Güncelleme Tarihi:
HASTALARININ yüzde 80’i Türk olan ve rahatsızlıklarını Almanca ifade etmekte zorlanan yüzlerce Türk’ün gönül rahatlığıyla başvurduğu ilk hekimler arasında yer alan Abahuni’nin vefatı büyük üzüntü yarattı. Hem hekim olarak hem de insan olarak birçok kişiye yardımcı olan, yol gösteren Dr. Abahuni’nin babası ve büyük babası da tıp doktoruydu. 2015 yılından bu yana da kendisi gibi hekim olan kızı Dr. Nadine Abahuni’yle birlikte çalışan Dr. Ara Abahuni’nin Frankfurt’taki muayenehanesinde Almanca, Türkçe, İngilizce, Sırpça-Hırvatça ve Boşnakça hizmet veriliyor. Dr. Ara Abahuni yaklaşık on yıl önce de gazetemizde yayımlanan ‘42 yıl sonra Türkiye’ye dönüyor’ başlıklı bir habere konu olmuştu.
KONSOLOSLUK DEVREYE GİRDİ
Aslında ‘rahatsızlığından dolayı askerlik yapamaz’ raporu olmasına rağmen bir takım bürokratik anlaşmazlıklar ve yanlış anlamalar yüzünden ‘askerliğini yapmadığı’ gerekçesiyle uzun yıllar çok sevdiği Türkiye’ye ve doğduğu İstanbul’a gidemeyen Dr. Abahuni, memleket hasretini, durumunu öğrenen Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu’nun devreye girmesi sonucu ilk kez 2015 yılında giderebilmişti. Ondan sonraki dönemde sık sık Türkiye’ye giderek doğduğu, büyüdüğü, sevdiği yerleri doya doya gezen Dr. Abahuni’yi sevenlerin sosyal medyada paylaştığı aşağıdaki haber bu ilginç buluşmayı ve sevilen hekimin izlenimlerini içeriyor:
50 YIL SONRA VEFA BOZACISI’NA GİTMİŞTİ
“Askerlik yapamadığı için tutuklanma endişesiyle 42 yıldır Türkiye’ye gelemeyen Ermeni asıllı Türk vatandaşı doktor, İstanbul’a geldi. Almanya’da yaşayan 1952 İstanbul doğumlu, Ermeni asıllı Türk ve Alman vatandaşı Ara Abahuni, 12 yaşındayken gittiği yurt dışından 42 yıl sonra İstanbul’a tek başına geldi. Abahuni, İstanbul’da özlem duyduğu ve merak ettiği yerleri gezdi. Abahuni, ‘Atatürk Havalimanı’na inince de ayrı bir şaşırdım. Yıllar önce ayrıldığım havalimanını tanıyamadım. O zaman günde sadece birkaç uçak kalkardı. Şimdi ise her yer uçak, yolcu dolu’ dedi. Dedesinin, babasının ve kızının da kendisi gibi doktor olduğunu aktaran Abahuni, dedesinin muayenehanesinin olduğu Kumkapı’yı gezdiğini belirtti. Annesiyle 7-8 yaşlarındayken gittiği Vefa Bozacısı’na, 50 yılın ardından tekrar uğradı. Çocukluğunun geçtiği Bomonti’yi, okuduğu ilkokulu, Karaköy’ü gezdiğini, İstiklâl Caddesi’nde çocukluğundan sonra ilk defa yürüdüğünü dile getirdi.
‘İÇİM PARÇA PARÇA OLUYORDU’
Abahuni, yarım asır sonra hayallerinin gerçekleştiğini belirterek, şunları kaydetti: “Kapalıçarşı’yı, Dolmabahçe Sarayı’nı görmek istiyorum. Bana, ‘İstanbul’da mutlaka Dolmabahçe Sarayı’na git!’ dediler. Sultanahmet Câmisi, Ayasofya, Topkapı Sarayı’nı gezmek istiyorum. Dünyanın en güzel şehri İstanbul. Mutlaka eşimle de tekrar İstanbul’a gelmek istiyorum. Bu sefer tek başına geldim. Türkiye özlemini eşimin yaptığı Türk yemekleriyle ve kartpostallarla gideriyordum. Türklerde insanlık, sevgi var. Bu sevgi, insanlık kaybolmaz, çünkü Türklerin içinde var. Muayenehanemde çalışan 2 Alman kız var. Türkiye’ye en az 50-60 kere geldiler. Her geldiklerinde de Türkiye’yi anlatıyorlardı. İşte o zaman içim parça parça oluyordu. Yıllarca Türkiye’ye geçemediğimden İspanyol Adaları’na, Portekiz’e tatile gittik. Bu yaz ailemle Türkiye’ye geleceğiz...”
Dr. Ara Abahuni’nin cenazesi, yarın Burhaniye’de toprağa verilecek.