Güncelleme Tarihi:
Kapatacaklar mı, sesini kısacaklar mı? Henüz belli değil.
Kurbanlık koyun gibi bekliyor ama Türkçe'nin sesi olmaya devam ediyor.
Oysaki, anılarımızda Köln radyosunun kocaman ve saygın bir yeri var.
Neler, neler;
23 Nisan'da canlı yayında öğrencinin birine soruyorlar
- 23 Nisan nedir?
Çocuk cevap veriyor,
- Atatürk Padişahı S..tir etti. Ondan sonra Cumhuriyet kuruldu.
Çocuk kabahatli değil.
Belli ki, çocuğun babası, amcası veya dayısı böyle söylüyor.
* * *
HAYIMLARDA altı, sekiz , on işçinin barındığı ranzalı koğuşlar.
Ranza aralarına gerilmiş iplere asılı, sabun kokulu çamaşırlar.
Köşede tüp üzerinde kaynayan çaydanlık ve onun hemen yanında yüksek bir sehpanın üzerinde dantel örtülü bir RADYO.
Bu radyo o koğuşun en değerlisi.
Türkiye ve Almanya'dan Türkçe haberleri duyuran 'Ses' o kutudan çıkıyor.
Türkçe programının açılış sinyali çalarken, bir elinde ağızlığa takılı sigarası, diğer elinde demli çay bardağı bulunan işçiler radyo başında toplanıyorlar. Hepsi bir anda kocaman bir 'Kulak' oluyorlar.
* * *
AŞAĞI yukarı her akşam böyledir. Çayı, sigarayı önceden hazırlayanlar ranza kenarlarına oturup 'İftar topu' bekler gibi Türkçe yayının başlamasını beklerler. Sanki tiyatroda perdenin açılmasını bekliyorlar.
Haberleri, dikkatle dinlerken, duydukları olayların yorumlarını da yaparlar, bu yüzden de aralarında tartışmalar da çıkar.
Derbi maçlar, Türkiye'deki depremler, yangınlar, kıran kırana siyasi çekişmeler hep Köln radyosundan merak ve heyecanla dinlenir.
* * *
KÖLN radyosu hem şanslı, hem de şansız bir radyodur.
Seveni olduğu kadar sevmeyeni de çoktur.
'Sol'un rağbette olduğu günlerde bir, iki solcu radyoda konuşursa hemen tepki başlardı; 'Köln radyosu 'Komünist' radyodur dinlemeyeceğiz” diyenler boykot çağrısında bulunurlardı.
Ancak, 'Boykot' isteyenler bile bir Fenerbahçe-Galatasaray veya Beşiktaş-Fenerbahçe maçı varsa, Türkiye'de bir heyecan yaşanıyorsa radyo başından ayrılmaz yayın saatini sabırsızlıkla beklerlerdi.
Takımının galip geldiğini öğrenen taraftar 'radyoyu öperek' sevinç gösterisi yapardı.
* * *
SAĞLIK saatinde konuşan doktorun, 'Eğer boğazınız yanıyor, ateşiniz yükseliyorsa hemen bir doktora gidin' önerisi espri konusu olurdu.
Zeki Müren Köln'e geldiğinde ilk ziyaretini Köln radyosuna yapardı. Sanatçı, 'Canlarım ciğerlerim muhterem gurbet kuşları. Sizlere en güzel hasret şarkılarımı söyleyeceğim” deyince radyoların ses düğmeleri sonuna kadar açılırdı.
Dinleyici isteklerinde Köln Bülbülü Yüksel Özkasap'ın 'Beyaz atlı' türküsü çalıyorsa küllenmiş aşklar, özlemler sanki beyaz bir at olup soğan, nikotin ve rutubet kokulu odalara girerdi.
* * *
WDR Türkçe yayınları bir tarihte yine, 'tü kaka' olmuştu.
Yayın bandı en zayıf kanallardan birine itilmişti. Konuşmalar parazitli geliyor veya bazı semtlerden hiç duyulmuyordu.
Kahvedekilerden biri, hayli para ödeyip satın aldığı 'güçlü' radyodan Köln radyosunu bulmaya çalışıyor ama bulamıyordu. İstasyon ararken çıkan 'guluk... gılık...' sesler Kafa şişiriyordu.
Yan masada oturan bir Karadenizli, bu adama sinirlenmişti ama belli etmedi. Elindeki pişpirik kağıtlarını masa üstüne atıp espri yaptı;
- Ha... sen o radyoda Köln radyosunu mu arıyorsun ?
- Evet ama bulamıyorum.
- Ben sana Köln radyosunu rahat dinleyeceğin yeri sana söyleyeceğim. Biz öyle dinliyoruz. Sen şimdi camiye gideceksin. Minareye çıkacaksın. Orada bu radyoyu aç hemen Köln radyosunu bulursun.
Adam Karadeniz'linin sözlerini ciddiyetle dinledi.
Sonra, yanındakinin kulağına eğildi.
- Köln'de minare nerede var?
O yıllarda Köln'de minareli cami yoktu. Karadenizli'de bunu biliyordu. Ama, olsaydı adam gidip Köln radyosunu dinleme uğruna minare bulsa çıkacaktı.
* * *
ÇOK kültürlü bir toplum değil miyiz?
Yani, bir koro. Yani, bir orkestra gibi.
Allah'a şükür, elbette ve muhakkak.
Çok kültürlü toplum olmanın birinci şartı, çok sesli olmak değil midir?
'Radyo çok sesli mi, tek sesli mi olsun' sorusunu Köln Radyosu tiryakilerinden birine sorduk.
Cevap hazırdı.
- Abi bu soruyu bize sormazlar. Bize radyo parasını ödedin mi diye sorarlar. İki defa ev değiştirdim. Ben daha bu evlere taşınmadan mektuplar geldi' Adres değiştirmişin çabuk radyo parasını öde. Yoksa....” diyordu mektuplarda.