Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Dortmund kentinde evlerinde önce bıçaklanarak öldürülen ve daha sonra evleri ateşe verilen 4 yaşındaki Mustafa, 10 yaşındaki Mehmet ve 12 yaşındaki Zilan Tüfekçi’nin Gençlik Dairesi tarafından koruma altına alınmamasına yönelik süren eleştirilere cevap geldi.
Dortmund Belediyesi Aile ve Çocuk Daire Başkanı Waltraud Bonekamp, baba Muharrem Tüfekçi’nin Dortmund’a taşındığından beri çocuklarına karşı çok sevecen davrandığını ve onlarla ilgilendiğini gözlemlediklerini söyledi.
Çocukların okulları ve anaokulu ile iletişim içerisinde olduklarını belirten Bonekamp, “Çocuklar ile görüşmemizde de bize babalarının kendilerine çok iyi davrandığını ve her şeyleri ile ilgilendiğini söylediler. Bunun yanında binlerce çocukta olduğu gibi bazen baba Muharrem Tüfekçi evine geç geliyordu. Ayrıca çocukların kötü şartlar altında olduğuna dair okullarından veya Gençlik Dairesi’nden herhangi bir şikayet de almadık” dedi.
Olumsuzluğa rastlanmadı
Muharrem Tüfekçi’nin Şubat 2012’de birkaç günlüğüne evde olmadığından bahseden Dortmund Gençlik Dairesi yetkilisi Bodo Weihrauch da, şu açıklamaları yaptı:
“Bu süre içerisinde baba, bizim de bilgimiz dahilinde tanıdık bir ailenin yanına çocuklarını bıraktı. Baba Muharrem Tüfekçi dönüşte m bizimle görüşerek tekrar çocukların bakımını üstlendi. 11 Nisan’da 2012’de meydana gelen yangından sonra çocukları Gençlik Dairesi olarak hastanede ziyaret ederek, gerekli incelemelerde bulunduk. Baba Muharrem Tüfekçi ile görüşerek aileyi yeni eve yerleştirmek için teklifte bulunduk. Baba da bize akrabalarının yanına yerleşmek istediğini söyledi. Daha sonra aile aynı binanın giriş katına taşındı. Biz Gençlik Dairesi olarak aileye yardım ettik. Taşındıkları daireyi ziyaret ederek gördük ve ortamın çocukların yaşamına uygun olduğunu tespit ettik. Ayrıca komşulardan edindiğimiz bilgilerde de olumsuz bir duruma rastlamadık. Gençlik dairesi yetkilileri bu zamana kadar gerekli bütün çalışmaları yapmıştır. Bizim bütün kontrollerimizde ailede her şeyin normal olduğunu gördük. Çocukları babadan alma gereği görmedik.”