Güncelleme Tarihi:
Avrupa Adalet Divanı'nın, AB ülkelerine mülteci olarak gelen Türklerin yakınlarına da ikamet ve çalışma hakkı tanıyan kararı (C-337/07) büyük yankı uyandırdı. Adalet Divanı, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi 1/80 numaralı kararının 7. maddesine göre, aile birleşimi yoluyla AB ülkesinde yaşayan ve en az üç yıl iş piyasasına dahil olmuş anne veya babasının yanına gelen bir Türk vatandaşının, yasal olarak ikamet etmesi durumunda oturma izni ve bununla beraber çalışma iznine kavuşacağı kararını almıştı.
Tanımak zorundalar
Kararın örnek teşkil ettiğini belirten avukat Memet Kılınç, "Benzer durumda olan yüzbinlerce kişi bu kararı örnek alabilir. Alman makamları bu kararı tanımak zorunda. Avukatınız aracılığı ile başvuru yapıp dosya numasını yetkilileri bildirin. Hakkınızı mutlaka arayın" tavsiyesinde bulundu.
Bir çok karar Divana gitmiyor
Avukat Kılınç, Almanya'da görülen bir çok benzer davanın olduğuna dikkat çekerek "Ne yazık ki bir çok dava, Avrupa Adalet Divanı'na gitmiyor. Bunun nedeni mahkemeler. Bazı mahkemeler, olayın Adalet Divanı'na gitmesine gerek görmüyor. Ancak mağdurlar, böyle bir durumla karşılaşmaları halinde Adalet Komisyonu'na başvurup Adalet Divanı'na ulaşabilirler" diye konuştu.
Karar bizi sevindirdi
Adalet Divanı'nın son kararının kendisini çok sevindirdiğini belirten avukat Kılınç "Avrupa'da Türkler lehine alınan kararlar artıyor. Bu çok sevindirici bir gelişme. Adalet Divanı aldığı objektif kararlarla umut verilor" dedi.
En az üç yıl ikamet şart
Mülteci olarak Almanya'ya gelen Ali A.'nın daha sonra aile birleşimiyle yanına getirdiği İbrahim A. isimli oğlunun sınır dışı edilmesinin istediği bir davayı ele alan Avrupa Adalet Divanı, "Türk vatandaşlarının 1/80 Kararı'ndan doğan haklarından faydalanmaları için hangi nedenle AB ülkesine geldikleri önem taşımıyor. Tek önem taşıyan nokta aile birleşimiyle gelen aile ferdinin en az üç yıl bir AB ülkesinde legal ikamet etmeleridir" kararını almıştı.
Oturum için engel değil
Stuttgart İdari Mahkemesi, Ali A.'nın iltica talebinde gerçek olmayan beyanlarda bulunduğunu, bunun çok sonra ortaya çıktığını ve bu nedenle babası üzerinden oturum alan oğlu İbrahim A.'nın da oturum izninin geçersiz olduğunu bildirmişti. Ancak Adalet Divanı bunu kabul etmedi. Divan, "Baba Ali A.'nın yanlış beyanla iltica statüsünü alması, oğlunun oturma izni almasına engel teşkil etmez. Çünkü önemli olan, baba Ali A.'nın iltica statüsünün iptal edildiği zaman, oğul İbrahim A.'nın, oturma ve çalışma izni için aranan şartları taşıyıp taşımamasıdır" dedi.
Karara itiraz etti
1996'da Almanya'ya iltica başvurusu kabul edilen Ali A. 1999'da eşi ve oğlu İbrahim A.'yı aile birleşimi yoluyla Almanya'ya getirdi. 1999-2002 arasında 2,5 yıl sigortalı olarak çalışan Ali A., şirket iflas edince işsiz kaldı. Oğlu İbrahim A. da 2003'te tecavüze yeltenme suçuyla 1 yıl üç ay gençlik cezasına çarptırıldı. Böblingen Yabancılar Dairesi, İbrahim A.'nın oturumunu uzatmayarak, genç hakkında sınır dışı kararı verdi. İbrahim A. Stuttgart İdari Mahkemesi'ne başvurarak "kendisine AB hukukuna (1/80) dayanılarak oturum izni verilmesi" gerektiğini belirterek karara itiraz etmişti.