Her 6 kadından biri mutsuz

Güncelleme Tarihi:

Her 6 kadından biri mutsuz
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2011 12:16

Uzmanlara göre Türkiye'de her 6 kadından 1'i eşiyle hiç ilişkiye giremiyor ve cinselliği son derece zor yaşıyor.

Haberin Devamı

Bugüne kadar yüzlerce vajinismuslu kadını tedavi eden Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Eserdağ, kliniğe başvuranların yüzde 80'inin üniversite mezunu olduğunu söylüyor.

Türkiye’de 6 kadından biri sevişemiyor diyorsunuz, bu tezinizle ilgili verileriniz nelerdir?
Şimdiye kadarki klinik çalışmalardan elde ettiğimiz istatistiksel veriler gerçekten çok çarpıcı: Vajinismus sorununun görülme sıklığı yaklaşık yüzde 10. Buna bir de ağrılı cinsel birleşme (disparoni) sorunu eklenince bu oran yüzde 15-20’lere çıkıyor. Neredeyse her 5-6 kadından biri eşiyle hiç ilişkiye giremiyor veya cinselliği son derece zor, ağrılı bir şekilde yaşıyor. İlişki sırasında anorgazmi konusunda ise sağlıklı veriler pek yok. Ama bununla birlikte, klinik deneyimlere göre, anorgazmi görülme sıklığı yüzde 40 ila 60 oranında.

Vajinismusta ilişki neden gerçekleşemiyor?
Her ne kadar vajinismus ismi vajinayı çağrıştırsa da vajinismus bir vajina problemi değil daha çok “bilinçaltına yerleşmiş korku ve kaygı” problemleridir. Bilinçaltına cinsel ilişki ile ilgili yerleşmiş bir takım korku ve kaygılar vardır; bunun sonucunda kişi kendisini kontrolsüz şekilde kasarak ilişkiye izin vermemektedir. Erkek de ilişki sırasında kendi penislerini adeta bir “duvara çarpıyormuş” gibi hissetmektedirler. Hatta çiftler arasında o bölgenin tamamen kapalı olduğunu düşünenler dahi vardır.

Sosyo-kültürel düzeylere göre bakınca hangi kesimde daha sık görülüyor?
Ülkemizde yapılan araştırmalara göre vajinismus görülme sıklığı yüzde 10-15 arasındadır. Son 6 yılda kliniğimiz Hera Kadın Sağlığı Merkezi’ne başvuran yaklaşık 650 vajinismus hastamızın yüzde 85’ı üniversite mezunudur.

Neden eğitimli çiftler arasında daha yaygın?
Elimizde kesin bir kanıt olmamakla beraber eğitimli kişilerin kendi sorunlarının çözümü için internet gibi kaynakları kullanarak daha fazla araştırma yapmaları belki de başvuranların daha çok bu kesimde olduğunu gösteriyor olabilir.

Vajinismus olan hastalardan yola çıkarak daha çok hangi nedenler etken oluyor?
Yaptığımız araştırmalara göre vajinismus %90 oranında psikolojik, %10 oranında organik (yapısal) nedenler sonucunda gelişiyor.

Vajinismuslu kadınların karakter özelliklerinde benzerlikler var mıdır?
Özellikle çocuksu, aileye bağımlı ve ruhsal organizasyonunu sağlıklı bir biçimde tamamlamamış kadınlar risk grubunu oluşturur.

Kadındaki korkular vajinismusu nasıl tetikler?
Çocukluk çağından kalma korkuları yaşayan bireylerde bu rahatsızlığın oluşması kolaylaşır. Korkular, en çok kadının simgesel olarak zihninde aşırı büyüttüğü bir penis yüzünden çok acı çekme, parçalanma korkularıdır. Biz bu tür yanlış inanışlara "cinsel mit" adı vermekteyiz. Kişilerin bilinç altına yazılan bu tür yanlış ve abartılı düşünceler ileriki dönemlerde vajinismus için bir zemin hazırlar. Ayrıca “iyi kız sendromu” da vajinismus için risk faktörüdür.

İyi kız sendromu ne anlama geliyor?
Ailesi tarafından cinsel bilgiden tamamen yoksun bırakılan, hatta cinselliğin aile tarafından kötülendiği, kızlık zarının ise korunması gereken çok önemli bir bölge olduğu gibi mesajlar verilerek yetiştirilen genç kızların ilerleyen yaşamlarında vajinismus, cinsel isteksizlik, cinsel soğukluk, cinsel tiksinti ve orgazm olamama (anorgazmi) problemleri ortaya çıkmaktadır. Biz bu şekilde çevrelerinden ve ailelerinden terbiye alarak yetiştirilen kızlarda gelişen bu probleme "iyi kız olma sendromu" diyoruz ve durum Türk toplumunda oldukça yaygındır. Bu problemi taşıyan kadınlarda cinsel ilişki adeta yalnızca eş için gereklidir, yani cinsellik kendisinin zevk alacağı bir işlevden çok "eşini mutlu edecek bir görev" olarak algılanmaktadır. Ayrıca bu kadınlar kendi özel hayatlarında da son derece disiplinli, titiz ve mükemmeliyetçi kişilik yapısındadırlar.

Vajinismuslu hastalara nasıl bir tedavi uyguluyorsunuz?
Vajinismus tedavilerinde, uygun hastalara uyguladığımız hipnoz yöntemiyle tedavi süresi kısalıyor ve hızlanıyor. Ayrıca günlük yoğunlaştırılmış tedavi programlarıyla birkaç yıldır tedavi edilememiş hastalar dahi 3-4 gün gibi çok kısa bir sürede çözüme kavuşabiliyor. Hipnoz, bu konudaki yardımcı yöntemlerden biri. Bilinçaltına inilmesini, kişilerin kendine güven duygusunun artırılmasını, kasların gevşemesini ve rahatlamayı amaçlayan hipnoz, tedaviyi destekliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!