Güncelleme Tarihi:
Wulff, görevi boyunca halkın yeniden politikaya ve politikacıya daha fazla güven duymasına katkıda bulunmak için yoğun çaba göstereceğini de ifade etti.
Aslında bu çok da yeni bir şey değildir.
Son yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıldığında, Almanya'da halkın politikacılara güven duygusunun sistematik olarak azaldığı açık bir biçimde görülüyordu.
Peki, bunda politikacıların hiç mi suçu yok.
Tabii var.
Bunun en somut örneği son günlerde yeniden yaşanan emeklilik yaşı tartışmasıdır.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) oluşturduğu büyük koalisyon hükümeti döneminde 2006 yılında Almanya'da emeklilik yaşının kademeli olarak 67'ye yükseltilmesi karara bağlandı.
Gerekçe, Almanya'da halkın yaşlanması ve şu anda bazı önlemler alınmaması durumunda ilerde emeklilerin finansmanın imkansız hale gelmesiydi.
Resmi verilere göre, 2005 yılında çalışan her 3.2 kişi bir emekliyi finanse etmekteydi.
Yapılan projeksiyonlara göre, 2030 yılında çalışan bir kişi iki emekliyi finanse etmek zorunda kalacak.
İşte bu durum gözönünde bulundurularak CDU/CSU ve SPD'den oluşan büyük koalisyon hükümeti 2012-2029 yılları arasında kademeli olarak emeklilik yaşının 67'ye yükseltilmesini kararlaştırdı.
Bu kararın alınmasında o dönemde Federal Çalışma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan SPD'nin Genel Başkanı Franz Müntefering etkin bir rol oynadı.
2009 yılındaki genel seçimlerde SPD iktidarı kaybetti.
SPD'de lider değişti...
İşte aradan daha 4 yıl bile geçmeden SPD emeklilik yaşı konusunda yan çizmeye başladı.
Yeni SPD yönetimi, emeklilik yaşının yükseltilmesi uygulanmasının ertelenmesini gündeme getirdi.
SPD, buna gerekçe olarak Almanya'da ortalama emeklilik yaşının 61.4 olmasını göstermekte.
Tabii bir de Almanya'da şu anda 60-64 yaş grubunun sadece yüzde 21.5'inin sosyal sigortalı olarak çalıştığını da gerekçe olarak göstermekte.
SPD, bu yaş grubunda çalışanların oranı yüzde 50'yi geçinceye kadar emeklilik yaşının yükseltilmesinin ertelenmesinde ısrar etmekte.
Bu veriler yeni değildir...
SPD'nin onay verdiği karar döneminde de rakamlar hemen hemen bunların aynısıydı.
Bunu şu anda hala sorumluluk taşıyan ve aralarında 2006 yılındaki kararın altında imzaları bulunan sosyal demokrat politikacılar da biliyordu.
Hem de bal gibi...
Politikada, tıpkı ikili ilişkilerde olduğu gibi inandırıcılık, süreklilik ve güven esastır.
“Dün dündür” politikasını ilke edinen politikacılara ve partilere güven duyulmaması yadırganmamalıdır.