Güncelleme Tarihi:
Trump’ın Başbakan Angela Merkel ve Almanya’ya yaklaşımı ise Almanları adeta çıldırttı.
Aslında Trump’ın Merkel’e yaklaşımı hiç de yeni değildir.
Amerikan Time Magazin dergisi Angela Merkel’i 2015’te 5. kez yılın adamı-kadını seçti.
Trump o zaman ABD Başkan adayıydı.
Attığı tweette “Ben size Time’ın beni asla ‘Yılın adamı’ seçmeyeceğini zaten söyledim. Onlar Almanya’yı batıranı seçtiler” satırlarına yer verdi.
Bununla Merkel’in sığınmacı politikasına gönderme yapıyordu.
***
2017 yılında yapılan G7 Zirvesi sonrası Trump yine bir tweet atarak, “Almanya ile felaket ticaret açığımız var. Bir de Almanya NATO’ya ödemesi gereken parayı ödemiyor. ABD için bu çok kötü, bu değişecek” yazıp Almanya’yı adeta tehdit etti.
Tabii Merkel bunu sineye çekmedi.
Merkel, “Biz Avrupa’da kaderimizi kendi ellerimize almalıyız. Başkalarına tamamen güvenebileceğimiz dönemler bir parça geride kaldı. Bunu son günlerde yaşadım” açıklamasında bulundu.
Geçen hafta Brüksel’de yapılan NATO zirvesinde Donald Trump yine Almanya’yı ve Başbakan Merkel’i hedef aldı.
Trump, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı kahvaltıda, ”Bizden Rusya’ya karşı savunmamızı isteyen Almanya’nın Rusya ile ticaret yapması üzüntü vericidir. Biz, Rusya’ya karşı Almanya’yı, Fransa’yı, Polonya’yı koruyoruz. Onlar Rusya ile boru hattı ticareti yapıp Ruslara milyarlar ödüyorlar” dedi.
Trump, Almanya’nın enerji ihtiyacının yüzde 60-70’ini Nordstraem (Kuzey Akımı) 1 ve 2 doğal gaz boru hattı üzerinden Rusya’dan sağladığını ve bu yüzden de ‘Rusya’nın esiri’, ‘tamamen Rusya’nın kontrolünde’ olduğunu da söyledi.
Ama gerçek şudur: Almanya enerji ihtiyacının sadece yüzde 9’unu Rusya’dan sağlamaktadır.
Yani Trump’ın söyledikleri, kendi deyimiyle, tamamen ‘fake news’dur.
Yani yalan haber...
***
Merkel bu suçlamalara karşı da sessiz kalmadı.
“Ben şahsen Sovyetler Birliği’nin kontrolü altındaki Almanya’da (Doğu) yaşadım. Bugün özgür bir biçimde birleştiğimiz Federal Almanya’da yaşadığımız için çok mutluyum. Almanya kendi politikasında bağımsız bir yol izler ve kararlarını da bağımsız verir” diyerek Trump’a adeta tarih dersi verdi.
Trump, sığınmacılar yüzünden Almanya’da suç oranının yüzde 10 arttığını ve göçün Avrupa’nın kültürünü değiştirdiğini de ileri sürdü.
“Bunun suçlusu Merkel’in politikasıdır” dedi.
Hedefinde yine Merkel vardı.
Her buluşmasında düzenledikleri ortak basın toplantılarında “Angela ile ilişkilerimiz şahane. Kendisiyle çok iyi anlaşıyoruz” diye açıklamalarda bulunan Donald Trump, nedense Merkel’in olmadığı yerde Almanya’ya da, Başbakan Merkel’e de atıp tutuyor.
Trump, CBS televizyonuna verdiği demecinde “Bizim bir dizi düşmanımız (rakibimiz) olduğunu düşünüyorum. Ticari alana bakıldığında Avrupa bizim düşmanımızdır” dedi.
ABD Başkanı, İngilizce’de hem düşman hem de rakip anlamına gelen foe sözcüğünü kullandı. Tabii buna ilk tepki AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’tan geldi.
***
Tusk da Trump gibi bir tweet atarak “Amerika ve AB en iyi dostlardır. Bizim düşman olduğumuzu kim söylerse ‘fake news’ (yalan haber) yaymış olur” yazdı.
Yani kendisiyle ilgili olumsuz haberleri sürekli fake news olarak niteleyen Trump’a gönderme yaptı.
Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de, şu andaki Dışişleri Bakanı Heiko Maas da AB’nin, ABD Başkanı’ın baskı yapmasına izin vermemesini, aksine Avrupa’nın Trump’a karşı birlikte ve kararlı bir şekilde tepki göstermesini istediler.
Hatta Sigmar Gabriel, “Trump’ın yönetimindeki ABD’ye güvenilmez. Trump, Almanya’da sistem değişikliği istiyor. Bunu kesinlikle kabullenemeyiz. Kendi kendimizi kandırmayalım. Donald Trump sadece kuvvetten anlar. Ona güçlü olduğumuzu göstermeliyiz” açıklamasında bulundu.
Heiko Maas da “Artık biz Beyaz Saray’a sınırsız olarak güvenemeyiz. Donald Trump göreve geldiğinden bu yana durum değişmiştir. Amerikan-Alman ilişkileri yeniden şekillendirilmeli” açıklamasında.
Almanya’da halk da Gabriel ve Maas gibi düşünüyor.
Almanların sadece yüzde 9’u Trump yönetimindeki ABD’ye güven
duyulabileceğini düşünüyor.
Almanların yüzde 89’u ise “Trump, Avrupa’nın güvenilir bir partneri değildir” diyor.