Güncelleme Tarihi:
GÖKHAN Gültekin, Ağrı’dan 1968 yılında Hanau’’ya işçi olarak gelen Hüsna-Behçet Gültekin çiftinin iki çocuğundan en küçüğüydü. Hanau’da doğdu. Okulunu diploma almadan terk etti. İşsiz kalmayı sevmeyen biriydi. Bir iki yıl dışında hep çalıştı. 36 yıllık ömründe şansızlıklar da peşini bırakmadı. 28 yaşındayken ölümle burun buruna geldi. İş yerine yakın bir kulübede arkadaşıyla telefonla konuşurken, yoldan çıkan bir otobüs onu ve içinde bulunduğu telefon kulübesini altına alıp metrelerce sürükledi. Yakınlarının deyimiyle, ‘neredeyse kırılmadık kemiği kalmadı’. Aylarca yoğun bakımda ölüm-kalım savaşı verdi. Yıllarca fizik tedavisi gördü. Kaza, vücudunda kalıcı hasarlar bıraktı. Bacağındaki platinle yaşamını sürdürüyordu.
‘İKİ İŞTE ÇALIŞIYORDU’
Bir yandan akciğer kanseri olan babasının tedavisiyle ilgilenirken, diğer yandan iki işte çalışıp hayata tutunmaya çalışıyordu. Gündüzleri 8 saat mobilyacıda mesai harcayan Gökhan, akşam saatlerinde ise ek iş olarak büfede çalışıyordu. Ölüm de onu ikinci iş yerinde, evlerine 500 metre uzaklıktaki büfede yakaladı. Yakın akrabaları Gökhan’la ilgili şunları söylüyor: “Gökhan, amansız hastalıkla mücadele eden babasının hem eli hem de ayağıydı. İki yıldır babasının acılarının dinmesiyle uğraşırken çalışmayı da hiç bırakmadı. Naziler, ‘Yabancılar çalışmıyor’ diyorlar ya. Öldürdükleri Gökhan iki işte çalışıyordu. Her an babasına yetişebilmek için evlerinin yakınlarındaki bu büfede çalışmayı tercih etti.”
‘MURADINI GÖREMEDİM’
Baba Behçet Gültekin, oğlunun taziyesini Hanau’daki ‘Ağrılılar Yardımlaşma Derneği’nde kabul ederken, anne ise komşularını ve akrabalarını evinde bekledi. Baba Behçet Gültekin ayakta durmakta zorlanıyordu. Bu yüzden gün boyunca zaman zaman derneğin üst katındaki odada zorunlu dinlenmeye çekiliyordu. Anne ise gözlerinden eksik olmayan yaşlarla Türkçe ve Kürtçe ağıt yakıyordu. “Muradını göremedim Gökhan’ımın... Yaraların mı var senin şimdi Gökhan’ım. Yaralarından kan mı akıyor... Gökhan sen artık gelmeyecek misin... Kuzum, kuzum” diyerek Gökhan’dan geriye kalan fotoğrafını bağrına basıyor, acısını yaşıyordu.
Gökhan’ın cenazesi adli tıpta. Otopsi yapılacak. Cenazenin aileye ne zaman teslim edileceği şimdilik bilinmiyor. Aile, cenazesini teslim alır almaz Ağrı’ya götürecek. Baba ocağında toprağa verecekler Gökhan’ı. Amansız kanserle mücadele eden babanın, oğlunun cenazesiyle Türkiye’ye gidip gitmeyeceği bilinmiyor. Çünkü uçağa binmesi doktorların iznine bağlı.