Güncelleme Tarihi:
Dünyada, her süre kendini demokrasinin "merkezi" sanan ve bu "şampiyonluğu" hiç bir ülkeye bırakmayan Fransa'da, AB kökenli göçmenlerin dışındaki diğer yabancıların yerel seçimlerde oy kullanma, seçme ve seçilme haklarının olmaması utanç verici bir durumdur.
Fransa, 1789 Fransız devriminden beri geleneksel olan 4039 "kanton"lu, 4'ü "deniz ötesi" diye lanse edilen topraklarda olmak üzere, toplam 100 kentsel yerleşim biriminden oluşmaktadır. Bu yerleşim birimleri ise, toplam 26 bölgede yer almaktadır. İşte, 241'i Fransa'nın "deniz ötesi" topraklarında olmak üzere yaklaşık 36.782 yerleşim biriminde, 1. turu 9 Mart ve 2. turu 16 Mart tarihlerinde yapılan yerel seçimlerde sadece 1 milyondan fazla AB üyesi ülkelerin (ki, genellikle, bunlar Portekiz, İtalyan, Yunan, İspanyol ve diğer AB kökenliler) göçmenleri oy kullandılar. Bu arada 2 milyona yakın AB üyesi olmayan ülkelerin (ki genellikle, bunlar Türkiye, Cezayir, Fas, Tunus, Asya ve Afrika kökenliler) göçmenleri ise, bu haktan yararlanamadılar. Bu durum, yerli halk arasında olduğu gibi, göçmenler arasında da ayrımcılığı, sürtüşmeleri ve eşitsizliği beraberide getirmektedir.
Göçmenlerin yerel seçimlerde oy kullanma, seçme seçilme haklarıyla ilgili sorun 1981'de PS'nin (Sosyalist Parti) Cumhurbaşkanlığ seçimini ve genel seçimleri kazandığı tarihten beridir sürekli gündemdedir. Bugüne kadar, bu sorunun çözülememiş olması, tam 15 yıldır iktidarda bulunan PS ve ortaklarının; bugünkü safi iktidarları UMP (Halk Hareketi Birliği) ve ortaklarının en büyük ayıbıdır. Bu durum, sadece Fransa'ya özgü bir durum değildir. Ayın zamanda, ülkesinde yabancı ve Türkiye kökenli göçmen emekçi bulunduran bazı Avrupa ülkeleri, Ortadoğu ve BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkeleri için de geçerliliğini korumaktadır.
Yaşamak zorunda kaldıkları ülkelerde, göçmen halkın belirli bir kesiminin yerel ve genel seçimlerde oy kullanma, seçme ve seçilme haklarının olmaması, utanç verici olduğu kadar gerçek demokrasiyle de bağışmamaktadır. Bunların önemli bir kesiminin, 30-40 yıldan beridir Fransa'da yaşamasına ve burada doğmuş olmalarına karşın, yerel seçimlerde bile bu haklarını kullanamazken, 1 milyonun üzerinde AB ülkesi vatandaşının birkaç ay gibi kısa sürede Fransa'da bulunmasıyla bu haklara sahip olmasını hiç bir mantık kabul edemez.
Eğer, gerçekten göçmen emekçilerin toplumsal yapıya "uyum"undan bahsediliyorsa öncelikli olarak göçmenlerin siyasi arenada, yönetim ve karar mekanizmasında yer almaları sağlanmalı, anadilde eğitim başta olmak üzere, eğitim ve öğretim ve diğer sorunları temelden çözülmelidir. Bir toplumsal yapıya "uyum"da, yerel yönetimlerin önemli bir rol oynadığı göz önüne alınarak, en azından yerel seçimlerde oy kullanma, seçme ve seçilme hakkınının AB vatandaşı olmayanlara da verilmesi kaçınılmazdır.
Hangi ülkede olursa olsun, göçmen emekçiler yaşadıkları ülkelerde azınlık konumda olup bulundukları toplumsal yapının bir parçasıdır. Bu insanlar, yerli hakla aynı haklara sahiptir. Bulundukları ülkelere yıllarını ve emeklerini vermiş olması, vergisini ödemesi, en önemlisi de bu ülkelerin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş olması, bunun başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Bu ülkeler, göçmenlerin yönetime katılma, oy kullanma, seçme ve seçilme, anadilde ve öz kültürde eğitim, vatandaşlık ve çifte vatandaşlık hakları başta olmak üzere diğer haklarını bir düzenlemeyle kabul etmelidir.