Hep aynı masal

Güncelleme Tarihi:

Hep aynı masal
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2024 09:47

Almanya’da ‘VERA’ kısa adıyla bilinen ve ülke genelindeki tüm eyaletler ile Avusturya’nın Güney Tirol, Belçika’nın da Almanca konuşan bölgelerindeki okullarda üçüncü ve sekizinci sınıf öğrencilerinin Almanca okuyup yazma ve okunan metni anlama, matematik alanlardaki başarı seviyelerini belirleyen ‘VERgleichsArbeiten’ Kıyaslama Çalışmaları 2024 araştırması sonuçları, geçen ayın başlarında açıklandı.

Haberin Devamı

Hep aynı masal
TABİİ daha önceki yıllardaki araştırmalarda olduğu gibi Almanya’daki öğrencilerin yüzde 43’ünün okuyup yazmada, yüzde 46’sının da matematikte ‘asgari seviyeye’ bile ulaşamadığı belirlendi.
Bu araştırmayla ilgili olarak geçen hafta B.Z. gazetesinde, Berlin’de hükümet eden eski Belediye Başkanı (Eyalet Başbakanı) Eberhard Diepgen’in bir makalesi yayımlandı.
Makalede, “Berlin’deki 3’üncü sınıf öğrencilerinin hemen hemen her ikisinden biri yeteri kadar okuyup yazmasını ve hesap yapmasını bilmiyor” denildi.
1984-1989 ve 1991-2001 yıllarında Berlin Eyalet Başbakanı olarak görev yapan Diepgen, bu başarısızlığın ve çöküşün on yıllardır süregelen ‘yanlış eğitim politikasından’ kaynaklandığının altını da çizdi.
“Birçok sınıfta ve okulda çocukların çoğu Türkçe ve Arapça konuşuyor. Bu da Almanca okuyup yazmayı engelliyor. Sınıflardaki öğrenci oranında bu durumun göz önünde bulundurulmaması da birçok ilkokul öğrencisinin başarılı olamamasının nedenidir” görüşünü de savundu.
Hep aynı masal
ÖN YARGILAR HER ZAMAN VARDI
Yani her zamanki gibi yine ‘günah keçisi’ bulundu.
Almanya’da bu yaklaşım hiç de yeni değildir.
Bu alanda yıllardır ön yargılar vardır.
Ama nedense politik sorumluluk taşıyanların da eğitmenlerin de eğitim kurumlarının da yaptıkları hatalardan doğru dürüst bahsedilmemektedir.
Almanya’da dönemin SPD’li Başbakanı Helmut Schmidt, 1978 yılında Kuzey Ren Vestfalya eski Eyalet Başbakanı Heinz Kühn’ü Federal Hükümetin Yabancılar Sorumlusu olarak göreve getirdi.
Heinz Kühn öncülüğünde bir ‘Kühn Memorandum’ hazırlandı.
1979’da yayımlanan bu memorandumda, ‘yabancı çocukların’ (o dönemler daha göçmen kökenli söylemi gündemde değildi) ilkokul öncesi yuvaya gönderilmelerine ağırlık verilmesi önerisi yer aldı.
Yabancı öğrenciler için ‘özel sınıflar’ oluşturulmasına derhal son verilmesi önerildi.
Farklı dilden, farklı milliyetten, farklı kültürden çocukların hep birlikte eğitim görmeleri önerildi.
Öğretmen eğitiminde de bunun göz önünde bulundurulması da önerildi.
Yabancı çocukların ana dillerini de öğrenmelerine özen gösterilmesi de.

Haberin Devamı

ORTALARDA YER ALDI
‘Kühn Memorandum’ yayımlananı tam 45 yıl oldu.
Şüphesiz bu alanda bir dizi olumlu gelişmeler kaydedildi ama arzu edilen hedefe hâlâ bir türlü ulaşılamadı.
Yalnız 2004 yılından beri yapılagelen VERA’ya göre değil, 2000 yılından beri her üç yılda bir yayımlanan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) ve 2001 yılından beri her 5 yılda bir yapılan IGLU (Uluslararası İlkokul Okuma Araştırması) sonuçlarına göre de Almanya hep ortalarda yer almıştır.
2000 yılında 30 OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) üyesi ülkede okuma yazma, matematik ve bireysel beceri alanlarında yapılan araştırmada, Almanya 20’nci sırada yer almıştır.
Daha sonraki yıllarda olumlu gelişmeler kaydedilse de Almanya hiçbir zaman ön sıralara yükselememiştir.

Haberin Devamı

GÜNAH KEÇİSİ ARAMAYIN
Finlandiya, Güney Kore, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ilk sıralarda yer alırken, ABD, Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkeler orta sıralarda kalmıştır.
Dil, milliyet, din, kültür ve sosyal konum farkı gözetmeyen bir eğitim sistemi uygulanan Finlandiya’da yabancı öğrencilerin başarı oranı birçok ülkedekinden çok daha yüksektir.
‘Günah keçisi’ aramak yerine, Almanya ve diğer ülkeler bunu örnek almalıdır.
Hatta Almanya’nın o kadar uzaklara gitmesine bile gerek yoktur.
Berlin’in Neukölln İlçesi’nde ağırlıklı olarak Türk ve Arap öğrencilerin gittiği ‘Rütli Schule’ (Rütli Okulu) öğretmenleri, “Öğrenciler tarafından tehdit ediliyoruz. Artık eğitim veremiyoruz” diyerek o dönemdeki Berlin Okul İşleri Senatörü Klaus Böger’e bir mektup yazarak okulun kapatılmasını istediler.
Tabii bu okul kapatılmadı.
Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Johannes Rau’nun eşi Christina Rau’nun hamiliğini üstlendiği bu okul, ‘Campus Rutli’ adı altında eğitime devam etti.
Her kesimden insanların el ele vererek oluşturduğu ‘Campus Rütli’, kısa bir sürede ‘aranan bir ilk ve orta öğrenim kurumu’ haline getirildi.
Ve ‘Campus Rütli’ 2014 yılında ilk lise mezunlarını vererek, gereken özenin gösterilmesi halinde başarının mümkün olacağını ortaya koydu.
*
Evet...
Eberhardt Diepgen, başarısızlığın on yıllardır süregelen ‘yanlış eğitim politikasından’ kaynaklandığını yazmıştır.
CDU’lu Diepgen tam 15 yıl Berlin Eyalet Başkanlığı yaptı.
75 yıllık Almanya Federal Cumhuriyeti’nde Diepgen’in partisi CDU tam 52 yıl (1949-1969, 1982-1998 ve 2005-2021) iktidarda kaldı.
Acaba bu ‘yanlış eğitim politikasını’ adeta ‘günah keçisi’ ilan edilen yabancılar mı uyguladı?

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!