Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2020 09:47
Almanya’da en çok güvenilen kurumların başında yıllardır Emniyet Teşkilatı gelmektedir. Farklı dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum. Emniyet Teşkilatı’na güven hep yüzde 80’inin üzerinde. Hep ilk sırada.
MESLEK gruplarına güvene dönük son kamuoyu yoklamalarına bakıyorum. İlk sırada yüzde 96’yla itfaiyeciler geliyor.
Yüzde 95’le hemşireler ikinci, yüzde 89’la da polisler üçüncü sırada yer alıyor.
Ama son yıllarda tanık olduğumuz bazı somut gelişmelere baktığımızda, özellikle göçmen kökenlilerin Emniyet Teşkilatı’na ve polislere ciddi bir güven kaybı yaşandığını görüyoruz.
Hem de haklı olarak.
*
Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün Türkiye kökenli ilk kurbanı
Enver Şimşek’in yakınlarının avukatlığını yapan Seda Başay Yıldız’a 2018 yılında tehdit mektupları ve mailler gönderildi.
‘NSU 2.0’ imzalı mektupların gönderilmesinden kısa bir süre önce Frankfurt’taki bir polis karakolundaki bilgisayardan avukat Seda Başay Yıldız’a ait kişisel verilerin sorgulandığı saptandı.
WhatsApp’ta kendi aralarında bir ‘chat-sohbet grubu’ oluşturan polislerin, sosyal medya üzerinden yabancı düşmanı ve ırkçı söylemler paylaştıkları da ortaya çıktı.
Birçok polis memuru hakkında soruşturma açıldı.
5 polis görevden alındı.
Haklarında soruşturma açılanların bazıları görevlerine döndü.
Seda Başay Yıldız adresini değiştirdiği halde, bu yıl yeniden ‘NSU 2.0’ imzalı tehdit mektupları aldı.
Aralarında başka Türk ve Alman kökenlilerin de bulunduğu sanatçı, politikacı, medya mensubu birçok kişiye de ‘NSU 2.0’ imzalı tehdit mektupları gönderildi.
Bir hukuk insanı olan, adaleti ve hukuk devletini sonuna kadar savunan avukat Seda Başay Yıldız, emniyet yetkililerine ciddi bir biçimde güven kaybı yaşamış olmalı ki, bu mektupları gönderenlerin ortaya çıkarılması için katkıda bulunacaklara cebinden 5 bin euro ödül vereceğini bile açıkladı.
*
Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde, Berlin’de ve 5 başka eyalette bazı polislerin kendi aralarında ‘WhatsApp grubu’ oluşturup, sosyal medya üzerinden ırkçı, faşizan söylemler, nazi sembolleri paylaştıkları da ortaya çıktı.
KRV’li polisler, makineli tüfek resmi ve eski Alman yazı karakteriyle, “Türkçe ve Arapça da yayın yapıyoruz. 90.3 Radyo Cermanya. Kulaktan girer, kafada kalır” söylemini paylaştıkları da.
Yani apaçık ölüm tehditleri.
KRV’de 191 polis hakkında soruşturma açıldı.
Diğer eyaletlerde de.
Bochum Ruhr Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma da tedirgin edici bulgular saptandı.
Bazı polislerin, “Bugün Türk avına çıkıyoruz” dedikleri bile ortaya çıktı.
Bilinçli olarak sinyal verilmemesi gibi hataların büyütülerek Türklerin ve ‘Türk görünümlü’ insanların provoke edildikleri de.
*
Almanya’da insanların en çok güvendiği itfaiyeciler arasında da ırkçı yaklaşım sergileyenlerin bulunduğu saptandı.
Bremen itfaiyesinde görevli bir kadın, yanan mekan, ev veya konutun göçmenlere ait olduğunu öğrenen itfaiyecilerin bilinçli olarak çok ağır hareket ettiklerini açıkladı.
Bazı itfaiyecilerin kendi aralarında ‘chat-sohbet grubu’ oluşturup sosyal medya üzerinden ırkçı paylaşımda bulundukları, göçmen kökenli ve eşcinsel çalışma arkadaşlarına hakaretler yağdırdıkları da ortaya çıktı.
Türk kökenli bir kadın meslektaşlarını aşağıladıkları da.
Türklere, Müslümanlara, Yahudilere ve siyahilere küfür içeren hakaretler yağdırdıkları da.
Tenine, ırkına, dinine, diline, milliyetine ve cinsiyetine bakılmaksızın insanların güvenliğinden sorumlu polisler arasındaki ırkçı tutum sergileyenlere ne kadar güvenilebilir ki?
Çıkan yangınları en kısa süre içinde söndürmelerini beklediğimiz itfaiyeciler arasındaki bazı ırkçıların işi ağırdan alarak göçmen kökenlilerin yanarak yaşamlarını yitirmelerini göze almalarına ne demeli?
Bu basbayağı cinayete teşebbüstür, cinayettir.
Bunları okuyunca insanın kafasından ister istemez hem polisler hem de itfaiyeciler için “Gel de güven” demek geçiyor.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) güdümlü Friedrich Ebert Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Almanların yüzde 54’ü sığınmacı karşıtıdır.
Her 4 Alman’dan biri Roman, her 5 Alman’dan biri Müslüman karşıtı söylemleri onaylamaktadır.
Her 5 Alman’dan biri sağ popülist eğilimlidir.
Bu eğilim sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) yanlıları arasında yüzde 75’i bulmaktadır.
O halde ırkçı polislerin de itfaiyecilerin de başka bir dünyadan gelmeyip, bu toplumun içinden çıktıkları unutulmamalıdır.