Hedefim çözümler üreten vekillik

Güncelleme Tarihi:

Hedefim çözümler üreten vekillik
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2012 11:56

12 Eylül erken genel seçim yarışına 15 yıldır üyesi olduğu PvdA’nın hazırladığı listenin 39’uncusırasından katılan yerel politikadaki Selçuk Öztürk, “Ben sistemin değil halkın vekili olmayıistiyorum. Ben onlarla omuz omuza mücadeleden yanayım. İstenildiğinde ulaşılan, sorunlarıyalnızca dinleyen değil çözümler üreten, dürüst siyaset yapan olmak istiyorum” dedi.

Haberin Devamı

SİZİ tanıyabilir miyiz?
8 Nisan 1972’de doğdum. Evli ve dört çocuk babasıyım. Roermond Meslek Yüksekokulu’nun makine teknisyenliği bölümünden 1995 yılında mezun oldum. 2007 yılında meslek yüksekokulunun işletme ve ekonomi bölümünde yeni eğitime başladım. 1998 yılından bu yana Roermond Belediye Meclisi’nde üye olarak görev yapıyorum. 2006 yılından bu yana da partimin belediye meclisindeki grup başkanlığı görevini yürütüyorum. Belediye meclisi üyeliğinin yanı sıra 2003-2007 yılları arasında Limburg Eyalet Meclisi’nde görev aldım. 2011 yılında tekrar eyalet meclisi üyeliğine seçildim. Ekonomi, güvenlik, istihdam, eğitim ile ilgili komisyonlarda bulunuyorum.

Halkın çıkarlarını savunuyor
Neden PvdA’da siyaset yapıyorsunuz?
1997’de PvdA’ya üye oldum. İşçi Partisi’ni seçmemdeki en büyük neden partinin temelini oluşturan prensiplerdir ve bunlardan en önemlisi de eşitlik prensibidir. Bu prensibin içeriği sudur;

Herkes eşittir. Bütün hak ve olanaklardan eşit yararlanmalıdır. Bu prensibi diğer partilerde göremedim. Bir de İşçi Partisi’nin son 30 yılda yaptığı çalışmalar çok önemli. PvdA bu süreçte eğitimde, iş pazarında, sokaktaki güvenlikte, toplumsal dayanışmada, eşitlik konusunda halkın çıkarlarını en çok savunan parti oldu. Bu hükümet döneminde ülke sosyal ve ekonomik açıdan ciddi bir kaosa sürüklendi. Fakirlik her geçen gün artıyor. Eğitim masrafları karşılanamayacak boyutlara ulaştığı için çocuklarımızı okula gönderemez olduk. İnsanlar sokakta güvenle yürüyemiyor. Her gün gazetelerde yabancılara karşı önyargıları tırmandıracak içerikli olumsuz haber okuyoruz. Hollanda, eski Hollanda değil ve her geçen gün durum daha da kötüye gidiyor. Birilerinin bu olumsuz gelişmelere ‘Dur’ demesi gerekiyor. Sosyal ve siyasi bir birliğin oluşturulması gerekiyor. Ben bu birliğin içinde olmak, sosyal hizmetlerin daha fazla kesintiye uğramasına karşı çıkmak, çocuklarımıza daha iyi eğitim olanağı yaratılmasının mücadelesini vermek, kısacası halkımın istemleri doğrultusunda çıkarlarını savunabilmek için milletvekilliği aday oldum.

Türk toplumunun sahip olduğu oy potansiyeli sizce ne kadar önemli?
Çok önemli. Meclisteki bir sandalye bile hayati kararların değişmesinde rol oynayabiliyor. Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi 12 Eylül erken genel seçimlerinde de Türk toplumunun sahip olduğu oy potansiyelini sandığa yansıtması büyük önem taşıyor. Bunun gerçekleştirilmesi sorunların aşılmasında da önemli rol oynayacaktır.

Sizce Türk kökenli seçmenler tabanınızın büyük bir bölümünü mü oluşturacak?
Tabii ki. Ben Türk kökenli seçmenlerin milletvekili adayıyım. Gücümü onlardan alıyorum. Ayrıca Limburg Eyaleti’nde ve Roermond kentinde yaşayan Hollandalılar ile çeşitli uluslardan yabancılardan da oy alıyorum.

Seçimlerle ilgili vatandaşlara iletmek istediğiniz mesajınız?
Mutlaka sandığa giderek güven duyduğunuz, sizinle omuz omuza, vekiliniz olmayı hak etmiş adaya oyunuzu verin. Ben sistemin değil halkın vekili olmayı istiyorum. Ben onlarla omuz omuza mücadeleden yanayım. İstenildiğinde ulaşılan, sorunları yalnızca dinleyen değil çözümler üreten, dürüst siyaset yapan olmak istiyorum.

Yabancılara yapılan haksızlık bitmeli
TOPLUMUMUZUN çözüm bekleyen sorunları sizce nelerdir?

Toplumun birçok sorunu var. İlk ele alacağım konu yabancı çocukların eğitim seviyesi düşük okullara yönlendirilmelerini engellemek olacak. Seçilmem halinde bu konuda yoğun bir mücadele vereceğim. Yabancı çocuklara yapılan haksızlık artık bitmeli.

Çocuk Esirgeme Kurumları’nın sudan sebeplerle yabancı çocukları ailelerinden koparmaları toplumda sıkıntı yaratıyor. Alım gücünün düşmesi sosyal ödenekle geçinmek zorunda kalanlara zor günler yaşatıyor. Gençlerimiz arasında işsizlik her geçen gün artıyor. Yaşlılarımıza sunulan sosyal hizmetlerin iyileştirilmesi kaçınılmaz.

Yaşlılarımıza vefa borcumuz var. Onların en güzel bir şekilde bakıma ihtiyaçları var. Hizmet sunumunda kültürel değerler dikkate alınmalı. Tırmanan ırkçılıkla etkin ve alışılagelmişin dışında mücadele yürütülmesi gerekiyor. İşverenlerimizin bu ülke ekonomisine ciddi katkıları olmasına karşın yeterince destek göremiyorlar. Bu konuda kapsamlı bir çalışma yürütülmeli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!