Güncelleme Tarihi:
BİNGÖL’ün Taşlıçay Köyü’nden pek çok erkek, 10 yıl önce ‘Taşı toprağı altın’ diyerek, İstanbul’a göç etti. Hepsinin ortak amacı, daha iyi bir gelecek için para kazanmak. Tıpkı Almanya’ya Türk iş gücü göçü gibi. O dönemde en kolay buldukları iş ise kot atölyelerinde taşlama yapmak oldu. Biri işe girdi, diğerleri de peşinden. Daha iyi bir yaşam sürmek için geldikleri İstanbul’da, ölümcül ‘silikozis’ hastalığına yakalanacaklarından habersiz, yıllarca çalıştılar. Oysa bu meslekte altı ay bile çalışmak, insanı ölümü beklemeye itiyordu. Para kazanıp dönmek istedikleri köyde, şimdi ölümü bekliyorlar.
ÖLECEĞİMİZİ BİLİYORUZ
Devlet raporlarına göre Taşlıçay Köyü’nde 160 erkek köylülerin tabiriyle ‘dul bırakan’ hastalığına yakalanmış. Neredeyse her evde bir ‘dul bırakan’ hastası var. Tek çaresi ise akciğer nakli. Bugüne kadar 10 kişi öldü. Son olarak 6 çocuk babası Sait Gündoğdu (50) önceki gün hayatını kaybetti. Diğer hastaların moralleri bozulmasın diye aileleri ölümleri gizliyor. Hastalardan Ensar Köylü, “Bu hastalıktan dolayı öleceğimizi biliyoruz. Bari arkamızda kalan ailelerimizin güvence altında olmasını devletten bekliyoruz” diyor. Taşlıçay Köyü Muhtarı Atik Oral ise ‘sıra bizde’ diye bekleyen hastalara devletin yardım etmesi gerektiğini söylüyor. Oral, “2 yıl önce silikozis hastalarının malûlen emekli olacağı ve ölen hastaların ailelerine maaş bağlandığı açıklanmıştı. Malulen emekli olan bir hasta ancak 100 TL maaş alıyor. Bu da hiçbir şeye yetmiyor” diyor.