Güncelleme Tarihi:
KAPIYI AÇIK BIRAKMIŞTI
Merkel ise işte o sorumu şöyle yanıtlamıştı:
“Demokratik bir ülkeyiz. Bu nedenle doğal olarak bütün tarihi kökenlere sahip adayları kabul edebiliriz. Ama siz doğru bir şey söylediniz. Bugün biz çeşitli politik parti milletvekillerinin sundukları tebliğlerini dinledik. Topluma katkıda bulunan farklı kökenden temsilci sayısı azdır. Özellikle bizim partimizde bu alanda eksikliklerimiz var. Bu ilk adımdır. Öte yandan var olan tüm sorunlara rağmen ülkemizde eşit haklarda ulaşılan noktayla biraz gurur duyuyoruz. ABD’deki başkan seçimlerinden çok sevinç duydum. Ben de sevindim. Şahane bir atmosfer vardı.”
Evet...
Başbakan Merkel, somut bir zaman diliminden bahsetmedi.
Takvim de vermedi haklı olarak.
Ama, “Bütün tarihi kökenlere sahip adayları kabul edebiliriz” diyerek, Türkiye kökenli birinin de Almanya Başbakanı olabileceği kapısını açık bıraktı.
Ve 7 Kasım 2008 tarihli Hürriyet gazetesi Avrupa’da “Türk başbakan adayı bekliyorum” manşetiyle yayımlandı.
BU ALMANYA’NIN AYIBIDIR
İşte bugünlerde Almanya’da yeni bir hükümet kurulacak.
Başına da son anda bir ‘sakatlık’ olmazsa, Olaf Scholz gelecek.
Sayın Scholz, Almanya’da resmi verilere göre 21.9 milyon göçmen kökenli insan yaşamaktadır.
Yani toplam nüfusun yüzde 26.7’si göçmen kökenlidir.
Evet...
736 sandalyeli Federal Meclis’te 18’i Türkiye kökenli olmak üzere 83 göçmen kökenli milletvekili vardır.
Bu rakam hiç şüphesiz hâlâ çok düşüktür.
Ama şu andaki kabinede göçmen kökenli tek bir bakan bile yoktur.
Bu Almanya’nın ayıbıdır.
İşte bu ‘ayıbın’ giderilmesi için en az 15 bakanın görev yapacağı yeni kabinede göçmen kökenli bir bakan da olmalıdır.
Almanya’daki göçmen kökenli insanlar bunu beklemektedir.
İstemektedir de.
‘HEPİMİZ ALMANYA’YIZ’
Nitekim Almanya’da göçmen kökenlilerin oluşturduğu ve Nihat Sorgeç’in başkanlığını yaptığı ‘Göçmen Ekonomisi Birliği’ (VMW) geçen hafta yayınladığı ‘talepler paketi’nde bunu çok açık bir biçimde dile getirdi.
Hatta ‘Federal Hükümetin Göç, Sığınmacılar ve Uyum Sorumlusu’ gibi Başbakanlık bünyesinde ‘ikinci sınıf’ bir Devlet Bakanlığı değil, her alanda eşitliğin sağlanması için daha fazla yetkiye sahip, kendi bütçesi olan bir Federal Göç ve Uyum Bakanlığı oluşturulmasını da.
Hiç şüphesiz dünyanın çeşitli kesimlerinden gelen ve Almanya’da yaşayan diğer göçmen kökenli insanlar da dernekler ve cemiyetler de çatı örgütleri de bu yöndeki taleplere tam destek vermektedir.
Almanya’nın eski ve yeni cumhurbaşkanları da başbakanları da “Göçmen kökenliler Almanya’nın bir parçadır. Almanya biziz. Hepimiz Almanya’yız! Göçmen kökenlilere müteşekkiriz” demektedir.
Bizler de yıllardır, “Biz Almanya’yız!, Eşitlik istiyoruz! Dışlanmaya ve ayırımcılığa hayır!” diyoruz.
Ve bu ülkede sorumluluk taşıyan politikacılardan da yöneticilerden de göçmen kökenlilere de “Hepimiz Almanya’yız! Almanya biziz!” gibi davranmalarını bekliyoruz.
Hem de sonuna kadar haklı olarak.