Güncelleme Tarihi:
AVRUPA pazarlarındaki uzun yıllara dayanan tecrübeleri sonucu artık ürünleriyle büyük marketlerin raflarında yer almayı başaran büyük gıda firmalarının temsilcileri, tanıtım konusunda kamusal kuruluşlar ve iş dünyasından çıkan sivil toplum örgütlerin daha fazla devreye girmesi gerektiğine işaret ettiler. Türk iş dünyası adına Avrupa’da lobi çalışmaları yapmak, Türkiye ile Avrupa arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişimine katkıda bulunmak hedefiyle kurulmuş olan TEBA’nın (Türk Avrupa Ekonomi Birliği), gıda fuarı Anuga’da düzenlediği toplantıda bu konular konuşuldu. Anuga’nın konferans salonunda ‘Türkiye ve Avrupa’da gıda sektörünün sorunları’ başlığı altında gerçekleştirilen toplantıya fuara Türkiye ve Avrupa’dan katılan ya da ziyaret eden iş insanları katıldı. TEBA Başkanı Mehmet Yaşaroğlu’nun yaptığı açış konuşmasının ve birliğin yönetim kurulu üyelerinden Cevdet Koçaş ‘Global pazarlara açılmanın ve Almanya’nın önemi’ başlıklı sunumunun ardından, önde gelen gıda şirketlerinden Yayla’nın Satış Müdürü Batur Babacan, Meray Kuruyemiş’in Genel Müdürü Kadir Kılıç ve Bahçıvan Peynirleri’nin İhracat Direktörü Mehmet Ergül sektörün sorunlarını dile getirdiler.
KUZEY REN VESTFALYA ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL
Başkan Yaşaroğlu, Düsseldorf merkezli TEBA’nın Almanya’daki güçlü Türk şirketlerin katılımıyla kurulduğunu, üyeleri arasında Alman iş insanlarının da bulunduğunu vurguladı. Türkiye ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki iş insanları arasındaki bağları güçlendirmek için kurulan TEBA’nın arkasındaki bilgi ve deneyim birikimini, Türkiye’den dünya pazarlarına açılan, Avrupa’da yatırım yapmak isteyen ya da zaten faaliyetlerine Avrupa’da başlamış olan iş insanlarına ‘cömert’ bir şekilde aktarmayı hedeflediğini kaydetti. Önümüzdeki dönemde İstanbul ve Brüksel’de de birliğin temsilciliklerini açacaklarına işaret eden Yaşaroğlu, “Eğer güçlü lobiler oluşturamazsak daha çok uzun yıllar sorunlarımız üzerinde konuşmak zorunda kalırız” dedi. Asıl mesleği ‘mali müşavirlik’ olan ve ‘onursal profesör’ ünvanı taşıyan Cevdet Koçaş da Almanya’da şimdiye kadar çoğu Türkiye kökenli 700-800 şirket kuruluşunu gerçekleştirdiklerini belirterek, kuruluş süreçleri öncesi ve sonrasına ilişkin bilgi verdi. Koçaş, dışa açılmayı hedefleyen şirketler için Almanya’nın ve hatta derneğin merkezinin bulunduğu Kuzey Ren Vestfalya’nın önemli bir potansiyel içerdiğine işaret etti.
‘ÜRÜNLERİ MARKET ZİNCİRLERİNE PAZARLIYORUZ’
Toplantının panel bölümünde de her biri Almanya ve Türkiye’de uzun yıllara dayanan geçmişi olan firmaların yöneticileri Batur Babacan, Kadir Kılıç ve Mehmet Ergül de kendi pratiklerinden hareketle karşılaştıkları sorunları anlattılar. Lobi faaliyetlerinin eksikliği nedeniyle Avrupa pazarlarında büyük sorunlar yaşandığına işaret eden Yayla Satış Müdürü Babacan, “Biz Almanya’daki 45 yıllık deneyimlerimiz sonucu artık ürünlerimizi rahatlıkla büyük market zincirlerine pazarlıyoruz. Ancak bazı ürünlerin bu pazarlarda başarısı için lobi çalışmaları gerekiyor” dedi. Ayran örneğini veren Babacan, daha önceki lobi faaliyetleri sonucu pazarda ayranın bir ‘Yunan lezzeti’ olarak kabul gördüğünü belirterek, “Bizim de bu alanda lobi çalışması yapmamız gerekiyor. Ama bunu biz üretici şirket olarak yapamayız. Çünkü o ‘ürün reklamı’ olur. Bunu tabii ki yapıyoruz. Ancak ayranın ya da diğer ürünlerin tanıtımı için lobi çalışmasını derneklerin, kamu kuruluşlarının yapması gerekiyor” diye konuştu.
‘LOJİSTİK İŞİNİ ÇÖZMEMİZ GEREKİYOR’
Türkiye’deki tarım ürünlerinin fiyatlarındaki istikrarsızlığın kendilerini çok zorladığını belirten Meray Genel Müdürü Kılıç, “Türkiye’de Tarım Bakanlığı’nın bu konuyu ele alması gerekiyor. Türkiye’de kuruyemiş alanında artan ürün maliyetleri buraya da yansıyınca, istikrarlı fiyat sistemi olan ve bu nedenle ileriye yönelik daha kolay planlar yapabilen Amerikalıların gerisinde kalıyoruz” dedi. Türkiye’den Avrupa pazarlarına ürün nakliyesindeki yüksek maliyetlere de işaret eden Kılıç, “Lojistik işini çözmemiz gerekiyor. Bu maliyetler raflara yansıyor. Şu anda Türkiye’den Avrupa’ya bir konteyner 1200 Dolar’a gidiyor. Aynı miktarda ürünü taşıyan bir TIR’a ödenmesi gereken miktar ise 4 bin Dolar. Bir de TIR bulmakta zorlanıyoruz. Ürünlerin konteyner trenleriyle gelmesi gerekiyor” dedi.
‘GÜMRÜK VERGİLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ GEREKİYOR’
Karşılaşılan en büyük sorunların ‘vize’ ve ‘gümrük vergisi’ olduğuna işaret eden Bahçıvan İhracat Direktörü Ergül de “Gümrük vergilerinin düşürülmesi gerekiyor. Biz ürünlerimize güveniyoruz. Ancak vergiler nedeniyle pazara rakiplerimiz karşısında 1-0 yenik çıkıyoruz. Kilosunu 3 Euro’ya verdiğimiz ürün Almanya’da raflara çıktığında 5 Euro’yu buluyor. Bu durum rekabet şansını azaltıyor” ifadelerini kullandı. Ürünlerin gümrüklerden geçişi sırasında da büyük zorluklarla karşı karşıya kalındığına işaret eden Ergül, “Türkiye’den aldığımız ürün analizlerini kabul etmiyorlar. ‘Burada yaptıralım’ diyoruz, kabul etmiyorlar. Ekstra vergiler çıkarıyorlar. Belki Avrupa’da üretime geçerek sorunları çözeriz” diye konuştu.
TÜRK ŞİRKETLERİNİN DESTEĞİYLE KURULDU
Düsseldorf merkezli iş insanları derneği TEBA, Avrupa’da tanınan Türk şirketlerinin desteğiyle kuruldu. Bu şirketlerden bir bölümü şunlar: Yayla, Kığılı, Leonardo Group, Komtax, Adler Media, Meba Steel, Peker Holding ve Tip-Top Service Group.