Güncelleme Tarihi:
Bu yıl küresel likiditede ciddi bir daralma yaşanıp yaşanmayacağı tartışılırken, geçen yıl risk sermayesi fonlarının küresel yatırımlarda ihtiyatlı davrandığı belirlendi.
Yatırımcıların ancak yüzde 51i kendi ülkelerinin sınırları dışında yatırım yaptığı, sınır ötesine yatırım yapanların büyük bölümünün de bulundukları bölgelere yakın ülkeleri tercih ettiğine dikkat çekilen raporda, risk sermayesi fonlarının özellikle yasal düzenlemelerin yeterli olmamasını ve fikri mülkiyet haklarının yeterli düzeyde korunmamasını ciddi risk olarak değerlendirdi.
Deloitteun risk sermayesi yatırımcılarının geçen yılki eğilimlerini incelediği 'Küresel Risk Sermayesi Araştırması 2007" raporuna göre, yatırımcıların ancak yüzde 51i kendi ülkelerinin sınırları dışında yatırım yaparken, sınır ötesine yatırım yapanların büyük bölümü de bulundukları bölgelere yakın ülkeleri tercih etti.
Deloitteun çalışmasına Asya Pasifik ve Amerika ile Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden toplam 528 yatırımcı katıldı. Katılımcılara, 'Hangi ülkeleri yatırım açısından çekici buldukları?", 'Küresel yatırımlarda hangi zorluklar ve risklerle karşılaştıkları?" ve 'Zorluklara rağmen onları ülke dışında yatırım yapmaya hangi faktörlerin teşvik ettiği?" soruları yöneltildi.
Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye Stratejik Planlama, İş Geliştirme ve Pazarlama Ortağı M. Sait Gözüme göre, yapılan çalışma risk sermayesinin geçen yıldan beri küresel düzeyde temkinli ve yavaş ilerlemeyi tercih ettiğini ortaya koydu.
Gözüm, küresel likiditedeki bütün daralmaya rağmen hala önemli miktarlarda sermaye dünyada dolaşmaya devam ettiğini belirterek, Türkiyenin ve bütün şirketlerin sermaye fırsatlarını değerlendirebilmek için küresel dinamikleri iyi incelemesi gerektiğini ifade etti.
KÜRESEL YATIRIM ORANI DÜŞTÜ
Raporda, Amerika, Asya Pasifik ve Avrupada faaliyet gösteren yatırım sermayelerinin çoğunluğu 'büyük balık" peşinde koşarken yatırım stratejileri anlamında birbirlerinden farklılıklar gösterdiği kaydedildi.
Deloitteun sorularını yanıtlayan yatırımcılardan sadece yüzde 51i halen kendi ülkeleri dışında yatırımları bulunduğunu ifade ederken, bölgesel olarak bakıldığında bu oran Avrupada yüzde 63 ile en yüksek düzeye çıktı. Aynı oran, Asya Pasifik bölgesinde yüzde 58, Amerikada ise yüzde 46 oldu. Ülkeleri dışında yatırım yapanlar da çoğunlukla kendi bölgelerine yakın ülkeleri tercih etti. Rapora göre, Asya Pasifikli yatırımcılar öncelikle Çini tercih ediyor.
AVRUPALININ YATIRIM TERCİHİ YİNE AVRUPA
Karşılaştırmalı sonuçlara yer veren rapora göre, artan risk ve azalan fırsatlar Avrupalı yatırım şirketlerini kendi bölgelerine yakın ülkelerde yatırım yapmaya zorluyor.
Avrupalı yatırımcıların gözdesi Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olurken, araştırma geliştirme yatırımlarında ABDyi seçiyor. Rapor, Avrupalı yatırımcıların yüzde 60ının bu ülkelerde daha önceden yatırımları bulunan şirketlerle birlikte yatırım yapmayı seçtiğini, yatırımcıların yüzde 23ünün Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini, yüzde 19unun Avusturya, Almanya, Liechtenstein ve İsviçreyi, yüzde 17sinin ABDyi, yüzde 12sinin ise Kuzey Avrupa ülkelerini tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Asya Pasifikli yatırımcılar ise yatırımlarının büyük çoğunluğunu Çin başta olmak üzere diğer Asya ülkelerine ve ABDye yönlendiriyor. Bir önceki yıl yapılan çalışmaya göre Çine yatırım yapan Asyalı yatırımcıların oranı yüzde 20 iken, 2007de bu oran yüzde 37ye çıktı. Asyalı yatırımcıların yüzde 27si ise 2007de aralarında Singapurun da bulunduğu diğer Asya ülkelerine yatırım yaptı. ABDye yatırım yapanların oranı ise yüzde 18 oldu.
Amerikalı yatırımcılar ise yatırımlarında Hindistan ve Çini tercih ediyor. Amerikalı yatırımcıların ise yüzde 34ü Çine, yüzde 24ü Hindistana, yüzde 11i ise Kanadaya gitti. Amerikalı yatırımcıların yüzde 6sı da İsraile yatırım yaptı.
YATIRIMCI İÇİN ÖNCELİK YASAL DÜZENLEME VE FİKRİ HAKLAR
Sınır ötesine yatırım yapmamayı tercih eden yatırımcılar genellikle kendi ülkelerinde yeterli iş fırsatı bulduklarının ifade edildiği raporda, küresel yatırım yapanların ise belli risklerle karşılaşmakla beraber, yüksek getiri şansının kendilerini sınır ötesine yönlendirdiğini kaydedildi. Rapora göre, riskler arasında fikri mülkiyet haklarının yeterli düzeyde korunmaması ve yasal düzenlemelerin yeterli olmaması başta geliyor. Fikri mülkiyet hakları açısından en riskli ülke olarak da Çin görülüyor.
Tüm yatırımcıların hem fikir olduğu tek risk unsuru ise global ölçekte bir 'büyük balık" olmaması gösterilirken, yatırımcılar global ölçekte bir yatırım yapabilmenin tek koşulunun lokal yatırımlardan geçtiğine dikkat çekti.