Hepimiz insanız

Güncelleme Tarihi:

Hepimiz insanız
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2019 12:51

Margot Friedlaender. Yahudi kökenli bir kadın. Tam 97 yaşında. İnsanlık dolu bir kadın. Güzellik dolu bir kadın. Sevgi dolu bir kadın. Barış dolu bir kadın. 1921 yılında Berlin’de doğmuş.

Haberin Devamı

NAZİ döneminin toplama kamplarında milyonlarca insan gibi babası, annesi ve kendisinden 4 yaş büyük olan abisi de can vermiş.
Nazilerden Yahudi görünümünü gizlemek için saçlarını boyatmış, ameliyatla burnunu düzelttirmiş.
Nazi rejimine karşı olan Alman aileler, ölümü bile göze alarak o zaman ismi Margot Bendheim olan Margot Friedlaender’i evlerinde saklamışlar.
Hem de 15 ay boyunca.
Ancak bir gün nazilerle, ‘Gestapo’ kısa adıyla tanınan ‘Gizli Devlet Polisi’ ile iş birliği yapan Yahudi kökenli birinin ihbar etmesi üzerine, kendisini günümüzde Çek Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Theresienstadt Toplama Kampı’nda bulmuş.
“Beni ve başka birçok Yahudi’yi bizden (Yahudi) birilerinin ihbar etmelerini hiçbir zaman kabullenemedim, buna inanamadım” diyor Margot Friedlaender.
Çok acı çekmiş.
İnsanların acımasızca öldürülmelerine tanık olmuş.
Ama 8 Mayıs 1945 tarihinde Sovyetler Birliği’ne ait Kızıl Ordu’nun müdahalesi sayesinde Theresienstadt’ta hayatta kalabilen tüm tutsaklar gibi Margot Bendheim (Friedlaender) de özgürlüğe kavuşmuş.
Berlin’den tanıdığı ve Theresienstadt Toplama Kampı’nda birlikte ölümü bekledikleri Adolf Friedlaender ile aynı yıl evlenip, 1946 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) göç etmişler.
New York’a yerleşip yeni bir yuva kurmuşlar ve orayı ‘vatan’ edinmişler.
*
1997 yılında eşini kaybeden Margot Friedlaender, 1945 yılında ayrılmak zorunda kaldığı Berlin’e ilk kez 2003 yılında yeniden ayak basmış.
2010 yılında da doğduğu, gençliğinin bir bölümünü geçirdiği ‘vatanı’ Berlin’e, Almanya’ya yerleşmiş.
Daha sonraki yıllarda başta Berlin olmak üzere Almanya’nın çeşitli kentlerinde okullarda çocuk ve gençlerle buluşup onlara nazi döneminde yaşananları, yaşadıklarını, Yahudi soykırımını, demokratlara ve başka ırktan insanlara girişilen katliamları anlatmış.
Tabii kendisine ve daha başka on binlerce insana, ‘insan’ Almanların sahip çıkıp ölümü bile göze alarak evlerinde saklayıp hayatta kalmalarına katkıda bulunduklarını da.
Çocuk ve gençlere, “Hepimiz insanız. İnsanları sevin” demiş.

Hepimiz insanız
Christian Wulff, Angela Merkel, Margot Friedlaender, Mathias Döpfner

Haberin Devamı

İşte, geçen hafta Berlin’de Alman Anayasası’nın kabulünün 70’inci yıl dönümü vesilesiyle Almanya Uyum Vakfı tarafından bir etkinlik düzenlendi.
Bu etkinlikte ‘toplumsal birliktelik için gösterdiği angajman’ nedeniyle Margot Friedlander’e ‘Tılsım-Uğur Ödülü’ verildi.
Almanya Uyum Vakfı’nın Başkanı olan Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, yaptığı açılış konuşmasında Margot Friedlaender’e, “Siz bir deniz feneri, ışık kulesi, şahane bir idol, tarif edilemez büyüklükte bir şahsiyetsiniz” dedi.
Övgü konuşmasını yapan Almanya’nın önde gelen medya kuruluşlarından Axel Springer’in Yönetim Kurulu Başkanı Mathias Döpfner de Margot Friedlaender’e övgüler yağdırdı.
Almanya Uyum Vakfı’nın hamisi olan Başbakan Angela Merkel de, “Korkunç şeyler yaşadığınız, hayatta kalmayı başardığınız ülkemiz için güzel şeyler söylemeniz ve güzel şeyler yapmanız nedeniyle size gerçekten çok teşekkür ederiz” dedi.
Başbakan Merkel, Margot Friedlaender’in biyografisinde yer verdiği, “Yahudi kanı, Hıristiyan kanı, Arap kanı yok. Yalnız insan kanı var. Hepimiz insanız” söylemini özellikle vurguladı.
Etkinlik bittikten sonra Margot Friedlaender’i tebrik ettim.
Tabii son dönemlerde artan Yahudi, İslam, sığınmacı ve yabancı düşmanlığı ile aşırı sağcıların ve sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) güçlenmesinden endişe duyup duymadığını da sordum.
AfD’nin Federal Meclise girmesinden tedirgin olduğunu gizlemedi.
Ama aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin güçlenmesine Almanların izin vermeyeceğini de söyledi.
Günümüzün Almanlarına ve gelecek nesillere güvendiğini de.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!