Aralıksız olarak 26 Ekim 1998’e kadar aynı görevde kaldı.
Norbert Blüm, hafta içinde 80 yaşına girdi.
Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülerine bakıyorum.
Çakı gibi...
Blüm’le ilgili haberleri izlerken 1980’li yıllarda buluverdim kendimi.
Yaptığım bir muziplik de aklıma geliverdi birden.
1980 yılı Kasım ayında Hürriyet’in yurt dışı baskıları merkez redaksiyonu Frankfurt’ta çalışmaya başlamıştım.
Şirket ilgili Çalışma Dairesi’ne çalışma izni için başvuruda bulundu.
Birkaç ay sonra hayır yazısı geldi.
Yani çalışma izni vermiyorlardı.
Derhal telefona sarıldım.
Türk gazetecilerle yapılan bir toplantıda tanıştığımız Bonn’daki Federal Çalışma Bakanlığı Müsteşarı’nı aradım.
“Ben Hürriyet’in şef redaktörü Kemal Şener’im.
Almanya’da gazetecilik ve politika öğrenimi görmüş bir arkadaşı işe almak istedik. Çalışma Dairesi’ne başvurduk. Ama çalışma izni vermiyorlar. Lütfen bize yardımcı olun” dedim.
Müsteşar telefonda, “Siz hiç merak etmeyin ben onlarla konuşur işi hallederim” yanıtını verdi.
Gerçekten de öyle oldu.
Birkaç hafta sonra önce hayır diyen aynı Çalışma Dairesi’nden çalışma izni verildiği yazısı geldi.
* * *
O günlerde daha Norbert Blüm, Federal Çalışma Bakanı değildi.
Bakan Blüm’le ilk kez 1980’li yılların ortalarında dönemin Federal Hükümetin Yabancılar Sorumlusu Liselotte Funcke’nin de katıldığı bir toplantıda karşılaştım.
O zamanlar daha Frankfurt’taydım.
Toplantı bittikten sonra ayaküstü sohbet ettik.
Kendisiyle uygun bir zamanda söyleşi yapmak istediğimizi söyledim.
“Olur” dedi.
Basın Sözcüsü ile birkaç hafta sonrasına bir tarih belirledik ve Bakan Blüm’le Bonn’daki makamında kahve üstüne kahve içip, uzun bir söyleşi yaptık.
Bakan Blüm’e “Türk işgücü göçü Almanya için ne ifade ediyor?” diye sormuştum.
İlkokuldan sonra Rüsselsheim’daki Opel fabrikasında meslek eğitimi yapan, ancak yıllar sonra dışardan liseyi bitirip felsefe, Alman dili ve edebiyatı ile teoloji öğrenimi görüp doktorasını yapan Norbert Blüm, önce uzun uzun kendisinden bahsetmişti. “Ben Opel işletmelerinde meslek eğitimi yaptığım ve çalıştığım dönemlerde henüz Türk işçileri yoktu. Onlar daha sonraki yıllarda geldiler. Maden ocaklarında, çelik işletmelerinde, otomobil fabrikalarında gece gündüz demeden çalıştılar. Hafta içi hafta sonu demeyip çoğu üç vardiya çalıştı. Almanya’nın kalkınmasına, Alman sanayinin ve Alman ekonomisinin bu düzeye gelmesine diğer ‘misafir işçiler’ gibi Türkler de çok önemli katkılarda bulundular. Bu katkıları kimse inkar edemez. Bu bağlamda biz Almanlar Türklere çok şey borçluyuz, onlara teşekkür borcumuz var. Ülkem ve halkım adına onlara teşekkür ediyorum” demişti.
* * *
1987 yılında Hürriyet’in Bonn Temsilcisi olarak göreve başladıktan sonra da Bakan Blüm’le çeşitli vesilelerle bir araya geldik.
Bakanlık görevini bıraktıktan sonra da zaman zaman yollarımız kesişti.
O babacan tutumunu hiç kaybetmedi.
Yüzünden gülümsemeler hiç eksik olmadı.
Norbert Blüm, İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük Sosyal Bakanı olarak ciddi yasal düzenlemelere imza attı.
