Güncelleme Tarihi:
‘ÖNÜMÜZDE KARA GÜNLER VAR’
Evet...
Yaz ve sonbahar tatili sonrası vaka sayısına paralel olarak yaşamını yitirenlerin sayısının arttığı bilindiği halde, bu yıl da uzun süre ciddi önlemler alınmadı.
Birçok eyalet hükümeti, Başbakan Angela Merkel’in önlem önerilerine sıcak bakmadı
Tabii 26 Eylül’de yapılan genel seçimlerde oy kaybı korkusuyla eyalet .aşbakanları katı önlem alma cesareti gösteremedi.
Ve son dönemlerde Almanya’da vaka sayısı rekor düzeye ulaşınca, aynı politikacılar bu kez “Önümüzde kara günler var” diyerek kafa yormaya başladılar.
Almanya genelinde olmasa da her eyalet hükümeti kendiliğinden harekete geçip bazı kısıtlamaları devreye sokmaya başladı.
Vaka sayısının en yüksek olduğu Saksonya ile Bavyera, restoran ve kafelerde ‘2G’ (iki kez aşı veya Kovid-19’a yakalanıp iyileşmiş olma) uygulamasını hayata geçirdi.
Hatta diskotek ve kapalı alanlardaki etkinlikler için ayrıca PCR testi yaptırılma koşulu da getirildi.
Yani ‘3G’ uygulaması.
Benzer uygulamalara Berlin de katıldı.
Bazı başka eyaletler de.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
Kısıtlamalara Hollanda, Fransa ve Avusturya da katıldı.
Hatta Avusturya aşı yaptırmayalara ‘tam kapanma’ getirdi.
Avusturya’nın yeni Başbakanı Alexander Schallenberg, “Hükümet olarak görevimiz insanları korumak. Bu nedenle pazartesiden itibaren aşısızlar için kapanma kararı aldık” dedi.
İlk etapta 10 gün geçerli olacak ‘sokağa çıkma yasağı’ uygulaması başlatıldı da.
Tabii bu kısıtlama Avusturya’da 12 yaşından küçüklere Kovid-19 aşısı yapılamadığı için bu yaş grubundakileri kapsamıyor.
Ama aşı karşıtları “Bizim demokratik haklarımız ve özgürlüklerimiz gasp ediliyor” diyerek yaygara koparmaya başladılar.
Aşırı sağcı Avrupa Özgürlük Partisi (FPÖ) mensubu politikacılar da.
“Bu yeni düzenleme ile bizlere dolaylı bir biçimde aşı mecburiyeti hedefleniyor” diyerek dava açacakları tehdidinde bile bulundular.
Hem de diğer insanların yaşamlarını tehlikeye sokarak, onların yalnız yaşam özgürlüklerini değil, yaşam hakkı özgürlüklerini de ellerinden aldıklarını bal gibi de bildikleri halde.
MAHKEMEYE BAŞVURDULAR
Benzer kavgalar Almanya’da da yaşanmakta.
Yaklaşık 83.2 milyon nüfuslu Almanya’da 56.2 milyon kişi, yani insanların yüzde 67.5’i şu ana kadar ikinci aşıyı da yaptırdı.
Ama hâlâ aşı olmamakta direnenler var.
Kendilerini ‘Querdenker’ (Aykırı Düşünenler) olarak niteleyen aşı karşıtları, aylardır sokaklara dökülüp, “Bizi rahat bırakın. Bu bizim yaşamımız. Biz aşı olmak istemiyoruz” diyorlar.
Kendi yaşamlarını olduğu gibi başkalarının yaşamlarını da tehlikeye sokmaktalar.
Bunlara sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) milletvekilleri de destek vermekte.
‘3G’ kurallarını yerine getirmekte direnen 82 AfD milletvekilinden 22’si Federal Meclis’in oturumlarını, oturum salonuna alınmadıkları için tribünden izlemek zorunda kaldıkları halde aşı konusunda direnmeyi sürdürmekteler.
Hatta AfD’nin en güçlü olduğu Saksonya Eyalet Parlamentosu’ndaki milletvekilleri, Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer’in (CDU) hayata geçirdiği ‘2G’ uygulamasının iptali için mahkemeye bile başvurdular.
Hem de “Bu uygulama insanların özgürlüklerini sınırlamaktadır” gerekçesiyle.
Tabii başkalarının yaşam hakkı özgürlüklerini ayaklar altına aldıklarını bile bile.
Tabii saçmaladıklarını da...