Güncelleme Tarihi:
KENDİ seçim bölgesi Kuzey Ren Vestfalya’nın (KRV) Sauerland kesimindeki Arnsberg kentinde bir manastırın terasında moderatör Theo Koll’un sorularını yanıtlıyordu.
Tabii asıl konu, eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerde sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) ‘birinciliğe’, Almanya genelinde de Sosyal Demokrat Parti’yi ve Yeşiller’i geride bırakarak ‘kardeş partiler’ olarak bilinen CDU ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) ardından ‘en güçlü parti’ konumuna yükselmesiydi.
CSU’nun Andechs beldesinde geçen hafta yaptığı ‘Değerlendirme Toplantısı’ çerçevesinde düzenlenen basın toplantısında, “CDU özlü Almanya için Alternatif’tir” diyerek kafaları karıştıran Merz, her ne kadar sonradan “Biz federal hükümete alternatifiz. Biz alternatifiz, Almanya için, Almanya’da” diyerek ‘kıvırsa’ da bu kez televizyonda partisini de ‘karıştıran’ açıklamalarda bulundu.
AfD İLE İŞBİRLİĞİ SİNYALİ
Ocak 2022’den bu yana CDU Genel Başkanı olarak koltuğunda oturan ve aynı zamanda CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkanı olan Friedrich Merz, daha önceki dönemlerde “AfD ile kesinlikle işbirliği yapmayacağız” söylemini defalarca yinelediği halde, partisinin yerel düzeyde AfD ile birlikte bazı kararlar alabileceğinin sinyalini verdi.
Avrupa’da, federal ve eyaletler düzeyinde AfD ile kesinlikle işbirliği yapmayacaklarını yineledi.
“Ama yerel politika, eyalet ve federal politikalarından farklıdır. Şayet Thüringen’de AfD’li bir kaymakam ve Saksonya-Anhalt’ta AfD’li bir belediye başkanı seçilmişse, bunlar demokratik seçimlerdir. Bunu kabul etmek zorundayız. Tabii ki, yerel parlamentolarda hep birlikte kentin, ilçenin ve bölgenin şekillendirilmesi için ortak yollar aranmalı” diyerek, dolaylı da olsa partisinin de AfD ile işbirliği yapabileceği sinyali verdi.
CDU’nun 2018 yılındaki kongresinde AfD ile hiçbir düzeyde ve hiçbir şekilde işbirliği yapılmayacağı yönünde karar alındı.
Bu karar 2020 yılındaki kurultaya yinelendi.
CDU kongresinde alınan, “CDU’da AfD ile işbirliği yapılmasını ve bu partiye yakınlaşılmasını isteyenler, aşırı sağcı görüşü, Yahudi düşmanlığını ve ırkçılığa bilinçli olarak göz yumanlara yakınlaştıklarını bilmeliler. CDU, AfD’yle her türlü koalisyonu da her türlü işbirliğini de reddeder” kararını hiç şüphesiz parti lideri Friedrich Merz de bilmektedir.
Bilmemesi mümkün değildir.
Zira kendisi daha iki yıl önce, “Eğer bizden birisi AfD ile işbirliği yapılması için parmağını (elini) kaldırırsa, ertesi gün partiden ihracı işlemleri başlatılır” diyerek tehditte bulunmuştur.
PARTİLİLER TEPKİ GÖSTERDİ
Evet...
Böyle olduğu halde CDU liderinin AfD ile işbirliği kapılarını her alanda tamamen kapatmaması partisinde de tepkilere yol açtı.
CDU’lu Berlin Eyalet Başbakanı Kai Wegner, “CDU, politikası kin, bölme ve dışlama olan bir partiyle işbirliği yapamaz ve yapmak da istemez” dedi.
CDU’lu Federal Meclis Başkan Yardımcısı Ywonne Magwas, “İster yerel konseyler, ister Federal Meclis olsun, aşırı sağcı hep aşırı sağcı kalır. Hıristiyan Demokratlar için aşırı sağcılar hep düşmandır” açıklamasında bulundu.
CDU Genel Başkan Yardımcısı Karin Prien, “Kongrede alınan karar belli ve ben partimizin başka türlü davranacağını düşünemiyorum. Aşırılarla kesinlikle işbirliği yok!” dedi.
CDU’lu Norbert Röttgen, “AfD ile işbirliği yasağı kararımız belli. Bunu değiştirmek isteyenin önce kurultayda çoğunluğu sağlaması gerekir” uyarısında bulundu.
CDU’nun eski Genel Sekreteri Ruprecht Polenz, “Hayır sevgili Friedrich Merz. Hıristiyan Demokratlar, faşist bir partinin üyeleriyle hiçbir şeyi şekillendiremez” dedi.
‘Kardeş parti’ CSU Genel Başkanı Markus Söder, “CSU, hangi düzeyde olursa olsun, AfD ile işbirliğini kesinlikle reddetmektedir. Böyle bir partiyle işbirliği yapmak bizim değerlerimizle bağdaşmaz” açıklamasında bulundu.
GERİ ADIM ATTI
İçten ve dıştan gelen yoğun tepkiler üzerine Friedrich Merz, “Yeniden açıklık kazandırmak için, farklı bir şey söylemedim. CDU’nun aldığı karar geçerli. CDU, yerel düzeyde de AfD ile işbirliği yapmayacaktır” diyerek geri adım atmak zorunda kaldı.
İşte dün “Ak” dediklerine bugün “Kara” diyen politikacılar yüzünden insanların partilere ve politikacılara güvenleri sarsılmakta.
Bu ve benzer yaklaşımlar yüzünden insanın kafasından “Gel de politikacılara inan, güven” demek geçmekte.
Tabii 2025 yılında yapılacak genel seçimlere Friedrich Merz’in muhafazakâr kanadın başbakan adayı olarak katılma şansının azaldığı gerçeği de.