Güncelleme Tarihi:
“İyi günler, gerçekten önemli bir buluş bu” diyordu telefondaki ses. Kendisinin öğretim üyesi olduğunu belirttikten sonra, “Ancak TÜBİTAK’ın liseler arası yarışmasında buna benzer bir ürünü gördüm. Elime aldım, dokundum.. Onlarınki bir TV kumandasıydı. Mutlaka bulmalısınız onları” diyordu. Öğrencilerin ya da okulun ismini anımsıyor musunuz sorum üzerine, “Hayır anımsamıyorum. Bu da sizin işiniz, onları bulmak göreviniz” diyordu kararlı ve sert bir sesle…
Bu tavra kızmalı mıydım yoksa hak mı vermeliydim? Kısa bir kararsızlıktan sonra; hayır kızmamalıydım ve bir an önce işe koyulmalıydım…
İşte bu duygularla başladım Japon devini sollayan genç mucitlerin izini sürmeye… Heyecanlıydım, gerçek miydi acaba? Yanılıyor olabilir miydi bu meçhul hoca! TÜBİTAK’tan yardım istedim… Kısa bir süre sonra geldi yanıt.. Evet doğruydu, Mart ayında yapılmıştı finali hem de teselli ödülü almışlardı… Heyecanım gittikçe artıyordu…
Burak’ın annesi Sinem Hanım’a ulaştım önce… Çocukların yarışmadan teselli ödülüyle dönmelerinin yarattığı ‘hayalkırıklığıyla başladı” söze… Burak’la devam etti… Anaokulundan itibaren Şişli Terakki’de ‘burslu’ okuduğunu; her alanda büyük yetileri olduğunu; piyano çaldığını, koroda olduğunu söyledi gururla… Livaneli’nin “Ey Özgürlük” şarkısını söylediğinde insanların nasıl da hayranlıkla dinlediğini anlattı ardından.. Ama Burak evde yoktu; tatile gitmişti…
Proje Danışmanı Bülent Büyükaydın’ı aradım daha sonra… Kuşadası’nda tatildeydi… Projenin öyküsünü dinledim, fotoğrafları istedim.. Ve artık haber yayına hazırdı…
YİNE ÇALDI TELEFON...
Japon Devini sollayan gençler manşetteydi işte!… Sadece 15 yaşındaydılar. Dünya devinin milyarlarca dolarlık ar-ge merkezinden çıkan bu fikrin henüz prototipi üretilmişti ve ticarileşmesi zaman alacaktı… Oysa Türkiye’den iki lise öğrencisi ve de tabii ki öğretmenlerinin, benzer fikri ortaya koyup sonlandırmaları birkaç aylarını almıştı sadece… İnanılmazdı benim için… Yarışma sonrası kimse aramamıştı kendilerini… Oysa Türk elektronik sanayi Avrupa başta olmak üzere yüzlerce ülkeye ihracat yapıyordu…
Yaklaşık bir saat sonra yine çaldı telefonum… Koç Holding’ten arıyorum, Cem Soysal, “Elinize sağlık çok güzel bir haber yapmışsınız bugün” diyordu bu kez karşımdaki ses… “Kalbim yerinden çıkacaktı sanki…Evet tamam işte çocukları fark ettiler diyordum içimden.” Koç İnventram’dan arıyorum, diyordu. İnventram’ın; ‘buluş’ anlamına gelen İngilizce ‘invent’ ve koç anlamına gelen ‘ram’ sözcüklerinin birleşmesinden oluştuğunu anlatıyordu… Bir gün önceki Brother Industries’in buluşundan sonra çocukların projesinin büyüklüğüne dikkat çekti ve onlara ulaşmak istediğini söyledi. Koç’un çiçeği burnunda şirketinin Genel Müdürüydü Cem Soysal.. Şirket kurulalı bir ay olmamıştı… Basınla buluşması on gün önceydi…
Bu buluşmada Soysal, buluş sahipleri ve girişimciler için Türkiye’de en önemli başvuru noktası olmayı hedeflediklerini anlatmıştı. Inventram’ın sanayi ve üniversite işbirliğinde Türkiye’de ilk olduğuna dikkat çekerken, “Silikon Vadisi, ABD’de üniversiteler bölgesinde yaşayan ve şirket doğuran bir merkez oldu. Yeni fikir ve teknolojiler üreterek, dünyaya satıyor. Neden Türkiye’de de Inventram böyle olmasın” diyordu…
BÜYÜK BULUŞMA AĞUSTOS’TA ONAY ÇIKARSA ARÇELİK’TE…
Peki ama Burak ve Kaancan’ın fikri bu girişimin ilk örneği olabilecek mi? Cem Soysal, benimle konuşmasının hemen ardından Danışman Öğretmen Bülent Büyükaydın’ı aradı… “Ben bir ışık görüyorum, bir araya gelelim… Danışmanlarımız, siz ve çocuklar buluşalım. Danışmanlar ticarileşebilir, derse Arçelik Grubu televizyon kumandalarında bunu kullanmak istiyoruz” dediğini aktardı genç öğretmen.. İki taraf için de uygun zaman olarak Ağustos ayının ikinci yarısını belirlemişler.. 12 yıllık fizik öğretmeni Büyükaydın, heyecanla anlatıyordu konuşmalarını.. “Her şey için teşekkür ederiz” cümlesiyle bitirdi sözlerini…
Meslek yaşamımın en keyifli haberlerinden biri oldu Burak ve Kaancan’ın kinetik kumanda projesi. İki gündür büyük bir heyecan fırtınası kopuyor yüreğimde… Haberin düğmesine basan meçhul hocaya da teşekkürlerimi sunuyorum… O aramasaydı, biz başlayamazdık… Şimdi sıra “Arçelik gençlerin fikrini üretime geçiriyor” haberinde… Umarız Ağustos’ta bu başlıkla haberimiz manşetimizi süsleyecek…