Gel de isyan etme!

Güncelleme Tarihi:

Gel de isyan etme
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2023 09:32

Almanya Federal Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Basın hür ve özgürdür... Herkesin düşüncesini özgür bir şekilde ifade etme hakkı vardır. Zaten demokratik ülkelerde doğru olanı da budur. Bir medya çalışanı olarak dünyanın neresinde olursa olsun düşünceyi ifade özgürlüğünden yanayım. Hem de sonuna kadar...

Haberin Devamı

Gel de isyan etme
BASIN özgürlüğü savunucusuyum... Hem de kararlı bir biçimde... Ancak bazı Alman basın organlarında Türkiye ile ilgili çıkan haberleri ve kullanılan dili görünce isyan ediyorum. Türk askerleri ülkenin çeşitli kesimlerinde insanları acımasızca öldüren, bombalı saldırılar düzenleyen teröristlere dönük operasyon düzenlediğinde, “Erdoğan’ın askerleri” deniliyor.
Bunu yazanlara “O askerler, Erdoğan’ın askerleri değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin askerleri” diyorum.
“Onlar Türk askerleri, Türkiye’nin askerleri” diyorum.
Dünyanın başka yerlerinde cezaevleri huzureviymiş gibi bir tutum sergilenip, Türkiye’deki hapishanelerden “Erdoğan’ın cezaevleri” diye bahsediliyor.
Böyle yazanlara “O hapishaneler Erdoğan’ın cezaevleri değil, her ülkedekiler gibi suçluların, bazen de suçsuzların suçsuz yere kaldıkları cezaevleri” diyorum.

Haberin Devamı

‘ZAMAN YARDIM ETME ZAMANI’
Hafta başında Alman Devlet Televizyonu ARD’de yayınlanan ‘Hart aber fair’ (Sert ama adil) açık oturumunu izledim. “Suriye ve Türkiye’de deprem. Nasıl yardım edebiliriz?” başlıklı programın katılımcıları Rango Yogeshwar (Lüksemburg kökenli gazeteci), Serap Güler (Almanya doğumlu Türkiye kökenli CDU Federal Meclis milletvekili), Falah Elias (Suriye kökenli radyo ve televizyon muhabiri), Gerd Friedsam (Alman Teknik Yardım Kurumu (THW) yöneticisi) idi. Depreme Diyarbakır’da yakalanan Sol Parti Eş Başkanı Janine Wissler Ankara’dan, Federal Beslenme ve Tarım Bakanı Cem Özdemir de Berlin’den video konferans yöntemiyle katıldılar açık oturuma.
Yeni yıldan beri ‘hart aber fair’ başlıklı açık oturumu yöneten genç moderatör Louis Klamroth, sıra Cem Özdemir’e geldiğinde, depremden nasıl haberdar olduğunu sordu.
Herkes gibi televizyon, radyo haberlerinden duyduğunu, daha sonra deprem bölgesinde yaşayan tanıdıklarından ve dostlarından gelişmeler hakkında bilgi aldığını söyledi Bakan Özdemir.
Ve elinden gelen herkesin yardıma koşmasının iyi olduğunu vurgularken, “Zaman yardım etme zamanıdır. Hem de çok çabuk” dedi.
Cem Özdemir sözlerini bitirir bitirmez sunucudan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan derhal uluslararası yardım ricasında bulundu. Böyle bir durumda bu birçok ülke için çok normal. Ama Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanı için de bu normal mi?” sorusu geldi.

Gel de isyan etme
‘OLMAZ, BU KADARI DA OLAMAZ’
Sunucu, yardımların Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil, deprem bölgesinde ölüm-kalım savaşı veren Türkiye’nin insanlarını yapılacağını görmezden, bilmezden, duymazdan geldi.
Bu soruyu duyar duymaz, kendi kendime “Olamaz, bu kadarı da olamaz” diye söylendim.
Bakan Özdemir de benim gibi düşünmüş olmalı ki, içini çekti ve durumun çok dramatik olduğunu, yaşanan felaketin akıllarda kalan en şiddetli depremlerden biri olduğunu, güncel politikaya girmek istemediğini, inşaatlarla ilgili söylenecek şeyler olduğunu, ancak şu anda bunun zamanı olmadığını söyledi haklı olarak.
“Zaman yardım etme zamanıdır, yardımda bulunma zamanıdır. Biz de bunu yapacağız” dedi.
Bir gün sonra Alman Devlet Televizyonu ZDF’de akşam haberlerinin ardından depremle ilgili özel bir program yayınlandı.

Haberin Devamı

‘ÇAMUR AT İZİ KALSIN’
Programda, Suriye’deki deprem bölgesinde yardım çalışmalarına katılan F.B. isimli Alman bir kadınla söyleşi yapıldı.
F.B., deprem yaşanan günün akşamı geç saatlerde Türkiye’ye ait uçakların hava saldırısında bulunduğunu ileri sürdü.
Önce kendisi yaşamış, kendisi görmüş gibi anlatıp, sonra aldığı bu haberi o bölgedekilere doğrulattığını söyledi.
Yani bir yerde “çamur at izi kalsın” davranışı sergiledi.
Nitekim onun bu sözlerini ciddiye alıp haber yapan Alman gazeteleri oldu.
Bazı Alman gazeteleri aynı bölgeye Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın emriyle bomba yağdırıldığına yer verdi.
Somut hiçbir veri ve bulgu olmadığı halde Almanya’da özgür basın, basın özgürlüğü kalkanının ardına sığınıp yalan yanlış haberler yayınladı.
Bu yazıları okuyan ve ARD ile ZDF’in programlarını izleyen birçok okuyucu telefon etti.
“Yüz binlerce Türk’ün ve Türkiye kökenli insanın ödediği harçlarla Alman Devlet Televizyonları bile bile Türkiye düşmanlığı yapıyor” diyerek serzenişte bulundular.
“Gel de isyan etme!” dediler.
Evet...
Gerçekten gel de isyan etme!

 

 

BAKMADAN GEÇME!