Güncelleme Tarihi:
Şu andaki Avrupa Birliği'nin (AB) öncüsü konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye arasındaki bağların geliştirilmesini öngören “Ortaklık Anlaşması” imzalanmadan önce bir konuşmacı şunları söylüyor:
Türkiye Avrupa'ya aittir. Türkiye, bu topluluğun tam üyesi olmalıdır. Türk dostlarımızla tam hemfikir olduğumuz bu arzu ve gerçek, birlikteliğimizin en güçlü ifadesidir.
Evet, bunları Avrupa Komisyonu'nun ilk başkanı Walter Hallstein söylemiştir.
1982 yılında ölen Walter Hallstein, Almanya'nın şu andaki Başbakanı Angela Merkel'in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU)üyesiydi.
Tarih: 17 Aralık 1997.
Yer: Berlin.
Olay: Türkiye'nin AB üyeliği.
Bir basın bildirisinde şu sözcüklerin altı çizilmekte:
Türkiye Avrupa yolunda dışlanamaz.
CDU ve “kardeş parti” Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) meclis grubu adına yapılan bu bildirin altında Michael Glos'un imzası var.
Michael Glos, o dönemde Federal Meclis CSU Eyalet Grup Başkanı'dır.
Glos'un bu sözleri o grup mensubu parlamenterleri de bağlamaktadır.
Evet, 1963 yılından beri Türkiye ile AB arasında tam üyelik hedefiyle yapılan sözleşmelerin çok büyük bir bölümünde CDU'lu ve CSU'lu politikacıların da imzaları vardır.
Böyle olduğu halde, şu andaki CDU'lu ve CSU'lu politikacılar, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda “yan çizmektedir”.
Her ne kadar Almanya'nın eski Başbakanı Gerhard Schröder “nasıl birazcık hamile olunmazsa, birazcık üyelik de olmaz” dese de, Başbakan Angela Merkel, Türkiye'nin “imtiyazlı ortaklık”la yetinmesinden yanadır.
“Kardeş parti” CSU ise “Türkiye'ye dürüst davranmalıyız. Tam üye olamayacağını söylemeliyiz” diyerek, “imtiyazlı ortaklık”ı tek çözüm olarak görmektedir.
CSU, 2005 yılında başlatılan müzakerelere son verilmesini bile talep ediyor.
“Türkiye'ye dürüst davranılım” demek, apaçık bir biçimde Alman muhafazakar kanadın, yani CDU ve CSU'lu politikacıların şu ana kadar Türkiye konusunda dürüst davranmadığını itiraf etmek anlamına gelmektedir.
Devletler arası ilişkilerde süreklilik ve karşılıklı güven esastır.
Bunu CDU ve CSU'lu politikacıların da bilmesi gerekir.
Bilmiyorlarsa da öğrenmeleri gerekir.