Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: AP
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2018 10:10
Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanlığı’nın verilerine bakıyorum. 2016 yılında Almanya’da yabancı düşmanlığı motifli 8 bin 583 suç işlenmiş. 2017 yılında da yabancı düşmanlığı motifli suç sayısı 6 bin 434’e düşmüş.
FEDERAL Kriminal Dairesi’nin (BKA) verilerine bakıyorum.
Almanya’da 2017 yılında sığınmacılara 264 saldırıda bulunulmuş.
Amadeus Antonio Vakfı’nın verilerindeki göre ise bu rakam bin 387’ye ulaşmış.
Resmî verilere göre 2017 yılında Müslüman ve camilere 950 saldırıda bulunulmuş.
2018’de aralık ayına kadar da 578 saldırı saptanmış.
Yabancı ve İslam düşmanlığı motifli saldırılar gerçekten tedirgin edicidir.
Bu düşmanlık, barış içinde birlikte yaşamı dinamitlemektir.
Leipzig Üniversitesi’nin geçen ay yaptığı bir araştırmaya bakıyorum.
Dehşete düşüyorum.
Tedirgin oluyorum.
Yapılan araştırmaya göre, Almanya’da her üç kişiden biri yabancı düşmanı eğilimli.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerde yaşayanlar arasında bu eğilim yüzde 47.1’i buluyor.
Yani neredeyse her iki kişiden biri yabancı düşmanı eğilimli.
Sağ popülist Almanya için Alternatif’e (
AfD) destek verenler arasında yabancı düşmanı eğilimlerin oranı yüzde 55’i buluyor.
Aslında çok tehlikeli ve tedirgin edici bir gelişme olsa da AfD’nin yaklaşımı da politikası da zaten bu yönde olduğu için yandaşlarının böyle bir tutum sergilemesi çok şaşırtıcı değildir.
Ama asıl şaşırtıcı ve tehlikeli olan, aynı araştırmaya göre, “Hafta sonu
seçim olsa CDU/CSU ve SPD’ye oy verirdim” diyenler arasında bu eğilimdikelerin oranının yüzde 22’yi bulmasıdır.
Bu oran FDP’ye destek verenlerde yüzde 18’e, Sol Parti’yi destekleyenlerde yüzde 15’e ve Yeşiller seçmenleri arasında yüzde 11’e ulaşıyor.
*
İşte bu gerçekten tehlike verici ve tedirgin edici bir gelişmedir.
Yalnız göçmen kökenliler için değil, Almanya için de.
Demokratik hukuk devleti için de.
Barış içinde birlikte yaşam için de.
“Almanya Müslüman sayısındaki artış nedeniyle kendimi kendi ülkemde yabancı hissediyorum” diyenlerin oranı Almanya genelinde yüzde 55’i buluyor.
“Yabancılar sosyal sistemi istismar ediyor” diyenlerin oranı yüzde 47.1’e ulaşıyor.
“İslam Almanya’nın değerleriyle bağdaşmaz” diyenlerin oranı yüzde 33’ü geçiyor.
“İslam Almanya’ya ait değildir” diyenlerin oranı ise yüzde 55’i buluyor.
*
Leipzig Üniversitesi’nin yaptığı araştırmada Almanya’da artan yabancı düşmanlığına paralel olarak diktatör rejim sistemine sempatinin arttığı da saptandı.
Almanların yüzde 40’ının otoriter sisteme destek vermeye hazır olduğu belirlendi.
AfD yanlılarının yüzde 13.1’inin diktatörlüğe tam destek vermeye hazır olduğu da.
Köklü partileri destekleyenler arasında bu oranın yüzde 2.3’ü geçmediği de.
Almanya’da İslam düşmanlığının artmasını aşırı sağcı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) ile geçen yıl yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 12.6’sını alarak ‘üçüncü büyük güç’ olarak Federal Meclis’e giren sağ popülist AfD körüklemektedir.
AfD Eşbaşkanı ve Meclis Grubu Eşbaşkanı Alexander Gauland, Federal Göç, Sığınmacılar ve Uyumdan Sorumlu eski Devlet Bakanı Türkiye kökenli Aydan Özoğuz için, “Tanrı’nın yardımıyla onu Anadolu’da imha edeceğiz” demektedir.
AfD Genel Başkan Yardımcısı Beatrix von Storch, Müslüman gençler için “Barbar, Müslüman, grup olarak tecavüzcü erkek sürüsü” demektedir.
AfD Meclis Grubu Eşbaşkanı Alice Weidel. Müslümanlar için “Burkalılar, başörtülü kızlar, beslenen bıçaklı erkekler ve diğer işe yaramayanlar bizim refahımızı, ekonomik gelişmemizi ve özellikle de sosyal devletimizi korumamıza hiçbir katkıda bulunamazlar” demektedir.
Yani AfD’li politikacılar, çok açık bir biçimde İslam, Müslüman, sığınmacı ve yabancı düşmanlığını körüklemektedir.
Umarım, yeni yılda sağduyulu Almanlar, bu aşırı sağcılara ve sağ popülistlere karşı daha tutarlı, daha kararlı bir tutum sergilerler.
Umarım, sağduyulu Almanlar yaşadığımız bu ülkenin geleceğini birlikte şekillendireceğimizin ve barış içinde birlikte yaşamın, dayanışmanın, her alanda eşitliğin hepimizin çıkarına olacağını kafalarına iyice yerleştirirler.
Ve böylece hayalimdeki ‘Benim Almanyam’ın gerçekleşmesi yönünde ilk olumlu sinyaller gelir.
Tüm okurlarımıza, herkese güzelliklerle dolu niceye yeni yıllar diliyorum.