Hem devletini hem karısını seviyor

Güncelleme Tarihi:

Hem devletini hem karısını seviyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2022 10:33

Almanya’da 13 Şubat’ta cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Koalisyon hükümetini oluşturan SPD, FDP ve Yeşiller ile ana muhalefet CDU/CSU’nun destek verdiği Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sağ popülist AfD’nin adayı Max Otte, Sol Parti’nin adayı Prof. Gerhard Trabert ve Özgür Seçmenler’in kadın adayı Stefanie Gebauer’e şans tanımadı.

Haberin Devamı

Hem devletini hem karısını seviyor
İLK turda 1435 geçerli oydan 1045’ini alan Steinmeier, ikinci bir dönem için yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Sonuçlar açıklanır açıklanmaz Almanya’nın eski ve yeni cumhurbaşkanını ilk kutlayan yanında oturan eşi Elke Büdenbender oldu.
Büdenbender, eşine sıkı sıkı sarıldı ve öperek kutladı.
Bu tabloyu görünce aklıma Almanya’nın üçüncü Cumhurbaşkanı Gustav Heinemann geldi.
1969-1979 yıllarında cumhurbaşkanlığı yapan Heinemann’ın vatanperverlikle ilgili olarak seçim öncesi kendisine yöneltilen “Cumhurbaşkanı adayı olarak bu devleti, Federal Cumhuriyeti sevmiyor musunuz?” sorusuna verdiği “Ah, ben hiçbir devleti sevmiyorum, ben karımı seviyorum, bitti” yanıtı.
Hiç şüphesiz Gustav Heinemann devletini de ülkesini de seviyordu.
Tıpkı Frank-Walter Steinmeier gibi.

Haberin Devamı

AMELİYAT BAŞARILI GEÇMİŞTİ
Steinmeier, hiçbir zaman herkesin duyacağı şekilde karısını sevdiğini söylemedi.
Ama eşi Elke Büdenbender, sonradan evlendiği gençlik aşkı Frank-Walter’in kendisini ne kadar çok sevdiğini biliyordu.
Hem de kızlık soyadını koruyup Steinmeier soyadını almadığı halde.
Steinmeier, 2010 yılında SPD Federal Meclis Grup Başkanlığı yaptığı dönemde bir gün aniden basın toplantısı düzenledi.
Bir süre görevine ara vereceğini söyledi...
Nedenini de açıkladı...
Giessen Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görürken tanışıp 1995 yılında evlendikleri eşi ve bir yıl sonra dünyaya gelen kızları Merit’in annesi Elke Büdenbender’in böbrek haftası olduğunu söyledi.
Kaybedecek vakitlerinin olmadığını da.
Ve herkesin merakla beklediği sorunun yanıtını verdi.
Kanları uyuşuyordu...
Böbrekleri de uyum sağlayacağı için ‘donör’ olacaktı.
Böbreklerinden birini bir an önce sağlığına kavuşması için eşine, kızlarının annesine verecekti.
Nitekim öyle de yaptı.
Aynı gün ikisi birden hastaneye gidip sabırsızlıkla beklenen ameliyatlar gerçekleşti.
Steinmeier’in bir böbreği alınıp eşi Elke’ye nakledildi.
Ve birkaç gün sonra iyi haber geldi.
Uyum sağlanmış, tehlike atlatılmıştı.
Yaklaşık 2.5 ay sonra Steinmeier görevine döndü.
Daha sonra da yargıç olan eşi Elke Büdenbender, Berlin İdari Mahkemesi’ndeki görevine.
*
İşte Elke Büdenbender yeniden cumhurbaşkanı seçilen kocasına sıkı sıkı sarılırken, bu sahnelerin hepsi de bir bir gözümün önünden geçti.
Elke Büdenbender, eşi Steinmeier için “O benim yarım” diyor.
Hep onun yanında olmak için 2017 yılında cumhurbaşkanı seçildikten sonra yargıç olarak çalışmaya ara verdiğini de söylüyor.
Şimdilerde ise “Mesleğimi de çok seviyorum” diyerek tam gün olmasa bile, Berlin İdari Mahkemesi’ndeki görevine geri dönme hazırlığı da yapıyor.
Her ne kadar Heinemann denince akla “Ben karımı seviyorum” söylemi gelse de, Almanya’nın başka cumhurbaşkanlarının zihinlere kazınan söylemleri ve yaptıkları da var.
Örneğin, 1984-1994 yıllarında cumhurbaşkanı olarak görev yapan Richard von Weizsaecker’in Almanya’nın kapitülasyonu ile İkinci Dünya Savaşı’nın bittiği 8 Mayıs 1945 tarihini 40 yıl sonra “Nasyonal sosyalistlerinin zorbalık sisteminden kurtuluş günü” olarak nitelediği gibi.
1994 yılında cumhurbaşkanı seçilen Roman Herzog’un Almanya’nın ve Almanların kendilerini yenilemesini içeren “Ruck (sarsma) konuşması” gibi.
1974-1979 yıllarında cumhurbaşkanlığı yapan Walter Scheel’in engellilere yardım kuruluşlarına destek amaçlı ‘sarı otomobilin üstünde’ şarkı söylediği gibi.
2004’te cumhurbaşkanı seçilen ve 2009’daki seçimlerde koltuğunu koruduğu halde Afganistan’daki Alman askerleri ziyaretinden geri dönerken verdiği demecinde, Almanya’nın ticari çıkarları için gerekirse askeri müdahalede bulunulmasını söylemesine eleştirilerin artması üzerine görev süresi bitmeden 2010 yılında istifa eden Horst Köhler gibi.
Hem de “Ben Almanya’mızı çok seviyorum” dediği halde.
2010 yılı haziran ayında Köhler’in yerine gelen ve 19 Ekim 2010’da TBMM’de konuşan ilk Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un, tanıdık bir Alman iş insanından düşük faizli kredi almasına eleştirilerin artması üzerine ‘güven kaybı’ nedeniyle seçildikten iki yıl sonra istifa etmesi gibi.

BAKMADAN GEÇME!