Güncelleme Tarihi:
DEMOKRASİ SEVDALISI
Alman Anayasası’na göre Cumhurbaşkanı uluslararası alanda devleti temsil eder.
Aktif politikaya dahil olmaz, diğer ülkelerle Almanya adına sözleşmeler imzalar, büyükelçileri atar, diğer ülkelerin atadıkları ve itimatnamelerini sunan büyükelçilerini kabul eder.
Görevi bıraktıktan sonra ön plana çıkmamaya özen gösteren Joachim Gauck, pazar akşamı Alman İkinci Televizyonu’na (ZDF) bir demeç verdi.
Çok tedirgindi...
Yaşamının yarıdan fazlasını sosyalist-komünist rejimde geçiren 83 yaşındaki ‘demokrasi sevdalısı’ Gauck, Almanya’da aşırı sağcıların güçlenmesinden endişe duyuyordu.
ZDF Berlin Büro Şefi Theo Koll’un sunduğu ‘Berlin direkt’ programında soruları yanıtlayan Joachim Gauck, Almanya’da aşırı sağın önünü kesmek için sığınmacı ve iltica politikasında ‘cesur kararlar’ alınması gerektiğini söylüyordu.
2015 yılında Cumhurbaşkanlığı döneminde o zamanki Başbakan Angela Merkel’in ‘Das schaffen wir’ (Üstesinden geliriz-beceririz-başarırız) diyerek Almanya’nın kapılarını başta Suriyeliler olmak üzere diğer ülkelerden gelen sığınmacılara sonuna kadar açması üzerine, halk arasında yaşanan tedirginlik artınca, “Bizim kalbimiz geniş, ama imkânlarımız sonsuz değil” diyen Gauck, şu andaki sığınmacı politikasında da radikal bir değişime gerek duyulduğunu söyledi.
“Bizim, halkı yöneticilerin sorunlara sahip çıkmadığı ve bu yetiye sahip olmadığı hissinden uzaklaştıracak bir kararlılığa ihtiyacımız var. Bunun için de yeni yöntemler ve yollar üzerinde tartışmalıyız” dedi.
“Politika yeni imkânlar yaratma cesareti göstermeli. Ve şu ana kadar alınan önlemlerin yeterli olmadığını keşfederek, kontrol kaybı yaşandığını görmeli ve bu eksiklikleri gidermeli” dedi.
‘KAPASİTEMİZİN SINIRINA GELDİK’
Yani bir yerde SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetine, hiç zaman kaybetmeden bu alanda halkın tedirginliğini ve huzursuzluğunu azaltacak radikal kararlar alma cesareti gösterme çağrısında bulundu.
Almanya’daki sığınmacı tartışmaları ve uygulanan politika nedeniyle “Halktaki şahane dayanışma duygusunun tehlikeye girmekte olduğunu görüyorum” diyen Gauck, toplumsal barışın korunması için toplumsal dayanışmaya ihtiyaç ve gerek duyulduğunu vurguladı.
Son dönemlerdeki sığınmacı sayısındaki artışı kastederek, “Kapasitemizin sınırına geldik” diyen Joachim Gauck, Almanya’da halkın yüzde 70’inden fazlası gibi düşündüğünü gizlemedi.
“Bizim göçe ihtiyacımız var. Ama bizim sosyal sisteme göçe ihtiyacımız yok” diyerek, böyle düşünen ‘sokaktaki vatandaşları’ yeniden kazanmak ve onları demokrasiye kararlı bir biçimde sahip çıkmaya yönlendirmek için ‘İnsancılmış gibi gözükmeyen, sempatik olmayan’ cesur adımlar atılmasını istedi.
‘Sıradan bir vatandaş’ gibi konuşan Joachim Gauck, aşırı sağcıların, sağ popülistlerin daha da güçlenip demokrasinin tehlikeye girmesinin engellenmesi için politik sorumluluk taşıyanlara bu ülkedeki “demokrasi sevdalıları” ile el ele vererek gereken önlemleri alma çağrısında bulundu.
Aksi takdirde demokrasi düşmanlarının tehdit ve tehlike oluşturacakları uyarısında da bulundu.