Güncelleme Tarihi:
Financial Times gazetesi, "İstanbul bankacılarının iyimserliğinin azaldığı"nı belirtirken, bankaların ü?üncü ?eyrek gelirlerinin önceki ?eyreğe oranla gerilediğine dikkat ?ekti.
Bankaların, dövizle bor?lanan şirketler yüzünden "dolaylı bir risk"inin bulunduğu yorumunu da yapan gazete, buna karşın Türkiye'de esas riskin "makroekonomi"de olduğunu savunarak Türkiye'nin döviz rezervlerini önemli öl?üde kullanmaya ve a?ığı kapatmak i?in belki IMF'ye başvurmaya mecbur kalabileceğine ilişkin artan spekülasyona da yer verdi.
Ekonomi gazetesi Financial Times, Şirketler ve Piyasalar ekinde, Türkiye muhabiri Delphine Strauss imzalı, "İstanbul'da iyimserlik azalıyor" başlığını taşıyan bir haber-analize yer verdi.
2001 krizine değinerek "Türk bankacıları, küresel finansmandaki ?alkantılara ?oğundan daha alışık" diyen Financial Times, 2001 yılında bankaların beşte birinin ?öktüğünü, bu bankaları kurtarma ve rehabilite etmenin, GSYİH'nın yüzde 30'una mal olduğunu, ekonominin derin bir resesyona sürüklendiğini kaydetti.
"BATIDAKİ SALLANAN BANKALARA G?RE SAĞLAM GİBİ"
Ancak o dönemde ger?ekleştirilen yeniden yapılanma sayesinde Türk bankalarının, Batıdaki sallanan bankalara göre adeta sağlam gibi gözüktüğünü kaydeden gazete, Moody's araştırmasına dayanarak Türk bankacılık sisteminin sermaye yeterlilik oranının yüzde 15-25 arasında bulunduğuna, kredi-mevduat oranının Haziran ayında yüzde 83 düzeyinde seyrettiğine ve mevduatın bankaların fonlarının ?ok büyük bir bölümünü oluşturduğuna işaret etti.
Gazete şöyle devam etti:
"Ancak Türkiye, küresel kredideki sıkılaştırmanın ve keskin bir yavaşlamanın etkilerini artan bir bi?imde hissederken İstanbul bankacılarının daha önce gösterdiği iyimserliği azalıyor.
Credit Suisse'deki analistlere göre, ü?üncü ?eyrek gelirleri, işlemlerdeki zararlar ile daha düşük temettü ve faiz dışı gelirler nedeniyle önceki ?eyreğe göre yüzde 35 daha düşük olacak."
Financial Times'e konuşan Moody's analisti George Chrysaphinis de, küresel finansal krizin, Türk bankalarına vurması i?in önce reel sektöre ulaşması gerektiğini savundu.
D?VİZ MEVDUATININ BİR KISMI "YORGAN" ALTINA GİRMİŞ OLABİLİR
Finansal sektörün "önemli bir kırılganlığı"nın lira değerinde birdenbire meydana gelebileceği ani dalgalamaların olduğunu kaydeden gazete, "Bankaların, artık, 2001'de para birimi keskin bir bi?imde düşerken ?ok yıkıcı olduğunu gösteren döviz bor?lanmasında büyük riskleri yok. Ancak müşterileri, döviz kurlarına ?ok hassastır" yorumunu yaptı.
İngiliz gazetesi, ge?en ay lira, diğer yükselen piyasaların para birimleriyle birlikte düşerken analistlerin döviz mevduatının 10-11 milyar dolar azaldığını tahmin ettiklerini kaydetti. Bu mevduatın yaklaşık 6 milyar dolarlık bölümünün lira mevduatına ?evrildiğini ancak geri kalan bölümünün yok olduğunu belirten gazete, bu bölümünün "yorgan" altına girmiş olabileceği görüşünü dile getirdi.
BANKALARIN "DOLAYLI RİSK"
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Din?er'in "Bu, bankaların bilan?o yapılarını dramatik bir bi?imde değişmesine neden oluyor" sözlerine de yer verildiği haber analizinde daha büyük bir kaygıyı bankaların, bankacılık dışı şirketlerinin dış bor?lanması nedeniyle karşı karşıya bulundukları "dolaylı risk" oluşturduğunu yazdı. Gazete, bankacılık dışı kurumların net döviz yükümlüklerinin 2008 yılının ikinci ?eyreğinde yüzde 80 milyar doları aştığına dikkat ?ekti.
Financial Times, liranın sürekli değer kaybetmesinin döviz bor?lanması yüksek şirketlere ağır vuracağını, bunun da banka bilan?olarına etkileyeceğine işaret ederken bu tehdidin ciddiyeti konusunda farklı görüşlerin bulunduğunu da belirtti. İyimser olanların kısa vadeli risklerin ge?mişe oranla daha düşük olduğunu söylediklerini, şirket sahiplerinin de kuruluşlarını kurtarmak i?in aile varlıklarını kullanacağını savunduklarını kaydetti.
Bu bağlamda haberde Suzan Sabancı Din?er'in görüşleri de aktarıldı. Suzan Sabancı Din?er, "Orta boy şirketlere bor? verdiğimizde her zaman sahiplerinden teminat alıyoruz" dedi ancak Akbank'ın şimdilik daha ?ok döviz gelirleri olan ihracat?ılara döviz kredi sağlayacağını, nakit akımı yönetimi konusunda daha kü?ük şirketlere danışmanlık vermeye başladığını da söyledi.
Gazeteye göre, Garanti Genel Müdürü Ergun ?zen de Banka'nın lira kredilerinin 2009 yılında yüzde 10-15 artarken döviz kredilerindeki artışın yüzde 5-10 arasında olacağını tahmin etti.
İstanbul'daki yabancı bir bankanın analisti ise, Türk bankaları değerlendirmelerinin kredi büyümesi olmadan da ?ekici olduğunu söyledi.
MEVDUATA TAM G?VENCEYE İHTİYATLI YAKLAŞIM
Haberde ge?en krizden kurtulanların da mevduata tam güvence verilmesi konusunda ihtiyatlı bir yaklaşım gösterdiği, tam güvencenin, 2001 yılından önce ?ılgınca kredi a?ılmasını cesaretlendirdiğini söylediklerine dikkat ?ekti.
Financial Times, önlemler ne olursa olsun, Türk şirketleri, ihracat piyasalarındaki gerileme ve i?teki yavaşlamanın etkilerini hissederken bankaların dönmeyen kredilerinin artmasının ka?ınılmaz olduğunu da yazdı.
"EN B?Y?K RİSK MAKROEKONOMİDE"
Analistlerin de, kü?ük ve orta vadeli şirketlerine yönelik kredilerdeki hızlı bir artış yaşandığı bir dönemden sonra kredi defterlerinin kalitesinin i?teki bir yavaşlamada test edilmediği uyarısını yaptığını belirten gazete, lüks alışveriş merkezleri "savurganlığı"na işaret ederek özellikle bankaların gayri menkullerden kaynaklanan riskinin ne kadar "acı verici" olabileceğini hi? kimsenin bilmediğini de yazdı. Gazete şöyle devam etti:
"Ancak en büyük risk makroekonomide. Enerji fiyatları düşük olsa da Türkiye'nin döviz rezervlerini kullanması ve bir olasılıkla gediği kapatmaya yardımcı olması i?in IMF'ye başvurması gerekeceği yönünde artan bir spekülasyon var."