Güncelleme Tarihi:
‘SÜPER YETENEK’Tİ
2010’da Güney Afrika’daki Dünya Şampiyonası’nda Gana’ya karşı 0-0 berabere giden maçta Mesut Özil’in attığı golle Almanya çeyrek finale yükselmiştir.
Şampiyonadan dünya üçüncüsü olarak dönmüştür.
Alman milli takımı için büyük bir hırs ve şevkle oynayan Mesut Özil için Alman futbol otoriteleri ‘süper yetenek’ adını koymuştur.
Özil 92 kez Alman milli formasını giymiş, Alman milli takımı için 23 gol atmış, çok sayıda maçın kaderini belirleyen gollerin asistini yapmıştır.
2013’te Real Madrid’ten Arsenal’e 50 milyon euroluk bonservis bedeliyle kulüp tarihinin ve dünyanın en pahalı Alman futbolcusu unvanını almıştır.
Almanyalı Türkler, Mesut Özil’le Alman milli takım taraftarı olmuş, Almanya’yla bütünleşmiştir.
Ama Almanya 2018 Dünya Şampiyonası’nda daha ilk turda tökezleyince, bunun tek suçlusu olarak Mesut Özil’in gösterilmesi Türkleri ürkütmektedir.
Bu tavır Türklerde “Başarırsan Almansın. Başarısız olduğun zaman bunu hemen geri alırım” duygusunu perçinlemektedir.
‘KAPANDI’ DEDİLER
Oysa Alman Futbol Federasyonu yetkilileri Rusya’ya gitmeden önce patlak veren fotoğraf meselesini Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’la birlikte masaya yatırdı. Bu görüşmeden sonra yapılan açıklamalarda hepsi, “Bu olay artık bizim için kapanmıştır. Fotoğrafın siyasi bir yanı yok. Bu konu takımda artık hiç konu bile değil” dedi.
Ama Almanya Rusya’da daha ilk turu geçemeyince, yeniden başa dönüldü.
Alman Futbol Federasyonu Başkanı Reinhard Grindel ve menejeri Oliver Bierhoff, şampiyona öncesi Mesut Özil’in takımdan çıkarılması gerekirdi tartışmasını açarak, başarısızlığın tüm suçunu Özil’e yüklemek istedi. Sanki Almanya’nın yenilmesine bir fotoğraf sebep olmuştur. Özil, “Grindel ve onun yardımcılarının gözünde, kazanırsam Almanım, kaybedince göçmenim” diyerek, Alman Futbol Federasyonu ve toplumdaki gizli ırkçılığa dikkat çekti.
SERT HESAPLAŞTI
Özil’le birlikte Alman milli takımında oynamış Polonya kökenli Podolski ve Klose’nin adiyeti, kimliği hiç sorgulanmadı. Ama Özil hep aidiyet ve kimlik sorusuyla karşı karşıya getirildi. Kaldı ki, Mesut Özil ailesinin Türk milli takımını tercih etmesine rağmen daha 17 yaşında Alman milli takımı için karar verdi. Ama buna rağmen ona hep Türk ve şüpheli gözüyle bakıldı.
Mesut Özil’e 2011 yılında uyum dalında Bambi ödülü verildi. Ama Umre’ye gitti diye, aşırı sağ AfD’lilerin sözlü saldırılarına hedef oldu.
AfD’nin başı Gauland, Alman milli Boateng için “İyi bir futbolcu, ama hiçbir Alman onu komşu istemez” deyince, toplumda yer yerinden oynadı. Gauland’a özür dilemesi için toplumsal baskı yapıldı. Ama Mesut Özil, milli marşı söylemiyor, bu ne biçim Alman diye eleştirilince kimse ona sahip çıkmadı.
Başarısıyla uyuma örnek gösterilen Mesut Özil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la fotoğraf çektirince, birden başarısız uyumun örneği oldu. Alman kitapçılar Mesut Özil’in biyografisini raflardan kaldırıp yayınevine geri gönderdi. Çok sayıda Türkün çalıştığı ve Türklerin arabası olarak bilinen Mercedes bir fotoğraf yüzünden Mesut Özil’i reklam kampanyasından çıkardı. Diğer futbolcularla kampanya filmi çekilirken, Mesut Özil alınmadı.
UYUMA TEŞVİK ETMİŞTİ
Kaldı ki Mesut Özil, ne tür zorluklar içinde yetiştiğini ve zirveye nasıl yükseldiğini anlattığı ‘Die Magie des Spiels’ (Futbolun Sihiri) adlı kitabında Türk gençlerini, “Yaşadığınız yerin dilini öğrenme şansını kullanın. Çevrenize dikkat edin. Tecrit olmayın. Her şeyden önce okuyun” diyerek, uyuma teşvik etmektedir.
Almanya Mesut Özil’le birlikte Türkleri de kaybetmiştir. Bu işin tek kaybedeni Almanya, kazananı aşırı sağ olmuştur.
Mesut Özil’in istifası öncesi ve sonrası yaşanan tartışmalar Almanya’da toplumun tehlikeli biçimde sağa kaydığının açık işaretidir. Almanya Mesut Özil’in, ‘ırkçılığa maruz kaldım eleştirisini’ ciddiye almalıdır. Almanlar 57 yıldır kapı komşuları, hatta akrabaları Türklere, şüpheli gözlerle bakmayı bırakmalıdır. Aşırı sağ, Mesut Özil’le toplumun arasına çomak sokmayı amaçlamaktadır. Bu çok tehlikeli bir oyundur. Başbakan Merkel, sadece “Mesut Özil’e büyük değer veriyorum, çok mükemmel bir oyuncu, ama kararına saygı duymak gerekir diye işi geçiştirmemelidir. Merkel toplumda sinsice yayılan ırkçılık zehirine karşı açık tavır almalıdır.