Üyesi olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik Pratisi’nin (CDU) 1960’lı yıllarda hayata geçirdiği sosyal piyisa ekonomisinin 1980’li yıllardan itibaren yeniden uygulamaya konulmasında kararlı bir tutum sergiledi.
Kendi partisinden tepkiler gelmesine rağmen yaşlılar, engelliler ve kimsesizler için Bakım Sigortası’nın hayata geçirilmesinde ısrar etti.
Başardı da.
Hatta bu yüzden kendisiyle “Kalp, İsa (Jesu), Marx (Karl Marks)” diye dalga geçenler bile oldu.
Ama Blüm bunlara hiç aldırış bile etmedi.
* * *
Norbert Blüm, “Emekli aylığı garanti” söylemiyle de tanındı.
Yeni yasal düzenlemelerin hayata geçirilmemesi halinde, Emeklilik Sigortası sisteminin çökeceğini ve ödenecek prim oranın böyle devam ederse 2030’a kadar yüzde 40’a ulaşacağını taa o zamanlar gördü.
O yüzden yeni bir Emeklilik Reformu Yasası için kolları sıvadı.
1986 yılındaki genel seçimler öncesi Almanya’da büyüklü küçüklü kentlerin sokaklarını Norbert Blüm resimli “Zira bir şey garanti: Emekli aylıkları” yazılı afişler süsledi.
O afişleri bir elinde fırça, diğerinde tutkal kovası çoğu yere kendi yapıştırdı.
Hükümetin o yılkı
seçim kampanyasının ana konusu da zaten emeklilikti.
* * *
Yaptığımız bir başka söyleşide Bakan Blüm’e “Siz Türklerin de Çalışma Bakanı’sınız. Türklerle hiç kişisel ilişkileriniz oldu mu? Türk deyince aklınıza ne geliyor?” diye de sormuştum.
“Türklerden hep yakınlık gördüm. Gerçekten cana yakın insanlar. Almanya’nın çeşitli kesimlerinde gittiğim büyüklü küçüklü kentlerde çaylarını içtim. Sade Türk kahvelerini de. Türk mutfağına bayılırım” diye başlayıp, “Benim terzim bile Türk” demişti.
Gerçekten de öyleydi ve öyle...
Hala Bonn’da oturan Norbert Blüm’e birkaç kez Bonn’daki bir Türk terzide de rastlamıştım.
Benim “Uşacuğum” diye takıldığım Ali Hamurcuoğlu’na ait terzi ve kuru temizleme dükkanında. Uzun yıllar Yurtdışı Giresunlular Derneği’nin yöneticileri arasında da yer alan terzi Ali’ye pantolonlarını, ceketlerini kısaltırıyordu Bakan Blüm.
“Bakan olduğu dönemlerde bile yanında hiçbir zaman koruma görmedim” demişti Giresunlu terzi Ali.
* * *
Norbert Blüm, 1972-1981 ve 1983-2003 yılları arasında Bonn’da ve Berlin’de Federal Meclis milletvekilliği yaptı.
Yani yaklaşık 30 yıl.
Aktif politikadan ayrıldıktan sonra da Norbert Blüm politikadan tamamen kopmadı.
Çocuklara Yardım Vakfı’nın başkanlığını üstlendi.
Filistinlilerin hakları için yollara düştü.
Bu yüzden bazı çevreler tarafından Yahudi düşmanı suçlamalarına hedef oldu.
Almanya’nın dünyaya açık bir ülke olması için mücadele veren Suratını Göster (Gesicht Zeigen) derneğinin yönetiminde yer aldı.
Kohl döneminde aralıksız olarak görev yapan tek bakan olduğu halde sonraları Kohl tarafından hain ilan edildi.
Çünkü Norbert Blüm, “Kendilerine şeref sözü verdim. İsimlerini ve yaptıkları bağış miktarını açıklamam” diyen Helmut Kohl’ün yıllarca genel başkanlığını yaptığı CDU’ya bağış skandalında farklı bir yaklaşım sergiledi.
Yani, Kohl’ün tutumunu eleştirdi.
Bu yüzden de Kohl’ün son yayınlanan kitabında Blüm için, “O bir haindir” ifadesi yer aldı.