Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’da başlattığımız Hürriyet Yanınızda etkinliğini kıta Avrupa’sının dışına taşıdık. Nerede Türk varsa Hürriyet oradadır prensibiyle salı günü Londra’da en fazla göçmenin yaşadığı Harringay’i gezip esnafla sohbet ettik. Bu etkinliğe Harringay Emniyet Müdürü (Commander Chief Superintendent) Sandra Looby ile Emniyet Müdürü Yardımcısı (Süperintendent) Chris Barclay da eşlik etti.
Harringay Emniyet Müdürlüğü bünyesinde 700 polis görev yapıyormuş. Kendisine görevi sırasında nasıl hitap edildiğini soruyorum. Genellikle “Commander” deniliyormuş. Bana, “Commander demeniz gerekmiyor. Bana Mrs. Looby, hatta Sandra diyebilirsiniz” diyor. Ama aramızda “Mrs. Looby” de karar kılıyoruz. Ziyarete ayrıca Harringay Bölge Kabinesi ve İngiltere Belediyeler Birliği Yürütme Kurulu üyesi Nilgün Canver, Harringay Esnaf Birliği Başkanı Şefik Mehmet, Hürriyet’in Londra temsilcisi Faruk Zabçı ve Hürriyet muhabiri Halil Yetkinlioğlu da eşlik etti.
En önemli sorun çeteler
Ziyarete Ahmet Üstünsürmeli’nin Antepliler Baklava Salonu’ndan başladık. İki restoran, bir ciğerci, baklava imalathanesi ve iki de baklava salonu olan Üstünsürmeli, caddedeki esnafın yıllık cirosunun 35-40 milyon Sterlin olduğuna işaret edip, belediyenin bu caddeye daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyledi. Sohbetimize katılan Harringay Esnaf Birliği’nin uzun yıllardır başkanlığını yapan Şefik Mehmet de bu cadde için yaptıklarını anlattı. İki yılda bir yapılan Harringay Mutfak Festivali’ni (Food Festival) geleneksel hale getirdiklerini, bu sayede Londra’nın her tarafından yüz binlerce insanı bölgeye çektiklerini, caddenin tanınmasını sağladıklarını belirtti.
Festival en son geçen yıl yapılmış. Bayan Looby de festivali çok beğenmiş. Bana, “Mutlaka görmelisiniz” diyor. Sohbet daha sonra güvenlik konularına geldi. İki işadamını da dinleyen Emniyet Müdürü Looby, “Bölgenin en büyük sorunu nedir?” sorumuza, “Maalesef gençlik çeteleri” yanıtını verdi.
Kendisinin de bu yıl üniversiteye başlayacak bir kızı olduğunu belirten Looby, çeteleşmeye ve gençleri çetelerden uzak tutmak için ellerinden geleni yaptıkları söyledi. Bu konuda da Türklerin kendisine yardımcı olmasını istedi.
En güvenli bölge olacak
Şu anki görevinden önce Scotland Yard Antiterör Bölümü’nde görev yapan Looby, görevi dolayısıyla Ankara’ya birkaç kez gitmiş. Türkiye’yi tanıyan biri. Türk yemeklerini biliyor. Yardımcıyla birlikte bir yandan ikram edilen baklavaların tadına bakarken, diğer yandan da “Harringay’in en güvenli bölge olması için çalışıyorum” diyor.
Bir saati 3 Sterlin
Ahmet Üstünsürmeli ve Şefik Mehmet, Emniyet Müdürü’ne caddede park saatlerine yapılan fahiş zamdan yakınıyor. Caddede bir saatlik park 3 Sterlin’e yükselmiş. Şefik Mehmet, “Bu kadar zam olur mu? Buraya kim alışverişe gelir? Buna belediye el atmalı” diyor.
Gelinlikçiye girdik
Baklavacıdan sonra caddede yürürken gelinlikçiyi görüp giriyoruz. Madame Boudoir by Choppy-Cut isimli mağazada bu yıl en moda gelinliğini soruyoruz. Zeliha Güzel ve Ebru Serçe hemen bir gelinlik çıkarıp gösteriyorlar. Müdür Looby ve Nilgün Canver, gelinliği inceleyip çeşitli sorular yönelttiler. Bayan Looby bu arada rafta gördüğü abiye bir gece ayakkabısını çok beğendi. Ayaküstü sohbetten sonra ayrılıyoruz. Güzel ve Serçe, “Emniyet Müdürü’nü ilk kez bu kadar yakından görüp konuştuk. Hürriyet’e teşekkür ediyoruz. Keşke daha uzun süre kalsaydı. Biraz daha sohbet etseydik” diyorlar.
