model. Öğretim üyeleri ve araştırmacılarla iş dünyası arasında doğru bir mekanizma olmalı. Teknoloji transfer ofisi de bu işlevi görmeyi amaçlıyor. Çok gerekli bir şeydi. Bir üniversitenin içinde bu üçgeni kuramaz ve etkin çalıştıramazsanız bu iş çok başarılı olamaz. Biz bunu çok araştırdık. Bu merkeze yatırdığımız paradan daha fazla emeği bunu nasıl daha akıllı işletiriz konusuna ayırdık. Sanayi- üniversite ilişkisinin etkin götürülememesinin nedeni de budur. Sanayici üniversiteye geldi nereye gidecek. Öğretim üyeleri de araştırmalarını yaptılar kime verecekler. İşte teknoloji transfer merkezleri bunu bir yerden kanalize edecek. Bu yeni yapılanma Türkiye için iyi bir adım olacak” diye konuştu.
“KORDSA VE SASA’DA NANO TEKNOLOJİDE ÖNEMLİ İŞLER YAPILIYOR”
Korda ve Sasa’daki Ar-Ge çalışmalarının Sabancı Üniversitesi Nano Teknoloji Merkezi ile işbirliği içinde yürütüldüğünü belirten Sabancı “Temsa’daki arkadaşlarımız da Çukurova Üniversitesi ile çalışıyorlar. Bizim bir ayrımımız yok. Birlikte çalışıp çok yeni ürünler geliştiriyorlar” dedi.
Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul da Kordsa’nın nano teknoloji uygulamalarıyla üç alanda yeni ürünler geliştirdiğini belirterek şu bilgileri verdi:
“Kordsa bilindiği gibi lastik güçlendirici olarak kord bezi üretiyor. Burada naylon ve polyester kullanılıyor. Naylon 66’da Kordsa’nın pazar payı dünyada yüzde 30 civarında. Bu çok büyük bir pazar payı. Polyesterde ise yaklaşık yüzde 10 civarında. Naylon daha pahalı bir ekipman. Lastikte bu naylon 66 kullanılıyor. Geliştirilen yeni ürün Monolyx, naylon 66’nın yerine geçecek. Bu malzeme çeliğin yerini alacak. Paslanmayan, çelikten daha güçlü ve daha esnek bir malzeme. Bu lastikler ağır yük taşıyan kamyonlarda kullanılıyor. Tamamen Kordsa’da geliştirildi ve patenti de alındı. Kauçuğu daha esnek ve daha dayanıklı yapıyor.Yine naylon ama maliyeti de avantajlı. Üç büyük lastik üreticisi müşterimizde kullanılmaya başlandı. Diğerlerine de yaygınlaşıyor. Böyle bir teknolojik ürün bir yere girdi mi her alanda yaygınlaşır. Sadece lastik üretimiyle sınırlı kalmaz. Bunlar Kordsa’ya çok önemli pazarlar getirebilir.”
Kurtul, bir başka ürünün de naylon ile polyesterin karışımı hibrid ürün olduğunu söyledi.
“SAKIP BEYİ YENİLENEN AKM’DE ANMAK İSTİYORUZ”
AKM’nin yenilenmesiyle ilgili Sabancı Vakfı’nın Kültür Bakanlığı ile imzaladığı sponsorluk protokolüne de değinen Güler Sabancı bu konuda şunları söyledi: “Bilindiği üzere AKM’nin yenilenmesi için 2009 yılında bir proje yapıldı 2009 yılında. Ancak bu proje Kurul ve mahkeme tarafından durduruldu. Dolayısıyla o proje artık yapılamıyor. O günden beri de AKM çalışmıyor. Kültür bakanımız Sayın Ertuğrul Günay bundan çok büyük bir üzüntü duyduğunu bana anlattı.V e bu proje için desteğe ihtiyaçları olduğunu söyledi. Sizin gibi bir grup bize destek olsa birlikte gerçekleştirsek dedi. Biz de Sabancı Vakfı olarak bu projeye destek olmaya karar verdik. Bu gerçekten o kadar önemli proje ki Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve anlamlı binalarından biri. Mimarisini beğenirsiniz beğenmezsiniz bu ayrı bir konu. Bina eski haline ve mevcut formuna sadık kalınarak yapılacak. Akustik açıdan, ışıklandırma ve teknolojik altyapının güçlendirilmesi açısından yapılacak önemli işler var. Tabi ki en önemlisi olarak da deprem yönünden güçlendirilmesi gereği var. Hedef 2013 sonunda bitirilmesi. Bizim arzumuz ise 10 Nisan 2014’e kadar yetişmesi. Bu tarihte, yani ölümünün 10. yılında Sakıp Beyi orada anmak istiyoruz. Ümit ediyoruz ki bu alanda tecrübeli ve ciddi bir müteahhitlik firması ihaleyi alır.”
“OSMANLI HAT SANATLARINI ÇAĞDAŞ SANATLA BULUŞTURUYORUZ”
Toplantıda soruları da yanıtlayan Sabancı, Sakıp Sabancı Müzesi’ne (SSM) Monet sergisinin bu yıl Eylül-Ekim’de geleceğini ve bu yıl sanatsal-kültürel çalışmalar yönünden yoğun bir yıl olacağını belirtti. Sabancı “Mayıs ayında SSM’deki köşkü açıyoruz. Bu Köşk içinde Osmanlı hat sanatları bölümü olarak açacağız. Ciddi bir yatırım devam ediyor. Dünyada bir ilki gerçekleştireceğiz. En son teknoloji ile sunulacak. Osmanlı hat sanatı ürünlerini gençlerin ilgisini çekecek şekilde çağdaş teknoloji ile buluşturacağız. Çok ilginç olacak. Tabletle kitapların içinde dolaşacaksınız. Açılışını bu Mayıs’ta açacağız” dedi. (ANKA)