Güncelleme Tarihi:
TÖRENE, Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Sen, Federal Meclis Başkan Yardımcısı Petra Pau, eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, hükümetin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Annette-Widmann Mauz, SPD Eş Genel Başkanları ile federal milletvekillerinin yanı sıra TGD üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Gazeteci Ferda Ataman’ın sunduğu etkinlikte, Köln merkezli göç müzesi Domid küçük bir sergi açtı.
Yeşiller eski milletvekili Özcan Mutlu da önceki gün piyasaya çıkan ‘Almanya Nasıl Vatan Oldu’ adlı kitabından bir bölüm okudu. Müzisyen Nedim Hazar’ın göçün 60’ıncı yılı kapsamında bir araya getirdiği müzik grubu, ‘Almanya Türküleri’ adlı mini bir konser verdi. Törenin onur konuğu olan Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, konuşmasına, Nazım Hikmet’in ‘Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…’ dizelerine gönderme yaparak başladı. 60 yıl önce Almanya’ya gelen Türk işçiler için “Biz onlara misafir dedik, komşu oldular” diyen Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, fotoğraf sanatçısı Ergun Çağatay’ın 1990 yılında Köln’de çektiği bir fotoğrafta duvara yazılı olarak yansıtılan dizeleri hatırlatarak şunları söyledi:
‘ANNELER ÇOCUKLARINDAN AYRILDI’
Birinci kuşak Türklerle yaptığı konuşmaların kendisini çok etkilediğini, özellikle iyimserlikleri, cesaretleri ve azimlerinden dolayı saygı duyulmayı hak ettiklerini, belirten Steinmeier, “Almanya’yı birlikte inşa ettiler. Birinci nesil, Almanya’nın kalkınmasına katkı sağladı ve ekonomik olarak ülkemizi zenginleştirdi. Ama her şeyden önce insani olarak” dedi. Steinmeier, birinci neslin çalışkanlıkları, tutkuları ve insanlığıyla Almanya’yı bugünlere getirdiğini belirtirken, “Birinci neslin temsilcileri olarak bugün bizimle birlikte olan sizlere derinden minnettarım. Birinci kuşağın çocukları ve torunları Almanya’yı inşa etmeye devam ediyor. Bunun için onlara ihtiyacımız var. Onlar sanatçı ve müzisyen, iş insanı ve aşıyı geliştirenler, hâkim ve savcıdır, milletvekili, müsteşar ve bakan. Çoğu zaman Alman vatandaşı oldular. Almanya göçmen kökenlilerin olduğu bir ülke oldu. Bunu kabul etmemizin zamanı geldi. Şu anda Almanya’da ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak Türkiye kökenliler ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kalıyor. Net bir şekilde söylemek gerekirse, Türkiye kökenli kadınların, erkeklerin ve çocukların onuru da dokunulmazdır. Ancak bu onura çok sık dokunuluyor ve saldırılıyor. Buna müsamaha göstermeyeceğiz” diye konuştu. Konuşmasının devamında gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Steinmeier, “Hakkınız olan yerinizi alın. Ortadaki yeri alın ve bunu doldurun. Bu toplumu şekillendirin, çünkü bu sizin toplumunuz” dedi.
‘ALMANYA’YI ZENGİNLEŞTİRDİLER’
Birinci kuşak Türklerle yaptığı konuşmaların kendisini çok etkilediğini, özellikle iyimserlikleri, cesaretleri ve azimlerinden dolayı saygı duyulmayı hak ettiklerini, belirten Steinmeier, “Almanya’yı birlikte inşa ettiler. Birinci nesil, Almanya’nın kalkınmasına katkı sağladı ve ekonomik olarak ülkemizi zenginleştirdi. Ama her şeyden önce insani olarak” dedi. Steinmeier, birinci neslin çalışkanlıkları, tutkuları ve insanlığıyla Almanya’yı bugünlere getirdiğini belirtirken, “Birinci neslin temsilcileri olarak bugün bizimle birlikte olan sizlere derinden minnettarım. Birinci kuşağın çocukları ve torunları Almanya’yı inşa etmeye devam ediyor. Bunun için onlara ihtiyacımız var. Onlar sanatçı ve müzisyen, iş insanı ve aşıyı geliştirenler, hâkim ve savcıdır, milletvekili, müsteşar ve bakan. Çoğu zaman Alman vatandaşı oldular. Almanya göçmen kökenlilerin olduğu bir ülke oldu. Bunu kabul etmemizin zamanı geldi. Şu anda Almanya’da ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak Türkiye kökenliler ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kalıyor. Net bir şekilde söylemek gerekirse, Türkiye kökenli kadınların, erkeklerin ve çocukların onuru da dokunulmazdır. Ancak bu onura çok sık dokunuluyor ve saldırılıyor. Buna müsamaha göstermeyeceğiz” diye konuştu.
50 TÜRK IRKÇILIK KURBANI
Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de Türklerin Almanya’ya sadece ekonomik açıdan katkı sunmadığını, burada çok kültürlüğünün oluşmasında da önemli rol oynadığını söyledi. Göç tarihinin üzücü yanlarının da bulunduğunu belirten Şen, şöyle konuştu: “Bugüne kadar Türkiye’den gelen 50’den fazla kişi Almanya’da korkunç ırkçı saldırıların kurbanı oldu. Solingen, Mölln ve Hanau saldırıları ile NSU seri cinayetleri bunların en bilinenleridir. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtı nefretin oluşturduğu tehdit, birçok Türk göçmene göre Almanya’daki en önemli güvenlik riskidir. Türkiye ile Almanya müttefik ve dost. Almanya’daki Türkiye kökenliler, Türk-Alman ilişkilerinin geliştirilmesi için ortak bir zenginlik. Yahudi düşmanlığı gibi Türk, göçmen, Müslüman karşıtlığı ve ayrımcılıkla da mücadele edilmesi gerekir. Almanya’da yaşayan Türk toplumunun Türkiye’den getirdiği kültürel kimliğin korunması, başarılı entegrasyon için vazgeçilmez bir unsur olarak görülmeli.”