Beş yıldır işletiyor
Gelinlikçiden çıkıp biraz ilerde Mezzo Bar Restorant’a giriyoruz. Malatya-Kürecikli Süleyman Aksoy, beş yıldır burayı işlettiğini söylerken Emniyet Müdürü ile yardımcısını ağırlamaktan çok memnun olduklarını dile getirdi. Aksoy, hemen Türk misafirperverliğiyle bizi konuk etmek istiyor. Looby’nin, “Ne gibi sorunlarınız var?” sorusuna, “Teşekkürler. Pek sorunumuz yok. Ama bir de şu park ücreti daha az olsa...” yanıtını veriyor.
Herkesin derdi aynı
Kahramanmaraş-Göksunlu Erkan Aksu’nun yöneticisi olduğu Diyarbakır Restoran’a giriyoruz. Restoran 16 yıldır faaliyetteymiş. İçeri giriyoruz. Emniyet Müdürü Looby, “Türk mutfağını tanırım” diyor. Yemekleri tek tek soruyor. En çok da, “Bu yemekleri kim yapıyor?” diyor. Ama içerisi öğle saatlerinde dolu olduğu için arkada, mutfakta aşçıyı göremiyoruz. Aynı sorunu burada da duyuyoruz. Park ücreti... Emniyet Müdürü Looby, başkaca sorun olmamasına seviniyor.
‘Hoş geldiniz’ tabelası
Oradan çıkıp caddenin sonuna doğru yürüyoruz. Köprüye İngilizce’nin yanı sıra Türkçe olarak “Harringay’e Hoş geldiniz” yazmışlar. Sanki Türkiye’deyiz. Kaldırımda çeşit çeşit meyveler, sebzeler dizilmiş. Yavuzlar Food Centre yazıyor. Salatalık sandığını yanında 59 Penc yazıyor. Bayan Looby, “Ucuz” diyor. Bu sırada Hüseyin Yavuz içerden yanımıza gelip “Hoş geldiniz” diyor. Hüseyin Yavuz, akıcı bir İngilizce ile Bayan Looby ile konuşuyor. Onun da pek sorunu yokmuş. Memnun olduğunu söylüyor.
Hiç silah kullanmamış
CADDENİN daha bir bölümünü dolaştık. 1.5 saatten fazla geçmiş. Emniyet Müdür yardımcısı Barclay, kenara çekilip telefonla konuşuyor. Caddenin karşısına geçmek istiyoruz. Ama gelen telefonda acil bir şey olduğu belli oluyor. İzin istiyorlar. Biraz sonra bir otomobilin gelip kendilerini alacağını söylüyorlar. Ama otomobil gelinceye kadar sohbetimiz sürüyor. Bayan Looby, bir şirkette çalışırken binanın önünde bir olay olmuş. bir kişi ağır yaralanmış. Polis gelinceye kadar hemen çıkıp yardım ediyor. Gelen polis, “Çok cesaretlisin. Emniyet’in senin gibilerine ihtiyacı var” diyor. Looby bunun üzerine cesaretlenip polis okuluna yazılıp polis oluyor. Konumu giderek yükseliyor. Şu anda Londra’nın en önemli bölgelerinden biri olan Harringay Emniyet Müdürü. Her sabah saat 06.30’da kalkıp 07.00’de işinin başında oluyormuş. “En erken 18.00’de çıkarım. Ama sabahlara kadar çalıştığımız da oluyor” diyor.
İngiliz polisi silahsız olmasıyla bilinir. Emniyet Müdürü ile yardımcısının yanlarında silah yok. Sadece birer kelepçe var. “Şu anda silahlı bir olay olsa ne olacak” diyorum. Cevabı, “Silahlı özel ekiplerimiz var. Hemen onları çağırırız” diyor. Her ikisi de deneyimli birer polis ama hayatlarında silah kullanmamışlar. Sohbetimiz sürerken sivil plakalı bir otomobil onları almak için geldi. Looby, “Böyle bir etkinlik için Hürriyet’e çok teşekkür ederim. Tüm esnaf olmasa da bir kısmını gördüm. Ama bu etkinliği tekrarlamak istiyorum. çok güzel bir fikir” diyor.
Haringey’de 230 dil konuşuluyor
Haringey, Kuzey Londra’da tam bir göçmen bölgesi. Yaklaşık 260 bin kişi yaşıyor. Nüfusun yarısını dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler oluşturuyor. Bölgede lehçeler de dikkate alınırsa 230 değişik dil konuşuluyor. Göçmenlerin yüzde 20’si Türkiye’den. Harringay’i boydan boya kesen Green Lanes Caddesi’nde irili ufaklı 300’e yakın esnaf var. Kuaföründen, lokantasına, marketine, gelinlikçisinden telefoncusuna, akla hayale gelecek her sektörde dükkanlar. Fiyatlar da Londra’nın diğer bölgelerine göre daha uygun olduğu için yoğun bir alışveriş olduğu söyleniyor. Göçmenlerin sahip olduğu dükkanların yıllık cirosunun 35-40 milyon Sterlin civarında olduğu tahmin ediliyor.