Güncelleme Tarihi:
Kişisel ilişkilerde olduğu gibi politikada da güven son derece önemlidir.
Bunu son dönemlerde Hessen'de yapılan kamuoyu yoklamaları da çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
27 Ocak 2008 tarihinde Hessen'de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) yüzde 36.8, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 36.7, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 9.7, Yeşiller yüzde 7.5 ve Sol Parti de yüzde 5.1 oranında oy aldı.
Seçimlerden önce FDP ile işbirliği yapacağını ilan eden CDU'lu Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch, oy oranları yetmediği için bir süre “seyirci” olarak bekledi.
İşte bu arada SPD devreye girdi.
Seçimlerden önce “Sol Parti ile kesinlikle işbirliği yapmayacağız” dediği halde, SPD Hessen Eyalet Teşkilatı Başkanı Andrea Ypsilanti, başbakanlık koltuğuna oturabilmek için verdiği sözleri ve ilkeleri seçim sonrası bir yana bırakıverdi.
Ypsilanti, Sol Parti'nin desteğini de alarak Yeşiller'le iktidara gelebilmek için uzun süre pazarlık etti.
Ancak, SPD içinden bazı milletvekillerinin “Biz seçim öncesi verdiğimiz sözde durup inandırıcılığımızı korumak istiyoruz” demesi üzerine Andrea Ypsilanti'nin başbakanlık koltuğuna oturma hayalleri suya düştü.
Tabii Andrea Ypsilanti'nin bu ısrarlı tutumu yalnız Hessen'de değil, Almanya genelinde SPD'nin inandırıcılığını yitirmesine ve güven kaybına yol açtı.
Güven kaybı aynı zamanda oy kaybı demektir.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları da bu yönde SPD adına dramatik sinyaller vermektedir.
Pazar günü yapılacak Hessen Eyalet Parlamentosu seçimlerinde SPD'nin toplam oyların ancak yüzde 25'ini alacağından hareket edilmektedir.
Belli ki, SPD'nin seçmenlerin güvenini yeniden kazanması hiç de kolay olmayacaktır.
HEM ORTAK HEM RAKİP
Hükümet partilerinin ikinci konjonktür paketi üzerinde vardıkları uzlaşma hakkında detaylı bilgi vermek için Başbakan Angela Merkel, Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve Bavyera Eyalet başbakanı Horst Seehofer salı günü öğleden sonra Berlin'de ortaklaşa bir basın toplantısı düzenlediler.
Bu toplantıya Merkel aynı zamanda CDU Genel Başkanı,
Seehofer CSU Genel Başkanı sıfatıyla katıldı.
SPD Genel Başkanı Franz Müntefering ise “Genel Başkan olarak ben katılacağım” demeyip, öncülüğü partisinin başbakan adayı Steinmeier'e verdi.
Başbakan Merkel de, 27 Eylül'de yapılacak genel seçimlerdeki rakibi Steinmeier de bu toplantıda hükümetin bu yasama döneminin sonuna kadar ülke ve ülke halkı için heryeşin en iyisini yapacaklarının altını çizdiler.
Yani Merkel ile Steinmeier, birkaç ay sonra acımasız bir biçimde birbiriyle mücadele edecekleri rakip gibi davranmayıp, tam bir “uyumlu ortak” tablosu sergilediler.
Hem de inandırıcı bir biçimde...